GOL KAÇIRAN FUTBOLCUYU AZARLAYAN HAKEM: TURAN YILDIRIM

Futbol oynadı. Atletizmde önemli başarılar elde etti. Öğretmenliğin yanı sıra, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’nde 24 yıl spor uzmanı olarak görev yaptı. 30 yıl futbol hakemliği ve 10 yıl gözlemcilik yaptı. Futbol İl Temsilciliği görevinde bulundu
HAZIRLAYAN: RAMAZAN ŞANIVAR
Turan Yıldırım, 16 Şubat 1947 yılında Adana’da doğdu. İlkokulu 5 Ocak, ortaokul ve liseyi Ticaret Lisesi’nden okudu. Daha sonra Adana İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nden mezun oldu.
Okul dönemlerinde başta atletizm olmak üzere birçok spor dalıyla ilgilendi. Okul takımında futbol oynadı. Ayrıca lisanslı olarak ilk futbol takımı Fatih Terim’in yetiştiği Çınargücü oldu. 1971 yılında hakem kursuna katıldı. 30 yıl okul ve amatör maçların yanı sıra profesyonel ligde ünlü hakemler Sadık Deda, İlyas Ayan ve Talat Tokat ile önemli maçlar yönetti.
Daha sonra da 10 yıl üst düzey gözlemcilik yaptı. Ayrıca Futbol Federasyonu Adana İl Temsilciliği görevinde bulundu.
2 yıl kadar Beden Eğitimi Öğretmenliği yaptı. Daha sonra 1977 yılında Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’nde göreve başladı. Muhasebe şefi, Spor uzmanı ve İlçe Spor Müdürü olarak 2001 yılında emekli oldu.
Spor sayesinde önemli dostluklar edindiğini, futbol hakemliğin zor ancak keyifli taraflarının da bulunduğunu belirten Turan Yıldırım, BÖLGE GAZETESİ’nin sorularını şöyle yanıtladı.
Kendinizden söz eder misiniz ? Kaç yılında nerede doğdunuz? Eğitiminiz nedir? Hangi sporlarla ilgilendiniz ?
Adana’da 1947 yılında doğdum. İlkokulu 5 Ocak, ortaokul ve liseyi Ticaret Lisesi’nde tamamladım. Daha sonra Adana İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nden mezun oldum. Okul dönemlerinde tüm sporlarla yakından ilgilendim. Özellikle 800 ve bin 500 metre okullararası atletizmde Adana ve bölge birinciliklerim vardı. 12 yaşında Fatih Terim’in de yetiştiği Çınargücü’nde ilk lisansım çıktı. Daha sonra Su Sporları Kulübü, Köprüspor, Milli Mensucat ve tüm sporcuların rüyası olan Adana Demirspor’da forma giydim. Hatta bir anımı paylaşmak isterim. O dönemlerde profesyonel kadroda 4 amatör futbolcu bulundurma zorunluluğu vardı. Antrenörümüz ünlü futbolcu Kartal Yaşar, çok koştuğum gibi rahat çalımlar attığım için bana şans verdi. Demirspor’da çok keyifli ve başarılı günler geçirdim. Son olarak Karşıyakaspor’da futbolu bıraktım.
Futbolu bıraktıktan sonra neler yaptınız ? Futbol hakemi olmaya nasıl karar verdiniz? Model aldığınız birileri var mıydı?
Faal futbolu bıraktıktan sonra 2 dönem Ziyapaşa Ortaokulu’nda Beden Eğitimi Öğretmenliği yaptım. Orada tüm öğrencilere sporu sevdirdim. Daha sonra 1971 yılında Adana’da açılan futbol hakem kursuna katılarak aday hakem oldum. Adana’nın ilk FİFA Kokartlı hakemi Ali Timur bir maçta beni atmıştı. Hakemliğin ne derece önemli olduğunu o gün anlamıştım. Ve Kendime sert, kuralları iyi uygulayan Ali Timur’u model aldım. Yönettiği maçları izleyerek kendimi geliştirdim. Türkiye genelinde de başta Hilmi Ok olmak üzere Talat Tokat, Ertuğrul Dilek’i örnek almıştım. 1974 yılında Nuriye hanım ile evlendim. Ablası Miyase Almanya’da yaşıyordu. Ben de bunu fırsat bilip master yapmak için Almanya’ya gittim. Hatta orada amatör ve özel maçlar bile yönettim. Kısa dönem askerlik çıkınca Almanya’dan döndüm. Vatani görevimi İzmir Narlıdere’de yaptım.
Türkiye birinci liginde orta hakem olarak hangi maçları yönettiniz ? Ayrıca, Avrupa Kupaları’nda hangi ünlü hakemlerle birlikte görev yaptınız ?
Hakemliği çok sevdim ve ciddiye aldım. Hatta beni tanıyanlar bilir. Maçta gol kaçıran sporcuyu azarlar ve uyarırdım. 1976 yılında C klasman, 1978 B klasmanı, 1984 yılında A klasmanına yükseldim. Bu elbette kolay olmadı. 1, 2 ve 3. Profesyonel liglerde uzun yıllar başarıyla maç yönettim. Özellikle şimdi adı süper lig olan ve o dönemlerde 1. Lig olan Denizli-Ankaragücü, Sarıyer-Gençlerbirliği, Diyarbakır’ın sahası cezalı olduğu için Tarsus’ta oynanan Diyarbakır-Antalya, Diyarbakır-Altay maçlarında orta hakem olarak görev yaptım. Dönemin ünlü hakemleri Sadık Deda, İlyas Ayan, Talat Tokat ile Yugoslavya’da milli maçlar ile Porto-Kızılyıldız ile Portekiz-İngiltere Avrupa Kupası maçlarını yönettik. Türkiye Spor Yazarları Derneği’nin geleneksel turnuvalarında görev aldım.
Futbol hakemliğini ne zaman bıraktınız? Daha sonra neler yaptınız ? Ayrıca uzun yıllar Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’nde ne gibi görevlerde bulundunuz ?
Futbol hakemliğini 1991 yılında bıraktım. 10 yıl üst klasmanda gözlemcilik yaptım. Futbol il temsilciliği görevinde bulundum. Adana Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’nde 1977 yılında memur olarak başladım. Tuncay Şenyüz, Veli Andaç Durak, Fehmi Şimşek, Ersan Arıkan ve Tuncer Akdoğan müdürlerle çalıştım. Muhasebe şefi ve spor uzmanı olarak tüm kulüpleri ve özel spor salonlarının denetimi bana aitti. 2001 yılında Ardahan’da ilçe müdürü olarak emekli oldum. Bu arada Savaş, Sarp ve Saltuk adında 3 oğlum var. Savaş Yıldırım da futbol hakemliği yaptı. C klasmanına kadar yükseldi. Sonra hakemliği bıraktı. Saltuk fitness eğitmenliği yapıyor.
Sizin döneminizde Video Hakem Uygulaması yoktu. Son 2-3 yıldır uygulanıyor. Deneyimli hakem olarak bu uygulamayı doğru buluyor musunuz ?
Samimi söylemek gerekirse VAR uygulamasına tamamen karşıyım. Bir kere futbolun ruhuna aykırı. Bir de hakemler bu uygulamayla itibarsızlaştırılıyor. Eski dönemlerde hakimin kararı değişir, ancak hakemin kararı değişmez denilirdi. Örneğin hakem penaltı kararı veriyor. VAR’dan uyarı geliyor. Hakem oyunu durduruyor. VAR’a giderek pozisyonu izliyor ve sonra kararını değiştiriyor. Oyunun seyirciler için oynandığını felsefesini unutmamak gerekir. Bu uygulamadan kulüp yöneticileri, futbolcu, antrenör ve hakemler de mutlu değil. Bir de kaleciye geri pas olayı halen iyi anlaşılamadı. Kasıtlı kaleciye geri pas verilmesi halinde ceza gerektirir.
Mutlaka yüzlerce unutamadığınız anılar vardır. Bunları bizimle paylaşır mısınız? Sıkıntı yaşadığınız maç oldu mu?
Gerçekten yaşadığım iyi ve kötü anıları yazsam kitap olurdu. Örneğin, içlerinde benimde bulunduğum Mahmut Çetiner, Altan Öncül, Mustafa Gündüz gerekçe gösterilmeden klasman düşürüldüğümüz için Futbol Federasyonu’na dava açtık. Bu ender bir olaydı. Ben 21 maçta gözlemciden 90 üzerinden 89,5 not almışım. Nasıl klasman düşürülürüm? Gerçi bir şey çıkmadı.
Yine ilginç bir olay yaşadım. Öğretmenevinde oturuyorum.1987-88 sezonu. O dönemlerde cep telefonu falan yok. Dönemin Merkez Hakem Kurulu 2. Başkanı Talat Tokat, beni aradı. Yardımcılarını seçerek maça bir gün kala Diyarbakır-Altay maçına hem de taksiyle gitmemizi istedi. Görev başka hakemlere verilmiş. Onlar korkudan gitmek istememişler. Ben orta hakem olarak yardımcılarım Altan Öncül ve Ömer Alper ile sabah erken saatlerde Diyarbakır’da yorgun olarak indik. Bir-iki saat dinlendik. 2 saat önce stada gittik. Altay, ev sahibi Diyarbakırspor’u 2-1 yendi. Tribünlerden inen taraftar bizlere saldırdı. Resmen dövdüler. Ben yere yığılıp kaldım. Polislerde bize sahip çıkmadılar. Şikâyetçi olduk, ancak bir şey çıkmadı. Dönüş otobüsümüzün yolunu kestiler. Zor-güç canımızı kurtardık. Sonra da hakemliği bıraktım.
Yine 3. Ligde Niğde-Nevşehir iki komşu takımın rekabet dolu şampiyonluk maçı vardı. Orta hakem olarak yardımcılarımla iyi bir maç yönettik. Niğdespor rakibini yenerek şampiyon oldu. Nevşehirli yöneticiler yenilmelerine rağmen büyük olgunluk göstererek bizlere teşekkür mektubu gönderdiler.
Adana hakemlerini başarılı buluyor musunuz ? Sizin döneminizle, günümüzde ki koşulları değerlendirir misiniz ? Ayrıca genç hakemlere ne gibi önerileriniz var?
Samimi söylemek gerekirse bizim dönemimizde kısıtlı olanaklara rağmen klasmanda daha çok hakem vardı. Salı-Perşembe günleri antrenmana gelmeyene görev verilmezdi. Yine haftada bir gün oynanan maçların kritiği yapılırdı. Örneğin, süper ligde maç yöneten sadece Zorbay Küçük var. Bu sayı daha artmalı. Zorbay’ı beğeniyorum. Dileğim, daha iyi yerlere gelmesidir.
Genç hakemler, çok maç ve hakem izlemeli. Uluslararası oyun kurallarını çok iyi bilmeleri gerekir. Yabancı dil ve bilgisayarı iyi kullanmaları, özel yaşantılarına dikkat etmeleri, arkadaşları ve çevreleriyle iyi ilişkiler kurmalıdırlar.