HALK OYUMU BEKLİYOR DİYE KENDİMİ ÇOK ÖNEMSİYORUM

Atalarımız “Çok tevazu gösterme…” demiş. Bugün ben de tevazudan uzaktayım. Çünkü aziz milletim kime oy vereceğime ilişkin kararımı bekliyor. Ben kimi istersem, Allah yüzümüze bakacak ve sandıktan o çıkacak. Hep iyi şeyler yapacak. Herkes iş bulup çalışacak; kendine yetecek parayı kazanacak.

Bu kadar değil haa!..

Çocuklarımız eşit koşullarda okuyacak. Gençler iş için dışarıya bakmayacak. Merkez Bankasında en az ihtiyat akçesi kadar döviz olacak. Buzdolapları dolacak. Tencere dolu kaynayacak. Yavrular okulda kahvaltıya oturacak. Bebeler aç yatmayacak. Kâğıt ucuzlayacak, yazar kitap bastıracak. Yepyeni turizm merkezleri açılacak. Yaz kış ülkeye turist akacak.

Ormanlarımız iştahlanacak, boş alanlar ağaçla kaplanacak, yağmur kar yeterince yağacak. . Çiftçi kazancıyla iyi yaşayacak. Esnaf dükkânını umutla açacak. Hiçbir kadın pazar atıkları toplamayacak. Lambalarımız sürdürülebilir ve temiz enerjiyle yanacak. Her musluktan içilebilir su akacak. O kadar ki; el-alemin memleketindekiler bizi kıskanacak. Herkesin karnı doyacak. Suçlu sayısı çok azalacak. Daha çok şey var yazacak. Fakat daha yazarsam dostlar bunalacak.

İŞTE BU YÜZDEN BEN ÖNEMLİYİM

En azından şu günlerde kendimi önemseme özgürlüğümü doya doya kullanmak ve oyumun değerini kavrayıp kubarmak(*) istiyorum. Çünkü ülkemin geleceği benim oyuma bakıyor. O sandık var ya o sandık, o sandık gözünü kapıya dikmiş sabırsızlıkla atacağım oyu bekliyor. Elbette ben de yeterince düşünüp, taşınarak; ikilemli durumlarda kaşınarak ve kendimce en doğruya ulaşarak gideceğim o sandığa. Doğruyu yalanı, eğriyi dolanı, kalbur üstünde kalanı, sonuçtan korkup hileye dalanı, “Ya olmazsa!..” deyip solanı dikkate alarak vicdanımın duyarlı terazinde tartacağım. Madem milletim yasalarla bana bu görevi yüklemiş, vebal altında kalmamaya çalışacağım. İşte, bu yüzden ben önemliyim. Çünkü ben, ben değilim, ben milletim.

EYYY VEKİLLERİMİZ!..

Parti-ğırtı taraftarı olmanız demokrasinin varlığını göstermesi bakımından güzel; hatta gerekli. Fakat Adana’ya, Adana kebabı kadar Adanalılık adabına da özen göstermenizi istiyorum. Şimdiden istiyorum, çünkü sandık öncesindeki önemimi sonradan kaybedebilirim. Kafanızı akla yakın çözümlere takın. Parti uğruna memleketi geri planda tutmak mı; sakın haa, aman sakın!.. Kente zarar verecek önerileri sahibinin suratına çarpın. Metronun ikinci ve mutasavver üçüncü etapları için elinizden geleni yapın. Canım Özal Bulvarını geberteceği kesin olan tramvay fikrini gündem dışına fırlatın. Hava Limanımızın ne denli gerekli olduğunu dönüp dönüp anlatın. Velhasıl, bizim vekilimiz olarak her gece rahat yatın.

Bütün bu öneri ve isteklerimi Pazar günü akşama doğru kaybedeceğim değerime sahipken yapıyorum. Uydunuz, uydunuz; uymadınız, o zaman bir sonraki sandıkta hesaplaşırım. Ne demiş atalarımız; keser döner, sap döner; gün gelir hesap döner. Üçüncü Selim zamanında Arakacı (Takkeci) İbrahim’in dediği gibi, “İhtimaldir Padişahım, derya tutuşa…” Belli mi olur, bakarsınız iki yıla varmadan münâdinin (tellâl) sesi duyulur, zurna çalar, davul vurulu ve sandık yeniden kurulur…

Benden söylemesi; gerisi size kalmış…

(*) Kubarmak: Adanaca, şımarmak, kendine pâye çıkarmak

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor