GİTTİM, GÖRDÜM VE YAZDIM!..

Adana’dan yola çıktık, Karataş yoluna girdik, Havutlu’yu geçtik, ileride sol tarafa döndük..
Muhteşem bir ev, yemyeşil narenciye bahçesi.. Ucu bucağı belli değil denilecek kadar büyük bir alan.. Ne kadar güzel bir yer diye düşündük.. Güzel karşılandık.. Tanıştık, kısa bir sohbetten sonra narenciye bahçesine gittik.. O yemyeşil bahçedeki meyveler ve yaprakları sanki toz yağmuruna tutulmuş gibiydi.. Yer de öyleydi.. Her taraf toz, elimizi yaprağa uzattık, toz torblası gibi.. Elimizi silkeledik, “Bu ne ya!” dedik.. Yeri gösterdiler, bizim köyde bir hergele yolu vardı, aynen öyleydi.. Tozdan geçilmiyordu..Hava esince yapraktaki tozlar dağılıyor, üzerimize geliyordu..
Döndük.. Çardak gibi bir yer vardı, hep beraber oturduk.. Sohbet ederken, yüzümüze, gözümüze toz geliyordu, başımız kaşınmaya başlamıştı.. “Bu toz ne böyle ya!” dedik, karşıyı gösterdiler.. “Büyokütle Enerji Santrali” dediler.. Geniş bir alana kurulmuş.. Bacalarından duman çıkıyordu.. “Toz” dediler..”Narenciyelerimiz mahvoldu” dediler, “Başvurmadığımız yer kalmadı, herkes birbirine pas attı, çözüm bulamadık” dediler..
Çay ısmarladılar, rüzgar estikçe toz geliyordu, “O tozlar filtresiz olduğu için uçuşan ve içinde kimyasal madde olan, narenciyeyi, tarımı, insan sağlığını, tüm canlıları tehdit eden zehirli toz” dediler.
Çay içmekten vaz geçtik, içine zehirli toz kaçar diye.. Üzüm ikram ettiler, yemedik, üzerine zehirli toz düşer diye..
Evin teras katına çıktık.. Aman Allahım!.. Zemin, simsiyah.. “Biz her gün bu zehirli tozları temizliyoruz” diyorlar..
“İyi de bu ülkede hak, hukuk, adalet yok mu?” diye soruyoruz, “Yasal mücadelemizi sürdürüyoruz.. Şu ana kadar sonuç alamadık” diye konuşuyorlar,yüzleri gerilerek..
Gerçekten bu ülkede hak, hukuk, adalet yok mu?
Bu enerji santraline nasıl izin verilmiş!.. İnsan, yaşayan bütün canlılar, narenciye ağaçları, tarım dahası su, o santral bütün bunlara tercih mi edildi yani!..
Kim, ya da kimler buraya enerji üretim izni verdi?
Yasaya göre, önlemlerin alınmaması halinde işletme ruhsatı verilemez ise, bu santrale nasıl işletme ruhsatı veriildi?
Takipçisi olacağız, hem de sonuna kadar..
İşletme ruhsatını kim verdi? Bacalarda filtre bulunmamasına kim göz yumdu? Denetleyenler kimlerdi? Denetçilerin raporu nasıl hazırlandı?
Biz gittik, gördük, yazdık. Şimdi, son derece iyi niyetli olan Adana Valisi sayın Süleyman Elban ile tanışmamızda bizdeki ilk intibası Devlet adamı şeklindeydi.. Mağdurların görüşü de aynı doğrultuda..
Soru şu;
ÖLÜM KUSAN bu Santrale, üretim iznini kim verdi?
Takipçisi olacağız!..