GIDA YOKSULLUĞU VE AÇLIK; DÜŞÜK MAAŞLAR VE ACIMASIZ ZAMLARLA YAYGINLAŞIYOR

Gelir eşitsizliğinin olağanüstü boyutlarda olduğu ülkemizde milyonlarca düşük ve orta gelirli vatandaş, gıda fiyat artışı ve gıda temini güvensizliği karşısında kırılgan duruma düşmüştür.
Ankara’da yaşayan 4 kişilik bir ailenin gıda için yapması gereken asgari harcama tutarı Aralık 2021’de bir ay öncesine göre yaklaşık %26 artış göstermiştir.
2021 Küresel Gıda Güvenliği Endeksi’ne göre Türkiye, gıdanın satın alınabilirliği konusunda 121 ülke arasında Panama-Fas-Tunus-Cezayir-Ekvator ülkelerinin arkasında kalarak 67.sıraya yerleşmiştir.
Bu ülkenin vatandaşları bile gıda ihtiyaçlarını vatandaşlarımıza kıyasla daha rahat biçimde giderebilmektedirler.
2020 yılında ülkemizde gerçekleşen gıda fiyat artışı oranları, ülkemizi takip eden üç ülkedeki gıda enflasyonu toplamından daha fazladır.
En temel tüketim maddelerinden süt ve süt ürünleri bile Aralık 2021’de %50’den fazla zam görmüştür.
Gıda enflasyonunda ülkemiz, OECD ülkeleri arasında, 2022 Ocak ayı itibarıyla %55.6 ile en yüksek enflasyon artışına sahiptir.
Kendisinden sonra gelen en yüksek artışlar ise %19.9 ile Kolombiya, %11.9 ile Meksika’ya aittir.
Gıda fiyatlarındaki artış yüzünden yurttaşlarımız ucuz ekmek kuyruklarında saatlerce sıra beklemeye, pazar yerlerinde çürük veya artık meyve-sebze toplamaya mahkum edilmiştir.
Meyve-sebze üreticileri mallarını satamamakta, pahalılıktan satılamayan binlerce ton gıda tüketiciye ulaşamadan ziyan olmaktadır. Üretici ile market arasındaki fiyat farkları bazı ürünlerde 9 kata çıkabilmektedir.
Halkın üçte biri iki günde bir etli yemek, tavuk ya da balık yiyememektedir. Ülkemizde 17 milyon kişi yetersiz beslenme veya açlık çekmekte, her on çocuktan 2’si beslenme yetersizliği ve hijyen kaynaklı sağlık sorunları yaşamaktadırlar.
Çiftçiler tarlalarını ekemiyor!…
Vatandaş ucuz gıda tüketemiyor!..
AKP’nin çiftçileri mağdur eden tarım politikaları yüzünden, bir yandan ülkemiz en temel gıda malzemelerini bile ithal eden bir duruma düşmüş, diğer yandan halkımız ucuz ve kaliteli beslenme olanağını yitirmiştir.
Ülkemiz AKP döneminde yaklaşık 3’te 1 oranında gerileyerek 2018 yılında %5.5 seviyesine düşmüş, sonraki yıllarda ise tam bir çöküş dönemine girmiştir.
Çiftçiyi desteklemeyen AKP iktidarı, çiftçilerimizi üretim için astronomik maliyetlerle, vatandaşlarımızı da yüksek gıda fiyatlarıyla başbaşa bırakmıştır.
Çiftçilerimiz sektörden el çektirilmiş, vatandaşlarımız ise mutfak enflasyonuna yenik düşmüştür.
Tarımsal üretim için gerekli olan mazot 28 TL’ye çıkmış; gübre, tohum, ilaç, elektrik sulama, nakliye, hasat masrafı gibi girdiler sadece bir iki-yılda ithalata bağlı olarak %100’lerden %700’lere varan artışlar yaşanarak çiftçilerin beyninde tusunami yaşanmıştır.
2020 yılının hasat mevsiminden 2021 yılı sonuna kadar geçen 16 aylık sürede sadece gübreye 37 kez zam yapılmıştır.
Bu maliyet yükleri karşısında çiftçilerimiz, devletten destek göremediği gibi kanunen hakkı olan payı bile alamamaktadır.
Tarım Yasası’nın 21.maddesine göre Milli Gelirin en az %1’i oranında çiftçiye destek verilmesi gerekirken, Saray Rejimi çiftçilerimize bu hakkını vermemektedir.
AKP’nin bu kanun maddesini yok saymasından ötürü çiftçimiz 2007’den itibaren hakkı olan en az 220 milyar liralık desteği alamamıştır.
Bunun sonucunda çiftçilerimiz Tarım Kredi Kooperatifleri’ne ve bankalara borçlarını ödeyememiş, traktörlerine ve mallarına haciz konmuştur.
2021 Aralık ayı itibarıyla çiftçilerin bankalara ve Tarım Kredi Kooperatifleri’ne olan borcu 172 milyar liraya çıkmıştır.
Tarımda kendine yeterliliğin azalması yüzünden ithalat kapıları sonuna kadar açılmış, çiftçimiz ve yerli üreticimiz AKP’nin sıfır gümrük vergisi uygulaması yüzünden daha çok hasar görmüştür.
Birincil tarım ürünlerinde ithal girdi %4’lerden %11’lere; işlenmiş gıda ürünlerinde ise %7’lerden %13’lere kadar çıkmıştır.
Bunun sonucunda Türk çiftçisi yoksullaşmış ve tarlasını süremez hale gelmiştir. Pahalı ve ithal girdi ve gıda vatandaşı mahrumiyete mahkum etmiştir.
Türk çiftçisini bu mahrumiyetden kurtarmanın tek çözümü, ülkemizde yapılacak ilk seçimde 20 yıldır ülkeyi tek başına yöneten AKP iktidarını al aşağı ederek, 20 yılın hesabını sorarak herkesi hesap vermek zorunda bırakmaktan geçiyor.
Hiç kimsenin yediklerinin üstüne bir bardak soğuk su içmeye haklarının olmadığını göstermeliyiz!…