“GENÇLERİMİZİN HAYALLERİ ÇALINIYOR!”

Gürkan Avcı açıklamasında, “Bugün, Türkiye’nin ekonomik ve toplumsal dokusunu lime lime eden bir gerçekle karşı karşıyayız: Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) çarpıtılmış verilerine rağmen, geniş tanımlı işsizlik oranı %32,9’a fırlayarak tarihi bir zirveye ulaşmıştır. Bu rakam, yalnızca soğuk bir istatistik değil; milyonlarca insanımızın, gençlerimizin, emekçilerimizin, ailelerimizin alın teriyle, umutlarıyla ve hayalleriyle örülmüş bir dramın kanlı canlı belgesidir. Meslek liselerimizden mezun olan gençlerimiz, sanayide, teknoloji merkezlerinde, atölyelerde kendilerine yer bulamıyor. Stajyerlerimiz ve çıraklarımız, ucuz iş gücü olarak sömürülürken, sosyal güvenlik haklarından yoksun bırakılıyor. Bu tablo, bir ülkenin geleceğine indirilmiş en ağır darbedir.” dedi.
(HABER MERKEZİ)-Demokrasi ve Eğitim Stratejik Araştırma Merkezi (DESAM) Yönetim Kurulu Başkanı Gürkan Avcı, yaptığı basın açıklamasında TÜİK tarafından açıklanan işsizlik rakamlarında geniş tanımlı işsizlik oranının %32,9’a fırlayarak tarihi bir zirveye ulaştığını söyledi.
Türkiye’nin işsizlik bataklığına, liyakatsizliğe, rant ekonomisine, yolsuz ve soysuz politikalara teslim edildiğini söyleyen DESAM Yönetim Kurulu Başkanı Gürkan Avcı, tarihi işsizlik krizine karşı anne babalara çağrıda bulunarak şunları söyledi;
Bugün, Türkiye’nin ekonomik ve toplumsal dokusunu lime lime eden bir gerçekle karşı karşıyayız: Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) çarpıtılmış verilerine rağmen, geniş tanımlı işsizlik oranı %32,9’a fırlayarak tarihi bir zirveye ulaşmıştır. Bu rakam, yalnızca soğuk bir istatistik değil; milyonlarca insanımızın, gençlerimizin, emekçilerimizin, ailelerimizin alın teriyle, umutlarıyla ve hayalleriyle örülmüş bir dramın kanlı canlı belgesidir.
İktidarın Politikaları: Zengin Daha Zengin, Yoksul Daha Yoksul!
İktidarın “ekonomik mucize” masalları, bu acı gerçek karşısında birer aldatmacaya dönüşmüştür. Artık yalanlarla örtülemeyecek bir gerçekle yüzleşiyoruz: Türkiye, işsizlik bataklığına saplanmıştır! Bu kriz, yalnızca bir ekonomik çöküş değil; aynı zamanda bir yönetim felaketi, liyakatsizlik ve halktan kopuşun ilanıdır.
İktidar, yıllardır süslü söylemlerle, manipüle edilmiş verilerle, algı operasyonlarıyla bu gerçeği gizlemeye çalıştı. Ancak, vatandaşlarımız pazar filesinin boşluğunda, ödenemeyen faturalarda, iş bulamayan gençlerin çaresizliğinde bu gerçeği her an yaşıyor. Sokaklar işsizlikten, yoksulluktan, adaletsizlikten feryat ediyor. İktidar ise bu feryatlara kulaklarını tıkamış, saraylarında lüks ve şatafat içinde halktan bihaber bir hayat sürüyor.
Gençlerimizin Hayalleri Çalınıyor!
Türkiye, genç ve dinamik nüfusuyla övünen bir ülke. Ancak bu gençlik, bugün potansiyelini gerçekleştirebileceği bir zemin bulamıyor. Üniversite mezunlarımız, diplomalarını duvara asmak yerine, asgari ücretin altında işler için kapı kapı dolaşıyor. Meslek liselerimizden mezun olan gençlerimiz, sanayide, teknoloji merkezlerinde, atölyelerde kendilerine yer bulamıyor. Stajyerlerimiz ve çıraklarımız, ucuz iş gücü olarak sömürülürken, sosyal güvenlik haklarından yoksun bırakılıyor. Bu tablo, bir ülkenin geleceğine indirilmiş en ağır darbedir. Bir ülkenin gençleri işsiz, umutsuz ve çaresiz bırakılıyorsa, o ülkenin yarınları karartılıyor demektir! Anne babaları göreve çağırıyorum; bu utanç tablosunu tersine çevirmek için elinizi taşın altına koyun, mücadele edin, tepkinizi gösterin.
Türkiye’nin Geleceği İşsiz Gençlerle İnşa Edilemez!
Gençlerimizi ucuz iş gücü olarak değil, bu ülkenin geleceğini inşa edecek bilim insanları, mühendisler, sanatçılar, girişimciler ve liderler olarak bir gelecek bırakmalısınız. Staj ve çıraklık süreçlerini bir sömürü aracı olmaktan çıkaracak, bu sürelerin sosyal güvenlik kapsamına alınmasını sağlayacak adil bir sistem için ısrarcı olun. Gençlerimizin alın teri, sosyal devletin güvencesi altında olmalı; her bir gencimizin emeği, borçlanma yoluyla emeklilik hakkına dönüşmelidir.
Gençlerimizin hayallerini çalan bu düzeni yıkın!
Bir Avuç Zengine Servet, Halka Yoksulluk! İktidar, yıllardır ekonomik politikalarını bir avuç yandaşa ve partili yolsuzlara kaynak aktarmak, rant ekonomisini büyütmek ve dışa bağımlılığı derinleştirmek üzerine kurdu. Kamu kaynakları, liyakatsiz atamalarla, yolsuzluklarla ve israf projeleriyle heba edilirken, vatandaşlarımız işsizlik ve yoksullukla boğuşuyor. Örtülü ödeneklerde rekorlar kırılırken, emeklilerimiz geçim derdiyle, esnafımız kepenk kapatma korkusuyla, çiftçimiz tarlasını ekememe çaresizliğiyle yüz yüze. Asgari ücret, açlık sınırının altında bir sefalet ücretine dönüşmüş; milyonlarca insanımız, temel ihtiyaçlarını bile karşılayamaz hale gelmiştir. Bu adaletsizlik, bu vurdumduymazlık, bu halka sırtını dönme hali artık sürdürülemez!
Oysa, ekonomik politikalarımızın temelini adalet, üretim ve paylaşım oluşturur. Sevgili anne babalar, bir avuç zenginin değil, 85 milyon vatandaşımızın refahını hedefleyen bir sistem için yola çıkın. Sanayimizi yeniden canlandıracak, yerli üretimi destekleyecek, tarımı ayağa kaldıracak ve yüksek teknolojiye dayalı bir ekonomi inşa etmek için siyasete girin yahut aktif müdahiller olun. İşsizliği yenmenin yolu, liyakatli kadrolarla, bilimsel planlamayla ve halkın çıkarlarını önceleyen politikalarla mümkündür.
Toplumsal Uyanış ve Mücadele Zamanı!
Bu tarihi işsizlik krizi, yalnızca bir ekonomik sorun değil; bir ahlaki çöküş, bir toplumsal yara, bir geleceksizlik tehlikesidir. İktidarın halktan kopuk, liyakatsiz ve rantçı politikalarına karşı sessiz kalmak, bu karanlığa teslim olmaktır. Artık susma zamanı değil, sesinizi yükseltme, haklarınıza sahip çıkma zamanıdır! DESAM, bu mücadelede sizin sesiniz, sizin gücünüz, sizin iradeniz olacaktır. Sevgili anne babalar, bu ülkeyi yeniden ayağa kaldırmak için, her bir gencimizin elinden tutmaya, her bir çocuğumuzun hayallerine ortak olmaya kararlı olmalısınız ve sorumluluk almalısınız. Bu çağrı ülkemiz uçuruma yuvarlanmadan önceki Türkiye’nin Geleceği İçin son Çağrımızdır. İşsizliğe, yoksulluğa, adaletsizliğe karşı omuz omuza mücadele etmelisiniz. Gençlerimizin hayallerini çalan, emekçilerimizi sefalete mahkûm eden bu düzeni birlikte yıkmalısınız. Liyakat, adalet ve üretimle yükselen bir Türkiye’yi birlikte inşa etmelisiniz. Çocuklarınızın geleceği için!
Anne Babaların Muhalefet Etme Zamanı!
Anne babalar olarak sizler, bilimle, cesaretle ve halkımızın gücüyle bu karanlık tabloyu değiştirecek yegane şahsiyetlersiniz. Bu yolda, her bir sahipsiz, kimsesiz, yalnız bırakılmış gencimizin emeği, umudu ve kararlılığı sizin en büyük dayanağınızdır. Türkiye, işsizlik bataklığına mahkûm değildir! Türkiye, liyakatsizliğe ve rant ekonomisine teslim olmayacaktır! Türkiye, anne babaların iradesi ve onurlu duruşu ile yeniden şahlanacaktır! Sevgili anne babalar birleşin, güçlenin ve kazının!