ESKİ İSTASYON’DA ÇUF-ÇUF TRENLER

Hey gidi günler hey!.. Eskiistasyon’dan yükselen gök gürültüsü gibi lokomotif seslerinin bir gün yok olacağın söyleselerdi, hiç birimiz inanmazdık. Komuşu avludaki eşeğin anırması, deve boynundaki çanın sesi, at-arabasına benzetilmiş tahta sandıktan ibaret çöp toplama aracını duyuran görevlinin “Ziybilciiiyyya!..” diye bağırması gibi aşinalığımız vardı.

Evimiz Hurmalı’nın Yeşilköşe’sinde idi. Eskiistasyon Semtinin istasyona yakın bir yeri. Orta mektebimiz, İstiklal Ortaokulu da istasyonla neredeyse “Him komşusu”(*); arada Kurtuluş Caddesi var, o kadar… Sadece lokomotif ve  tren düdüğü değil, hareket memurunun düdüğü, vagon tamponlarının sesi, patinaj “vug-vug” ları, hepsi, ama hepsi, kulağımızdan eksik olmayan ve sanki eksilirse dengemizi yitireceğimiz tanıdık seslerdi. Bir bakıma, nefesteki gibi, öksürükteki gibi kendi sesimiz sayılıyordu.

O zamanın Adanası’nda “kent gürültüsü” yoktu. Yeni yetmeler “kent gürültüsü” kavramının farkında bile değildir Allah bilir ya!.. Çünkü, daha doğarken gürültü ile karşılaşıyorlar. Kilometrekareye bilmem kaç bin araç düşüyor; motor gürültüsü yetiyor da artıyor bile. O yıllarda araç sayısı azdı. Sesler gürültüde boğulmuyordu. Haftada bir-iki geçen tayyarenin(**) kendine özgü sesini de, daha Toroslar’ı aşarken duymaya başlardık galiba ki, uzun süre sonunda tepemize erişebilirdi demir kuş.

Bizim çoluk-çocuk ve torun-torba öyle diyor; biz de kabul edip, günümüzün ritmik gürültüsüne müzik diyelim, elektrofonik rezalet diye bir olgu ne görülmüş, ne de işitilmişti. En löküs evin fantezi müzik aracı olan Gramofonun sesi, bitişik odaya bile zor ulaşırdı. Şimdikilere gelince, mübareğin sözüm ona müzik tarafı şöyle dursun, ne hikmetse fonda mutlaka bulunan “çıs-tak çıs-tak”ları bile, izzet-i kulağımızı fazlasıyla rencide ediyor, her “çıs”la irkilen yüreğimiz, arkasından gelen “tak” ile sıkışıyor gibi.

BÜYÜKSAAT’TEN ALIRDIK ZAMANI!

Lafı ne uzatıyoruz ki; Yeşilköşe, yani İstiklal Ortaokulu civarı nereee, Büyüksaat nere? Çocukluğumuzda ve delikanlılık yıllarımızda, evde olsun, okulda olsun 32 metrellik kulenin rahatça duyabildiğimiz çanından öğrenirdik vakt-u-saati. Yahu, asıl laf şu: minarelerde hoparlör, moparlör yoktu ve müezzinin doğal sesini cümle alem rahatlıkla duyar, saladan da kimin geçindiğini öğrenirdi.

Şimdi anladınız değil mi kent gürültüsü ne imiş, ne değilmiş!..

ESKİ İSTASYON

Sözü Eski İstasyon’dan açmıştık; şidi girelim içine… Yolcu için değil ama, yük için bayağı hareketliydi. Karpuz götürür, kavun getirir; pamuk yükler, tütün indirirdi vagonlar. Bir de semt çocukları için esaslı oyun alanıydı. Cesur çocuklar manevra anlarını kaçırmaz, vagonlardan birine kurulup taaa Reci’ye(***) kadar gidip geri gelerek eğlenirlerdi.

Tarihi çok eski. 1886’da, yani tamı tamamına 138 yıl önce başlamış hizmete. Buradan sadece Mersin’e kadar gidilebiliyor. Daha Anadolu hattı yok ortalıkta. Sebeb-i vücûdu da, büyük ihtimalle Adana’dan pamuk almak isteyen Avrupa’nın Mersin’e gelen vapurlarıyla bağlantıyı kurmak.

1907’de Yeni İstasyon devreye girdikten sonra da yoğun işlemiş ama, Kurtuluş Savaşı’ndan sonra ufaktan ufaktan yolcu taşıma işinden çekilmiş.

Şimdilerde, Eski İstasyon’dan kalma bir-iki bina var sadece. Onlar da trenle, trencilikle ilgisiz hizmetlere tahsis edilmiş. Bu tür binaların kültür ve sanat etkinliklerine tahsis edilmemesi sanırız sadece ve sadece bize mahsus bir uygulama. Avrupa’yı, Amerika’yı bırakınız, her hangi bir Afrika ülkesinde bile olsaydı, Eski İstasyon terekesi binalar ve hatta alan ya müze yapılırdı, ya sergi salonu, yahut ta kültür-sanat merkezi… Ne yazık ki antik anlamıyla değil, çürütmek, yok etmek anlamında, çocukluğumuzdan bu yana Adana’yı o kadar eksilttik, o kadar eskittik ki, öteki dünyada vebalini nasıl çekeceğiz, billahi idrak bile edemiyorum.

(*) Him: Çocukluğumuzda, bina temeli anlamında sık kullanılan sözcük

(**) Tayyare: uçak; Adana dilinde daha çok “teyyare” denilirdi

(***) Reci: (Reji), 50 yıl öncesine dek Erkek Lisesi’nin önünde, kurtuluş Caddesi’nin iki yakasında yer alan eski Tekel Tütün ve Sigara Fabrikaları.

 

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor