Engel değil destek olalım!

Konuk Yazar

Necati ULAŞTIRICI İş Güvenliği Uzmanı

—-

Türkiye İstatistik Kurumu’nun verdiği bilgiye göre, 68 milyon 622 bin 559 olan toplam nüfusun 8 milyon 431 bin 937’sini özürlü nüfus oluşturuyor.

***

Özürlü olan nüfusun 3 milyon 783 bin 197’si erkek, 4 milyon 648 bin 740’ı kadın olmak üzere özürlü nüfusun toplam nüfusa oranı yüzde 12.29… Cinsiyet bazında özürlülük oranı erkekler için yüzde 11.10, kadınlar için yüzde 13.45…

***

Özürlülerin yüzde 1.5’u ortopedik, binde 60’ı görme, binde 37’si işitme, binde 38’i dil ve konuşma, binde 48’i zihinsel özürlü. Bu gruptakilerin, yüzde 9.70’i de diğer (ruhsal ve kronik süreğen hastalığı olanlar) özür gruplarında bulunuyor. Özürlüler içinde birden fazla özre sahip olanların oranı da yüzde 11.40… Özür gruplarının tamamında özrün sonradan ortaya çıkma oranı çok yüksek olarak tespit edildi.

Görme engelli kimdir – Kim değildir?

Görme engelli kişi, himayeye muhtaç, acınacak ve çaresiz bir insan değildir. O, diğer insanlardan çok farklı, olağanüstü yetenekleri olan ve başkalarının duyamadığı sesleri duyan, mucizevi bir yaratık da değildir. Diğer insanların sahip olduğu olumlu ve olumsuz özelliklerin hepsi onda da mevcuttur. Görme engelliler arasında da başarılı olan, başarısız olan, bencil olan veya toplumun çıkarlarını düşünen insanlar bulunabilmektedir. Kısacası görme engelli de herkes gibi bir insandır.

 Görme engelli olmak önemli bir sorun mudur?

Görme engelli bir kişinin yaşadığı en önemli sorun, gözlerinin görmemesi değil, toplumun görme engellilerle ilgili yanlış anlayış ve ön yargılarıdır; kendisine sağlanan olanakların yetersizliği ve diğer insanlarla arasındaki fırsat eşitsizliğidir. Eğer görme engellilere de yaşamın her alanında gerekli fırsat eşitliği ve yeterli olanaklar sağlanırsa, görme sorunu olması o insanlar için basit bir fiziksel sorun düzeyine inecektir. Bugün ülkemizde görme engellilerin ulaşmak istediği başlıca hedef, herkesle eşit hak ve olanaklara sahip olmak, toplumla kaynaşmak ve günlük yaşamlarını sürdürürken bağımsız ve özgür olabilecekleri koşullara sahip olmaktır. Bu amaçlarla yürürlüğe konulmuş bulunan 5378 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesinde, kamu kurum ve kuruluşlarına ait mevcut resmî yapıların, mevcut tüm yol, kaldırım, yaya geçidi, açık ve yeşil alanlar, spor alanları ve benzeri sosyal ve kültürel altyapı alanları ile gerçek ve tüzel kişiler tarafından yapılmış ve umuma açık hizmet veren her türlü yapıların özürlülerin erişebilirliğine uygun duruma getirilmesi gerekmektedir.

***

Uygun duruma getirilirken zeminlerin engellilerin kullanıma uygun olarak ‘HİSSEDİLİR’ olması gerekmektedir. Hissedilebilir yüzeyler, görme engelli bireyin dokunma duyusuna hitap ederek, az gören kişilerin de kontrast renk ile daha iyi algılaması sağlanarak; kamuya açık alanlarda bireylerin yönlendirilmesi ve yön değiştirmesini sağlamak, engeller konusunda uyarmak için zeminde tasarlanmış kabartma dokulu ve zemin ile kontrast renkli yüzeylerdir. Dokunma duyusu görme özürlü bireylerde daha çok gelişmiş  bir  duyudur, hissedilebilir yüzey; görme özürlü bireylerin dokunma duyusuna hitap eden, görme engellilerin yönlendirilmesini ve amaçlarına ilişkin yön değiştirmesini sağlamak, engellemeler konusunda uyarmak için tasarlanmış kabartmalı yüzey malzemeleridir. Ne yazık ki birçok kamu kurumu , üniversiteler ,belediyeler, oteller , fabrikalar  gibi yerlerin yol ve kaldırımlarında hissedilir yüzeylerin bulunmaması eksiklik sebebidir.Bu yüzeyler sayesinde görme engelli bireyler; Çevre ile ilgili gerekli tüm yön bilgilerini ve muhtemel tehlike uyarılarını diğer insanlara daha az ihtiyaç duyarak hissedilebilir yüzey rehberliğinde hareket edebilmektedir.

***

Varmak istediklere yere daha güvenli ulaşım sağlamaktadır. Kamuya açık alanlar ve toplu taşıma araçları dışında birçok alanda yasal zorunluluk olmamasına rağmen büyük bir duyarlılıkla hissedilebilir yüzey uygulamaları yapılmaktadır. Bu uygulama görme engelli insanların hayatlarını kolaylaştırırken, toplumda büyük bir farkındalık oluşturmuştur. Son zamanda bir çok kez şahit olduğum hissedilir yüzeylerin üzerine araç park edilmesi, hissedilir yüzeylerin takip sonunda düz duvara çıkması ,hissedilir zemin uygulamasının ortasında ağaç olması, daha önce montajı yapılmış hissedilir yüzeyin sökülmesi  engelli bireylerimiz için sorun teşkil etmektedir. İlk olarak Japonya’da kullanılan hissedilebilir yüzey uygulamaları, görme engelli bireylerin başkalarına ihtiyaç duymadan özgürce hareket edebilmeleri açısından büyük önem taşımaktadır.

***

Eğer biz çağdaş bir ülke olacaksak, önce engellilerimizi evlerine mahkum olmaktan kurtarmalıyız. Şehirlerimizdeki engelleri en aza indirmeliyiz. HER İNSAN BİR ENGELLİ ADAYI olduğunu unutmayıp engelli kardeşlerimize engel değil destek olmaya davet ediyorum.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor