GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ…

12 Eylül 1980 askeri darbesinden birkaç hafta sonra, öğretim üyesi olarak görev yaptığım Adana İktisadi ve Ticari İlimler Akademisinden saat 18.00 sularında arabamla çıkmış, evime gidiyordum.
Baraj tarafından gelip demiryolunun üzerindeki Gülek Köprüsü girişinde askerler yola barikat kurmuş, araçları durduruyor, kimlik denetimi ve araç araması yapıyordu.
Araçların içinde bulunan sürücü ve yolcular araçtan indirilip üzerleri ve arabaları arandıktan sonra kimlikleri kontrol ediliyor, şüpheli görülenler kaldırımda bekleyen bir askeri kamyona bindiriliyordu.
Denetim için kuyrukta beklerken, arabamın hemen önünde bulunan Murat 124 model otomobilin 40-45 yaşlarındaki sürücüsü arabadan inip kontrolden geçtikten sonra sürücü belgesini denetimi yürüten çavuşa verdi.
Önümdeki araçtan sonra denetim sırası bana geleceği için araçtan inmiş, önümdeki sürücünün işinin bitmesini bekliyordum. Önümdeki şahsın ehliyetini alıp kontrol eden çavuş, “Bu ehliyet Ağır Vasıta Ehliyeti” diyerek soran gözlerle sürücüye baktı.
Kırk yaşlarındaki sürücü de bunu başıyla onaylayarak, askerin neyi sormak istediğini anlamaya çalışıyordu. Söze devam eden çavuş “Ehliyetin Ağır Vasıta Ehliyeti ama senin araban Murat 124 model. Küçük arabaları kullanmak için verilen ehliyetin yok mu?” diye sordu.
Kulaklarına inanamayan sürücü “Asker ağa, Ağır Vasıta Ehliyeti olanlar hafif ve ağır bütün araçları kullanabilir.” diyerek yasal durumu açıklayınca, birden sinirlenen asker “ Önce bana çavuşum diye hitap et. Sonra da onu get de babana yuttur. Çek arabanı kaldırıma ve şu Cemseye (üstü tenteli askeri kamyona) bin bakalım” dedi.
Hemen müdahale ettim ve “Çavuşum, ben Ekonomi Fakültesi Dekanı İsmail Özgören. Bu arkadaş doğru söylüyor. Ağır vasıta ehliyeti olanlar küçük arabaları da sürmeye yetkilidir.” dedim.
Bana işime karışma, sıranı bekle. Yoksa seni de alır götürürüm dedikten sonra zavallı adamın tüm itiraz ve yalvarmalarına karşın, onu şüpheli şahısları Köprüköyü semtindeki askeri kışlada bulunan toplama merkezine götürecek olan askeri kamyona bindirdi.
Suçu Ağır Vasıta Ehliyeti ile Hafif Vasıta kullanmak olan adamın o günün koşullarında ifadesi alınana kadar haftalarca, belki de aylarca, Köprüköyü Kışlasında anarşist yaftasıyla gözaltında tutulduğunu tahmin etmek için müneccim olmaya gerek yok sanırım.
Üstelik, neden gözaltına alındığını dosdoğru anlatsa, hikayesine kimse inanmazdı.