HALUK LEVENT NERELİ?

Sesi ve icra yeteneğiyle büyük sanatçı. İnsanlığı ve yardımseverliğiyle ihtişamlı bir iyilik abidesi. Üstelik tam bir Adanalı. Gözü-gönlü tok, merhamet sahibi, cesur, mütevekkil ve özgüvenli.

“Sağ elin verdiğini sol el görmez” düsturu ile ülkenin her yanına ulaştırdığı yardımları reklamla asla küçültmedi. Ülke ve Dünya, onu 6 Şubat Deprem Felâketinde daha iyi tanıdı. Mahvolan bölgeye, saatrler içinde, ilk yetişenlerdendi. Gece demedi, gündüz demedi, açlık-susuzluk aklına bile gelmedi. Bir yandan moloz yığınlarında kurtarma çalışmalarına katılırken, bir yandan da kurucusu ve baş destekçisi olduğu Ahbap Derneğini harekete geçirdi. Deprem bölgesine Kızılay’dan çok daha önce, ne yazık ki Kızılay’dan para ödeyerek sağladığı çadırları getirdi(Kızılay utanmadan bu olayı savunmaya kalkmıştı).

İnanılmaz özverisi ile ülkenin her yanında takdir toplaması malûm fincancı katırlarını ürküttü. Adının öne çıkmasına engel olmak isteyenler oldu. Polemiklerden kaçarken de yardımlarını aksatmadan sürdürdü.

TIME DERGİSİNDE

Dergi, Amerika’da 1923’ten bu yana basılmakta ve yeryüzünde milyonlarca okura ulaşmakta. 100’üncü yılını tamamlarken 2023’ün en ünlü 100 kişisi arasına Haluk Levent’i de aldı. Ve biz, çoğunluk olarak, bunu bile duymadık; yazmadık, çizmedik, kutlamadık. İtibardan tasarruf olur veya olmaz, ben takdir edemem. Velâkin kentimizin itibarından bu tür tasarruflar değil midir ki havaalanımızı bile uçurdular.

Evet, TIME dergisi yılın 100 insanından biri olarak Adanalı Haluk Levent’i gösterdi. Buraya aldığım kupürün ilk iki sözcüğü Türkçe: “Ses yok!..” Ardından bunun İngilizce karşılığı verilerek sürdürülmüş yazının ilk satırlarını dilimize çeviriyorum:

“Ses yok. Şubatta, Türkiye ve Suriye’de büyük depremlerin binlerce binayı moloza dönüştürmesiyle oluşan beton höyüklere yazılı iki sözcük.

Bu sözcükler ümitsizliğin sembolü ise, HALUK LEVENT ADI ÜMİDİN SEMBOLÜDÜR…”

TIME, hemşerimizle ilgili övgülerini benzer ifadelerle sürdürmüş.

PEKİ YA BİZ?

Aradan bu kadar zaman geçti. Güzide sanatçımızın bu insanî ve vicdanî yanını umursamamış gibi değil miyiz?.

Aliya İzzet Begoviç Adana’ya ne verdi de adını önemli bir bulvarın levhasında. Türkmenbaşı da, kendi halkına göre diktatörün tekiydi ve hangi akla hizmetse onun da adı çok kullanılan ulaşım arterinde. Her ikisine de, sağken sorulsaydı, inanıyorum ki “Ne, Adana mı? Nedir bu, makine mi, meyve mi?” gibi sorularla karşılık verirdi. Bu isimler böyle onore ediliyor da, bizim sanatçılarımıza neden gereken önem verilmiyor. Adana’mızın sanatçılar beşiği olduğunu bilmeyen yok. Sorunuz, üç-beş Adanalı dışında hemşerimiz olan ünlülerden onunu zor anımsar.

Sayın Karalar’dan istirhamımdır: hazır Altınkoza dönemindeyken, Haluk Levent’i kentin önemli bir dokusunda yaşatmaya ne dersiniz? Adana, böylece, masrafsız, tasarrufsuz, itibarına itibar katacaktır. Tabii ardına da hemşerimiz sanatçılar galerisi düşünülecek inşallah!..

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Spor