HASAN ALİ YÜCEL’İN IŞIKLI DÜNYASI

Cumhuriyet devrimlerini gerçekleştiren kadroların içinde en inançlı ve en çalışkan devlet adamlarımızdan biri olan eğitim tarihimize radikal, hızlı ve yaygın hizmetlerle adını yazdıran Hasan Ali Yücel, 1897 yılında İstanbul’da doğmuştur.

İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü mezunudur.

Çeşitli liselerde felsefe ve edebiyat öğretmenliği yapan Yücel, 1926-1932 yılları arasında Bakanlık Müfettişi olarak çalışır.

Bir süre Fransa’da öğrenci müfettişliği yaptıktan sonra 1933’de Gazi Eğitim Enstitüsü Müdürülğü ve 1933-1934’de Orta Öğretim Genel Müdürlüğü görevinde bulunur.

1935 yılında 38 yaşındayken İzmir’den milletvekili seçilerek meclise girer. Eğitim sorunlarıyla sürekli ilgili yeni gelişmeleri izleyen, eğitimle ilgili bir çok yazı yazan Yücel, Saffet Arıkan’ın ayrılmasından sonra Milli Eğitim Bakanı olarak göreve gelecektir.

28 Aralık 1938’de Bakanlık görevine başlayan Yücel, 1939 yılında Birinci Eğitim Şurası’nı toplar, eğitim seferberliği için gerekli kararların çıkarılmasını başarır.

17 Nisan 1940’da çıkarılmasına önayak olduğu Köy Enstitüleri Kanunu’yla enstitülerin kurulmasını sağlayan bakandır.

En ağır suçlamaları da, en büyük övgüleri de kurumlarla ilgili tartışmalar nedeniyle alır.

Tercüme bürosunu kurarak Doğu ve Batı dillerinden dünya klasiklerinin ve dünya edebiyatının seçme 496 yapıtını kültür hayatımıza kazandırır.

Bu yayınlar, Genç Cumhuriyet’in dünyaya yayılan penceresi gibidir. Türk Ansiklopedisi, İslam Ansiklopedisi ve Sanat Ansiklopedisi de aynı dönemde yayınlanmaya başlar.

Yücel döneminde Üniversite Kanunu çıkarılarak pek çok üniversite ve yüksek okulla ilgili yeni düzenlemeler yapılır.

Konservatuvarın kurulması, tiyatro ve Opera Uygulama Sahnesi, Mesleki ve Teknik Eğitim, eski eser çalışmaları ve müzelerin geliştirilmesi, ders kitaplarının yenilenmesi, hep Hasan Ali Yücel döneminin çalışmalarındandır.

5 Ağustos 1946’da yedi yıl, yedi ay sürdürdüğü bakanlık görevinden ayrılan Yücel, bundan sonra enstitülere yapılan eleştirilerden en çok etkilenen isimlerden olacaktır.

Mareşal Fevzi Çakmak, eski Milli Eğitim Bakanını ‘Komünistleri Desteklemekle’ suçlayınca eski bakan Hasan Ali Yücel, Ulus Gazetesi’nde Mareşal Çakmak’a sorar; “Bu benmiyim?”

Çakmak buna yanıt veremez. Daha sonra Demokrat Parti İstanbul İl Başkanı Kenan Öner, Hasan Ali Yücel’i aynı biçimde suçlayacak ve Yücel onu dava edecektir.

Bakanlığı bıraktıktan sonra Ulus Gazetesi’nde yazmaya başlayan Yücel, uzun süren ve kendini üzen bu davayı kazanacaktır.

Yaklaşık üç yıl süren bu davada sanık Kenan Öner ve tanıkları Yücel’e bir sanıkmış gibi saldırırlar.

Yücel’in bu saldırılara karşı siyasal, hukuksal ve kültürel bir savaşımı tek başına verecek ve sonunda bu davayı kazanacaktır.

Hasan Ali Yücel, 1950 yılında siyasal yaşamdan uzaklaşmıştır.

1950-1960 arasında Cumhuriyet Gazetesi’nde KÖŞEMDEN başlığı altında yazmayı sürdürür.

Kıbrıs ve İngiltere izlenimlerini Kıbrıs Mektupları ve İngiltere Mektupları adları ile yayınlar. 1956 yılından itibaren, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’nın kuruculuğunu üstlenir.

Bu görevini de 1960 yılına dek sürdürür. Aynı yıl Kasım ortalarında, UNESCO’nun II.Genel Kurul Toplantısı’na katılmak üzere Paris’e gider.

26 Şubat 1961’de Prof.Dr.Tevfik Sağlam’ın evinde yaşamdan ayrılan Hasan Ali Yücel Eğitim ve Kültür Dünyamıza sayısız kitabı, yazısı ve hizmetleriyle adını yazdıranlardandır.

Hasan Ali Yücel, Köy Enstitüleri Kanunu için Meclis’te yaptığı konuşmada şunları söyler;

“Bizim istediğimiz köyün içerisinde bilgili, sağlıklı, ülkesine bağlı ve üretici yurttaş yetiştirmektir. Yoksa köylüyü, bu sunduğum bilgi ve yeteneklerle donatıp onları şehre akın eder duruma getirmek değildir.

Onları üretici, kendi tarlasında ve bölgesinde güçlü yapmak ve üretim yeteneklerini artırıp ülkenin sosyal düzeyi kadar ekonomik düzeyini de yükseltmektir.”

Aynı oturumda, kanun konusunda Kazım Karabekir’in “Biz bu usulü, gelişmiş ülkelerden veya herhangi bir yerden mi alıyoruz” sorusuna verdiği yanıt şöyledir;

“Bu tasarıyla bizim yaptığımız şey, bir kopya değildir. Biz, hiç bir ulusun ilköğretim sorununu çözümlerken aldığı önlemleri aynen almadık. Bunları biz ancak kendi ülkemiz koşullarını ve halkımızın sosyal yaşamını gözönünde bulndurarak yapmış bulunuyoruz. Sözün özü bu bizimdir, kimseden almadık. Onlar bizden alsınlar.”

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor