Filozof mantığıyla öğrenci yetiştiriyorlar

İstediği üniversitede, istediği bölümü kazanma hayalini gerçeğe dönüştürmek isteyen gençlerin, geleceğini hazırlayan bir mutfak görevi gören Filozof Özel Eğitim Kurumu’nda, kurucu öğretmenler Fatma Nur Özkülahlı ve Umut Narttürk ile öğrencilere sundukları imkan ve katkıları konuştuk. Özkülahlı ve Narttürk, ‘’Öğrencilerin başarı düzeylerinin artırılması için farklı ders çalışma teknikleri uygulanıyor; ancak etkin bir eğitimin verilmesi tek başına yeterli olmayabiliyor. Bu yüzden öğrencinin durumunun sürekli olarak takip edilmesi gerekiyor. Uyguladığımız birebir eğitim ve takip sistemi ile öğrencinin gelişimini izliyor ve buna göre uygun reçete hazırlıyoruz’’ dediler.

***

ÖZEL İNDİRİMDEN FAYDALANMAK İÇİN: 0 (544) 659 35 53 – 0 (543) 903 00 43

RÖPORTAJ: YENER EKİNCİ

ADANA (BÖLGE) – Yeni bir eğitim sezonunun başlamasına sayılı günler kaldı. Bu sezon, özellikle lise ve üniversiteye giriş sınavlarına hazırlanan öğrenciler için daha çetin geçecek. Zira, tam da pandemiden kurtulmuşken yaşanan deprem felaketi nedeniyle derslerle arasına mesafe giren gençlerin, üzerlerinde biriken rehaveti atabilmek için disiplinli bir şekilde çalışmaya ve çalıştırılmaya ihtiyaçları var. Çoğu veli ise eylül ayını yarışın başlayacağı ‘start anı’ olarak görüyor ve tabiri caiz ise çocuğunu yarış atı olarak motive etmeye çalışıyor. Uzmanlara göre, bu algı tamamen yanlış ve yıkılmak zorunda. Öğrencinin üzerinde baskı kurmak yerine onu işinin ehli eğitimcilere emanet etmek, günümüz şartlarında en mantıklı olanı. Bu mantıktan hareket ederek, Yurt Mahallesi, Barış Manço Bulvarı üzerinde yer alan Filozof Özel Eğitim Kursu’na ziyaret gerçekleştirip, öğrencileri geleceğe nasıl hazırladıklarını sorduk. Filozof Özel Eğitim Kursu’nun Reşatbey Mahallesi’nde ilkokul ve ortaokul öğrencilerine yönelik bir merkezi daha bulunuyor. Merkezin kurucularından olan iki kıymetli hocamız Fatma Nur Özkülahlı ve Umut Narttürk’ün verdiği cevaplardan anladık ki, eğitim sadece okumak ve yazmak değildir. Eğitim, kişinin bilgiyi kendisinin faydalanabilmesi için ve kişisel gelişimine katkı sağlamak için kullanmasıdır. Eğitim, insanlara aynı zamanda başkalarına bağlı kalmadan, kendi hayatlarını yönetebilme becerisini kazandırır. Hedeflerin ulaşan başarılı öğrenciler yetiştiren Filozof Özel Eğitim Kursu, disiplini ön planda tutan sistemleriyle, her türlü övgüyü hak ediyor. Narttürk ve Özkülahlı ile eğitim anlayışı üzerine gerçekleştirdiğimiz röportajı ilgiyle okuyacaksınız.  Bu arada, sorularımıza içtenlikle yanıt veren her iki hocamız, bununla da kalmayıp ricamızı geri çevirmedi ve röportajı okuyup da kuruma kayıt olmak isteyenlere yüzde 20 gibi ciddi bir indirim uygulama nezaketi gösterdi. Okurlarımız adına kendilerine teşekkür ediyoruz. İşte o röportaj;

Kısaca sizleri tanımakla sohbetimize başlayabilir miyiz?

Fatma Nur Özkülahlı: Kastamonu’nun Tosya ilçesinde, 1991 yılında Dünya’ya geldim. 22 yıldan bu yana Adana’da yaşıyorum. Fen Lisesi mezunuyum. Üniversite eğitimimi; Çukurova Üniversitesi, Matematik Bölümü’nde tamamladım. Yüksek lisansımı da yine burada yaptım. Yıllarca özel sektörde öğretmen olarak çalıştıktan sonra kendime ait özel dersler verdiğim bir ofis açmıştım. O dönem tanıştığım, meslektaşım olan Umut Narttük hocamla güçlerimizi birleştirme kararı aldık. Onun da bir kütüphanesi vardı. Beraber Filozof Eğitim Kursu’nu kurduk. Reşatbey ve Yurt Mahallesi’nde eğitim veren iki merkeze sahibiz. 

Umut Narttürk: Adana doğumluyum. Anadolu Lisesi’ni birincilikle tamamladıktan sonra Anadolu Üniversitesini bitirdim. Yüksek lisansımı ise Afyon Üniversitesi’nde tamamladım. Yeni Nesil adı altında bir kütüphanem ve iki dershanem vardı. İsim değiştirip Filozof Eğitim Kursu yaptık. Fatma Nur hocamla beraber öğrencilerimizi yetiştirmeye devam ediyoruz. 

Hangi ilkeleri esas alarak öğrencileri yetiştirmeye gayret gösteriyorsunuz?

Fatma Nur Özkülahlı: Öğrenciye, tamamen kendi kontrolümüz altında tutabildiğimiz bir sistem ile birebir eğitim veriyoruz. ‘’Bir öğrenciye sınavı nasıl kazandırabiliriz ve onları iyi birer insan olarak nasıl yetiştirebiliriz?’’ sorusuyla yola çıktık. Bütün heyecanımız ve çabamız öğrencilerimiz için. Bunun sonuçlarını da ‘başarı’ olarak aldığımızı söyleyebilirim.

Kritik ve analitik düşünen: Seçme, kategorize etme, tümevarım, tümden gelme, benzetme, ayrıştırma ve soyutlama gibi kritik ve analitik düşünmenin tüm bileşenleriyle; günlük yaşantısındaki olağan, istemsiz, sistemsiz düşünmeden farklı; bilinçli, ilmi, hür düşünen…

Milli ve manevî değerlere bağlı: Geçmişini benimseyip geleceğe umutla bakan, kendisi ve çevresiyle barışık, empati becerisi yüksek, özgüveni ile ayakları yere sağlam basan, bilgisiyle görgüsüyle etrafa ışık saçan…

Sorgulayan: Sorgulama ve araştırma yapmak için gereken özellikleri kazanmış ve öğrenmede bağımsız davranan. Öğrenmekten zevk alan ve öğrenme sevgisi yaşamı boyunca devam eden…

Bilgili: Yerel ve küresel alanlarda önem taşıyan kavram, fikir ve konuları araştıran; bunu yaparken geniş ve dengeli bir ders yelpazesinde kapsamlı bilgi birikimi edinip anlayış geliştiren…

İletişim kuran: Birden fazla dilde ve çeşitli iletişim şekillerinde kendinden emin bir şekilde fikirleri ve bilgileri anlayan, ifade eden. Takım çalışmalarında etkili ve istekli…

İlkeli: Doğruluk ve dürüstlükle, güçlü bir adalet ve hak anlayışı ile bireylerin, grupların ve toplumların haysiyetine saygı duygusuyla hareket eden, kendi davranışlarının ve bunların doğurduğu sonuçların sorumluluğunu üstlenen…

Açık-fikirli: Kendi kültürünü, kişisel geçmişini anlayıp değerini bilen. Diğer bireylerin ve toplumların bakış açılarına, değerlerine, geleneklerine açık…

Duyarlı: Başkalarının gereksinim ve duygularına karşı empati, merhamet ve saygı gösteren. Başkalarının yaşamlarında ve çevrede olumlu bir değişiklik oluşturmak için harekete geçen…

Risk alan: Tanımadıkları durumlara ve belirsizliklere korkusuzca ve ihtiyatla yaklaşabilen. Yeni rolleri, fikirleri ve stratejileri araştıracak bağımsızlığa sahip. Cesur ve inançlarını savunma konusunda sesini duyurmaktan çekinmeyen…

Dengeli: Zihinsel, fiziksel ve duygusal dengenin, kendisi ve başkalarının sağlığı için taşıdığı önemi anlayan…

Öğrenciler veya veliler, sizce neden Filozof’u tercih etmeliler?

Umut Narttürk: Öncelikle tamamen şeffafız. Şu an kayıtlarımızda yüzde 80 oranında bir doluluk mevcut. Öğrenciye sunduğumuz dersler, olanaklar ve kitap setleri açık ve gerçek. Öğrencinin gerçekten bir hayali ve hedefi varsa, biz bunu tamamen gerçekleştiriyoruz. Buraya gelip de, ‘’Sizden memnun kalamadım’’ diyen bir tek öğrencimiz yok. Başarısız olan öğrencilerimiz az da olsa var elbette; fakat onlara da gidip sorsanız, kendi isteksizliklerinden dolayı başarı sağlayamadıklarını samimi bir şekilde söyleyeceklerdir.

Size göre iyi bir eğitimci nasıl olmalı, hangi özellikleri taşımalıdır?

Fatma Nur Özkülahlı: Her meslek severek yapılmalı; ama öğretmenlik gerçekten gönülden yapılmalıdır. İdeal bir eğitimci, alanında yeterli bilgi birikimine sahip olmalı, mesleği ile ilgili bütün gelişmelerden haberdar olmalıdır. En zor şartlarda bile “güler yüzlü” ve “alçak gönüllü” olmayı becerebilmek de çok önemlidir. Etkileyici davranış ve konuşmaların neler olduğunu bilmesi gerekir. Zamanı en verimli şekilde kullanabilmeli, her zaman prensipli ve bilinçli hareket etmeli, hitap ettiği kitleyi “motive ederek” canlı tutmayı bilmeli, bilgisinin “etkileyici olabilmesi” için güzel bir hitabete sahip olmalıdır. Hiçbir ayırım yapmadan bütün öğrencilerine “eşit” davranmalı, başarıları ölçmede adil ve hassas olmalıdır. İyi bir eğitimci sürekli kendisini yenilemeli, bilgisayar, İnternet, yabancı dil gibi dünyaya açılan araçlardan ve teknolojik yeniliklerinden yararlanmayı bilmeli; öğrencilerle birebir diyalog içinde olmayı prensip haline getirmeli, onlarla devamlı konuşmalı ve dertlerini dinlemelidir. Öğrenciler arasında dengeli, olumlu ve tutarlı davranışlar sergilemeli, düşüncelerini davranışları ile bütünleştirebilmeli, davranış ve konuşmaları ile örnek teşkil etmelidir. Bizler, Puzzle Eğitim Kurumları’nda, eğitimcilerimizin bu özellikleri taşıyor olmalarına önem veriyor ve hassasiyet gösteriyoruz.

Okul hayatında ve yaşamda başarılı olmaları için öğrencilere ne gibi tavsiyelerde bulunabilirsiniz?

Umut Narttürk: Hedef belirleyerek düzenli, istikrarlı biçimde çalışmak, hatta çok çalışmak… Yaşamı ve günü planlayarak hareket etmek, kendini iyi tanımak, güçlü ve zayıf yönlerini bilmek, gelişime açık olmak, ilkeli olmak, sorumluluk almak, alınan sorumluluğu yerine getirmek, öğrenmenin ve başarmanın tadına varmak, yaptığı işi severek ve inanarak yapmak, insanları sevmek, onlara değer vermek ve en önemlisi ailelerini önemsemek diyebilirim. Tabi bunların yanı sıra, ilgi ve yetenekleri doğrultusunda kendini ifade edebileceği, deşarj olacağı etkinlikler yapmak da mutluluğu ve başarıyı besleyip, destekleyecektir.

Üniversiteyi kazanmak için özel eğitim kurumuna kayıt olmadan da başarılı olabilmenin mümkün olduğunu düşünüyor musunuz?

Fatma Nur Özkülahlı: Devlet okullarında 60-70 kişilik olan sınıflar var. Bir öğretmen ne kadar fedakar davranırsa davransın öğrencilerin tamamıyla ilgilenemez. Zaten, dersin büyük bölümü de öğrencileri susturmaya çalışmakla geçer. İşte bu nedenlerle oluşan açığı bizim gibi özel eğitim kurumları kapatır. Öğrenci, rastgele bir yere değil de istediği üniversitenin yetenek ve beklentilerine uygun bir bölümüne girmek istiyorsa iyi bir hazırlık süreci geçirmelidir. Öğrenci, açıklarını ancak özel eğitim kurumlarında giderebilmekte ve sınav hazırlığı dışında kapsamlı bir rehberlik hizmeti alabilmektedir. Özel eğitim kurumları, öğrencilerin meslek seçimleri konusunda da yardımcı olmaktadır. Burada 12 kişilik sınıflarda ve birebir, tam konu anlatımı yapıyoruz. Konular anlatıldıktan sonra bunlarla ilgili çözümlere yer veriliyor. Öğrencinin tekrar yapabileceği ortamlar var. Özel eğitim kurumlarında ki kazanımların daha yararlı olduğu bir gerçek. Öğrenci gerçekten üniversiteyi kazanmak istiyorsa bence özel eğitim kurumuna gitmesi şart…

Branşınızla alakalı bir soru yöneltmek istiyorum. Matematik, bir öğrenci için gerçekten korktuğu kadar zor bir ders mi?

Umut Narttürk: Öğrenciler arasında matematik dersini zor olduğuna ilişkin efsaneler dolaşmaktadır. Aslında matematikle ilgili düşüncelerimiz çok küçük yaşlardan itibaren başlıyor. Çocukların derse olan önyargıları kadar ailenin tutumu da matematiğe olan bakış açısını belirleyen bir unsur olarak dikkat çekiyor. Matematiğin öğretilmesinde soyut kavramlardan ziyade somut kavramlara ağırlık verilmesi gerekmektedir. Bu sayede çocukların dersi sevmeleri ve daha kolay anlamaları mümkün hale gelmektedir. Bir de dersin öğretilmesinde kullanılan yöntemlerin de önemi göz ardı edilmemelidir. Ailelerin, çocuklardaki matematik bilgisini; parmak sayma, sayıyı parmakla gösterme ya da basit toplama-çıkarma işlemleri yapabilme becerilerine indirmeleri doğru davranış kalıpları değildir. Matematik eğitiminde soyut kavramlardan ziyade somut olanlara yönelik örnekler verilmelidir. Çocuklar 10 yaşından önce somut kavramları algılayabildikleri için matematik dersi eğitiminde bu kurala dikkat edilmesi gerekmektedir. Matematik ve özellikle geometri derslerinde görsel unsurların kullanılması, dersin kolay bir şekilde anlaşılmasını sağlamaktadır. 6 yaşından önce somut kavramlarla verilen eğitimler, 6 yaşından itibaren matematiksel rakamlarla devam edebilir. Herhangi bir çocuğun sayıları 1’den 100’e kadar sayabilmesi, o çocuğun sayıları kavradığını göstermemektedir. Bu nedenle, eğitim sırasında ezberden ziyade matematiğin algılanıp algılanmadığına da dikkat edilmelidir. Çok küçük yaşlarda matematikle ilgili oluşan olumsuz düşünceler, ilerleyen yaşlarda matematik eğitiminin başarısını azaltmaktadır. Çocukların küçük yaşta bir şekilde edindikleri olumsuz düşünceler, ilerleyen yaşlarda ortadan kaldırılabilir. Aslında bu konuda öğretmenlere önemli işler düşmektedir. Matematiği çocuklara sevdirmek ve matematiğin aslında zor olmadığını onlara anlatmak öğretmenlerin görevi olmaktadır. Matematiğin soyut yüzünden ziyade, günlük hangi işlerde kullanıldığı ya da diğer disiplinlerle olan ilişkileri detaylı bir şekilde anlatılabilir. Bu sayede çocuklarda, matematiği öğrenme konusunda bir merak oluşacaktır. Matematik, bir kitapta yer alan teorilerin anlatılması ve akabinde soru çözümleri yapılmasından daha önemli bir derstir.

Matematikte başarılı olan bir öğrenci, mesleki ve sosyal yaşamında da başarılı olur mu?

Fatma Nur Özkülahlı: Ortaokul ve lise çağında matematik, coğrafya, fizik gibi derslere girip çıkıp ‘’Bu öğrendiklerimi nerede kullanacağım?’’ diye kendi kendinize düşündüğünüz olmuştur. Oysa matematik, ne hep farklı formlarda karşınıza çıkar. ‘’Kümelerden bana ne?’’ dersiniz, türevleri sınavınızı verip biran önce aklınızdan çıkarmak için can atarsınız; ancak ilerleyen yıllarda okullar bitse de, matematiğin hep farklı alanlarda size göz kırpacağını görürsünüz. Matematik sayılardır, oranlardır, olasılıklardır. Bilginin işlenmesi, anlamlandırılması matematik ile mümkündür. Hayatın büyük bir kısmı matematiktir çünkü hayat da tıpkı matematik gibi kendini tekrar eden paternlerle doludur. Hava tahminlerinden borsadaki dalgalanmalara, gezegenlerin hareketlerine, şehirlerin planlamasına ve büyümesine kadar matematik günlük hayatımızda ve mesleğimizi icra ederken kullandığımız vazgeçilmez bir araçtır.

Velilerin, herhangi bir kuruma kayıt yaptırmadan önce hangi kriterleri esas almasını tavsiye edersiniz?

Umut Narttürk: Kuruma gittiğinde, öğrencisi mutlaka deneme derslerine girsin. Sistemi iyice tanısın ve kayıt kararını ondan sonra versin. Şu ana kadar bize gelip de kayıt yaptırmayan olmadı. Bu da bizim gurur kaynaklarımızdan bir tanesi.

Bu röportajı okuyup da kayıt yaptırmak isteyen velilere özel bir indirim sağlamanız söz konusu olabilir mi?

Umut Narttürk: Elbette. Bölge gazetesine özel, bu röportajı okuyup da gelenlere yüzde 20 gibi bir indirim uygulayabiliriz.

Bu röportajın gerçekleşmesine zaman ayırdığınız için teşekkür ederim

Biz teşekkür eder, yayın hayatınızda başarılarınızın devamını dileriz.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor