GÜRKAN AVCI; “BU ÜLKE, DAHA FAZLA KARANLIĞA MAHKUM EDİLEMEZ” DEDİ

Avcı, açıklamalarında gençlere ağırlık vererek şöyle dedi; “ Gençler, iş bulamıyor, bulanlar da geçinemiyor. Emekli maaşları, temel ihtiyaçları karşılamaktan bile uzak. Her ailede, en az bir kişi iş arıyor ya da iş bulmuş ama geçinemiyor. Bu, toplumun temelini sarsıyor, aile bağlarını zedeliyor. Hukuksuzluk ve Adaletin Çöküşü: Adalet sistemimiz, adeta bir maskaralığa dönüşmüş durumda. Yargı bağımsızlığına dair inanç, neredeyse tamamen yitirilmiş. Hukuksuzluklar, yargılamalarda adil olmayan kararlar, tutuklamalar… Bunlar, demokrasinin temellerini sarsıyor. Halk, adaletin sağlanacağına dair umudunu yitiriyor. Yolsuzluklar, artık gizlenemeyecek kadar yaygınlaşmış. Her gün, yeni bir skandal patlak veriyor ama hesap sormak bir yana, bu yolsuzluklar üstü örtülüyor. Devlet ihaleleri, kamu kaynaklarının peşkeş çekilmesi, bu ülkenin geleceğini çalıyor. Kanunsuzluklar, toplumun güvenliğini tehdit ediyor, suç oranlarını artırıyor.”
(HABER MERKEZİ)-İnovatif Stratejik Araştırmalar Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Gürkan Avcı yaptığı basın açıklamasında, “Bu ülke daha fazla karanlığa, daha fazla umutsuzluğa mahkum edilemez. Durum ciddi, iktidar derhal aklına başına almalı” dedi.
Gürkan Avcı, basın açıklamasında daha sonra şunları söyledi;
Bugün, Türkiye’nin tarihinde belki de en karanlık, en umutsuz günlerinden birini yaşıyoruz. Ülkemiz, ekonomik çöküşün, hukuksuzluğun, yolsuzluğun ve toplumsal çözülmenin pençesinde kıvranıyor. Her bir sorun, tek başına bile bir felaket ama bir araya geldiklerinde, ülkeyi adeta bir karanlık çukura sürüklüyor. İnsanlar, her sabah gözlerini açtığında, “Bugün hangi skandalla, hangi kötü haberle, hangi acı sürprizle?” uyanacağız diye kaygı, korku ve endişe içinde yaşıyor.
Ekonomimiz, son yıllarda görülmemiş bir çöküş yaşıyor. Enflasyon, kontrol edilemez bir hızla yükselirken, TL’nin değeri düşüyor. Marketlerdeki fiyatlara, maaşlarımız yetişemez hale geldi. Halk, her gün daha fazla yoksullaşıyor. İşsizlik oranları, gençler arasında rekor seviyelere ulaşmış durumda. Üniversite mezunları, iş bulmak için kendi alanlarından bile vazgeçmek zorunda kalıyor. Bu nasıl bir yönetimdir ki, kendi gençliğini ülkesinden kaçırtıyor? Bu ekonomik kriz, sadece cüzdanlarımızı değil, umutlarımızı, gelecek hayallerimizi de yok ediyor.
İşsizlik, ülkenin en büyük kanayan yarası. Gençler, iş bulamıyor, bulanlar da geçinemiyor. Emekli maaşları, temel ihtiyaçları karşılamaktan bile uzak. Her ailede, en az bir kişi iş arıyor ya da iş bulmuş ama geçinemiyor. Bu, toplumun temelini sarsıyor, aile bağlarını zedeliyor.
Hukuksuzluk ve Adaletin Çöküşü: Adalet sistemimiz, adeta bir maskaralığa dönüşmüş durumda. Yargı bağımsızlığına dair inanç, neredeyse tamamen yitirilmiş. Hukuksuzluklar, yargılamalarda adil olmayan kararlar, tutuklamalar… Bunlar, demokrasinin temellerini sarsıyor. Halk, adaletin sağlanacağına dair umudunu yitiriyor.
Yolsuzluklar, artık gizlenemeyecek kadar yaygınlaşmış. Her gün, yeni bir skandal patlak veriyor ama hesap sormak bir yana, bu yolsuzluklar üstü örtülüyor. Devlet ihaleleri, kamu kaynaklarının peşkeş çekilmesi, bu ülkenin geleceğini çalıyor. Kanunsuzluklar, toplumun güvenliğini tehdit ediyor, suç oranlarını artırıyor.
Bu ekonomik, hukuki ve etik çöküş, toplumda bir cinnet haline yol açıyor. İnsanlar, geleceklerine dair hiçbir umut taşımadan, günü kurtarmaya çalışıyor. Sosyal medyada, sokaklarda, her yerde öfke, umutsuzluk ve korku hâkim. Bu, toplumsal barışı tehdit ediyor, bizi birbirimize düşürüyor.
Hükümet, artık bu tabloyu görmezden gelemez! Ekonomik reformlar, adaletin yeniden tesis edilmesi, yolsuzlukların üzerine gitmek için acil adımlar atılmalıdır. Halk, bu hükümetten, kendisini bu karanlıktan kurtarmasını bekliyor. Şeffaflık, hesap verebilirlik ve adalet, yeniden inşa edilmelidir. Halkın güveni, umudu, geleceği için, hükümet bir an önce harekete geçmelidir.
Bu ülke, daha fazla karanlığa, daha fazla umutsuzluğa mahkûm edilemez. Hükümet, bu görevi üstlenmeli, halkına umut vermelidir. Aksi takdirde, bu vahamet, bu çöküş, tarihe kara bir leke olarak geçecek ve sorumluları asla affedilmeyecek.
Halkın güvenini yeniden kazanmak için, şeffaflık ve hesap verebilirlik, demokrasi ve hukukun üstünlüğü derhal sağlanmalı. Aksi halde, bu yangın daha da büyüyecek, ülkeyi küle çevirecek. Bu basın açıklaması, bir uyarı, ciddi bir ikaz, bir haykırıştır: Hükümet, derhal aklını başına almalı, halkın sesini dikkatle dinlemeli ve derhal harekete geçmelidir!