FUTBOLUN EFENDİSİ İYİLİK TİMSALİ: HASAN BASRİ ÇELİK

Hasan Basri Çelik, Adana Demirspor ve Adanaspor’da başarılı futbolun yanı sıra, doğup büyüdüğü Hürriyet Mahallesi’nde ki dostlarına, eski takım arkadaşlarının sorunlarıyla yakından ilgilenmesiyle tanınan yardım sever birisi. Dar gelirli bir aile çocuğu olmasına rağmen kendini her alanda geliştiren ve Diş Hasan lakabıyla tanınan Hasan Basri Çelik, özellikle 1972-73 sezonunda efsane komple sporcu Muharrem Gülergin’in antrenörlüğü döneminde yaşadığı Türkiye şampiyonluğunu unutamıyor. Bir de vatani görevini yaptığı Denizgücü’nde Ordu Milli takımına seçildiğini, Fransa’da yapılacak Dünya şampiyonasına son anda Genel Kurmay’ın aldığı bir kararla gidemediklerine üzülüyor.
HAZIRLAYAN: RAMAZAN ŞANIVAR
Hasan Basri Çelik, okul ve gençlik dönemlerine spora atletizm ile başladı. 400-800 ve 5 bin metrede Adana ve Türkiye genelinde önemli dereceler yapmış, daha sonra 1960’lı yıllarda yaşadıkları mahallenin amatör kümede mücadele eden Genç Fenerbahçeliler kulübünde futbol oynamış. Daha sonra sırasıyla Seyhanspor, Torosspor, farklı dönemlerde 2 kez Adana Demirspor ve Adanaspor takımlarında profesyonel olarak forma giyen ve birçok şampiyonluklar yaşayan başarılı bir sporcu.
Eski Fenerbahçeli Can Bartu’nun oyun stiline benzetilen Hasan Basri Çelik, Galatasaray başta olmak üzere Ankara Gençlerbirliği, İzmirspor, Ankaragücü ve Hatayspor’dan çok ciddi transfer teklifleri almasına rağmen Adana sevdası nedeniyle futbolu memleketinde sürdürdü. Doğan Andaç döneminde Ordu Milli takımına çağrılan Hasan Basri Çelik, BÖLGE GAZETESİ’nin sorularını şöyle yanıtladı.
Kendinizden söz eder misiniz? Eğitiminiz nedir ? Hangi sporlarla ilgilendiniz? İlk lisanslı kulübünüz hangisi?
10 Ekim 1947 yılında Adana’da doğdum. İlkokulu Dumlupınar, liseyi ise İmam Hatip Lisesinde okudum. O dönemlerde İmam Hatip’de Abdurrahman Çay, Ali Demirkazık gibi milli güreşçiler yetişti. Okul takımında hem atletizm hem de futbol oynadım. Özellikle atletizmde 400-800 ve 1500 metrede bölge şampiyonluğum bulunuyor. Her genç gibi futbola büyük ilgi duydum. İlk resmi kulübüm 1960 yıllarında mahallemizin takımı Genç Fenerbahçeliler oldu. Cemil Soyak adında iyi bir başkanımız vardı. Daha sonra Seyhanspor ve Torosspor’da forma giydim. Özellikle ağabeyim Diş Mustafa’nın asker arkadaşı olan Kurtuluş Burduroğlu’nun sayesinde takımda en büyük parayı 1800 TL ile ben almıştım.
Sanıyorum sizin en parlak dönemlerinizi Adana Demirspor ve Adanaspor’da yaşadınız. Hatta sizi Can Bartu’nun oyun stiline benzetenlerde oluyordu. Bundan söz eder misiniz ?
Çok başarılı futbol geçmişim var. Rahat oyuncu geçtiğim ve tekniğim yüksek olduğu için beni Fenerbahçe’nin ve milli takımın kaptanı Can Bartu’ya benzeten futbol otoriteleri vardı. İlginç bir anım var. Mersin İdmanyurdulu yöneticiler beni transfer etmek istediler. Benim gönlüm Demirspor’a transfer olmaktı. Bir gün Torosspor’dan tanıdığım Mehmet Değerli ve yanında 2 kişi geldi. Beni ve Nuri Şengezer’i adeta Mersin’e kaçırdılar. Karamehmetlerin fabrikasına kadar gittik. Ben bir yolunu bulup Adana’ya döndüm. Direkt Demirspor kulübüne gittim. Muharrem Gülergin, antrenör ve yönetici Ahmet Arıboğan (Met Ahmet) yönetici Ahmet Aydın (Honik Ahmet) beni bekliyorlardı. Pazarlık yapmak benim tarzım değil. Bana 9 bin 500 TL transfer teklifi yaptılar. Kabul ettim ve 2 yıl Füze Selami, Kartal Yaşar, Çaça Yüksel, Fatih Terim, Özden gibi çok ünlü ve efsane sporcularla oynadım. Selami ağabeyim daha sonra da antrenörlüğümü de yaptı. Çok keyifli günler geçirdim. Daha sonra sürekli peşimde olan Adanaspor Kulübü Başkanı Cumali Aslankeser ve yönetici antrenör Mustafa Bekbaş, bana 35 bin TL teklif etti. Hatta 15 bini peşin verdiler. Orada da 2 yıl oynadıktan sonra yeniden Demirspor’a döndüm. 1972-73 sezonunda Türkiye şampiyonu olarak şimdi ki süper lige yükseldik. O sezon 18 gol atmıştım. 1974 yılında futbolu biraz da yaşanan ve bana ters gelen bazı olaylardan dolayı kızgın ve dargın olarak futbolu en verimli dönemimde bıraktım.
Size ayrıca hangi kulüpler talip oldu? Ordu milli takım hazırlık kampına çağrılmanız nasıl oluştu. Bunları anlatır mısın?
Adanalı Seyhanspor kulübü yönetici ve Galatasaray’ın Akdeniz sorumlusu Osman Yereşen (hokey Osman) benim futbolumu çok beğeniyordu. Beni Galatasaray’a götürmek istedi. Ayrıca, Ankara Gençlerbirliği, İzmirspor, Ankaragücü ve Hatayspor’dan ciddi teklifler aldım. Adana sevdası nedeniyle gitmedim. Vatani görevimi İzmir Urla Uzunada da Denizgücü’nde yaptım. Hocamız başçavuş Şakir Kuruş’tu. Orada bir sezon oynadım. Ayrıca zaman zaman da Demirspor maçlarına giderek goller atıyordum. Ordu milli takımına seçildim. Hocamız Doğan Andaç’tı 4 ay Manisa’da kamp yaptık. Fransa’da yapılacak Ordulararası dünya şampiyonasına gidecektik. Genel Kurmay başkanlığı askerlerin yurt dışına çıkmalarını yasakladı. Hem milli olacaktım, hem de yurt dışına çıkacaktım. Bu duruma çok üzüldük. Hatta Doğan Andaç ve diğer futbolcularla o dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Kemal Kayacan’ın makamına bile çıktık. Durumu değiştiremedik.
Size neden Diş Hasan diyorlar? Ayrıca yardım sever kişiliğinizle de çok seviliyorsunuz. Bir de futbol yaşantınızda unutamadığınız ne gibi anılar var?
Mustafa ağabeyim Hürriyet Mahallesi’nde sevilen, sayılan sözü geçen, fikir danışılan biraz da külhanbey birisiydi. Ona Dişli birisi anlamında Diş Mustafa diyorlardı. Bize de Diş Hasan ağabeyimden kaldı. Ailece öyle tanınırız.
Mahallede ailece yoksullara, dar gelirlilere yardım etmeyi çok severdim. Futboldan iyi de para kazandım. Bir de çok üst düzey yönetici dostlarım vardı. Bunu takım arkadaşlarıma değerlendirdim. İyilik ve yardım yapmayı halen çok severim.
Anılara gelince bir kitap olur. Özellikle takım arkadaşım Fatih Terim ile çok anılarım var. Tahsin Beyazyürek adında koyu Demirsporlu Adana’nın ünlü bir kuyumcusu vardı. Her gol attığımda bana bir armağan vermek isterdi. Bir gün Mersin İdmanyurdu ile deplasmanda maçımız var. Bana dedi ki bir gol atarsan sana üzerinde adının ve soyadının baş harfleri bulunan 22 ayar yüzü hediye edeceğim. Gerçekten golü attım. Bana yüzüm hediye etmişti. Mekânı cennet olsun.
İzmirli takım arkadaşım Rasim Gürcan’ı çok düzgün ve dürüst bulurum. Onunla Muharrem Gülergin ağabeyin desteğiyle Cemalpaşa Mahallesinde Kaptan Market’i açtık. Önceleri işlerimiz iyiydi. Sonradan her taraftan darbe yedik. İşi de bilmediğimiz için zarar etmiştik. Bize ders oldu.
Bir de güvendiğim bir dostum ile Romanya’da tekstil işi yaptık. Onda da başarılı olamadık. İşin özeti bilmediğin işi yapmayacaksın.