Depremin ardından yaşanan binlerce kayıp ülkece canımızı yaktı.
Her meslek grubundan yaşama veda edenler oldu.
Malzemeden çalan bazı müteahhitlerin yaptığı binaların sarsıntıya direnme şansı yoktu ama kamu binaların neden bu kadar hasar gördü?
Devletin kurumları hizmetlerini sürdürdüğü binaları neden bu kadar dayanıksız inşa etti akıl alır gibi değil!
Örneğin Hatay’da sağlık hizmeti verebilecek hastane binası kalmadı.
Enkazdan kurtarılan yaralılar tedavi için yakındaki illere gönderildiler…
Adana’ya da çok sayıda yaralı getirildi.
Depremi yakından hisseden ve 13 binanın yakıldığı Adana’da da can kayıpları yaşandı.
Buna karşın Adana’daki hekimler canla başla çalıştılar, günlük 2 saatlik uykularla ameliyatlara girdiler.
Adana Tabip Odası Başkanı Selahattin Menteş anlattı; ailesini hastanedeki odasına getirip, kendisi ameliyatlara giren hekimler, Profesörler olmuş…
Adana’daki hekimler bu büyük afette ellerinden geleni yaptılar, sağlık hizmetlerini eksiksiz sunmaya çalıştılar.
Ancak depremden etkilenen 11 ildeki sağlık hizmetlerine bakıldığında ortaya çıkan manzara çok tanıdıktı.
Böylesi büyük afetler karşısında hazırlıklı olmadığımız ortaya çıktı.
Sağlıkçıların fedakar çalışmaları sayesinde tedavi hizmetleri sunuldu…
Yeniden Adana’ya dönecek olursak.
Zaten hastanelerin aynı bölgede olması başlı başlına bir sorun oluştururken, Balcalı Hastanesi’nin tahliye edilmesi de tuzu biberi oldu.
Yeri gelmişken değinmekte fayda var;
Adana’daki hastanelerin dağılımı oldukça yanlış. Bu da ilerleyen süreçlerde sağlık hizmetlerine ulaşmada olası sıkıntılar yaşanmasına yol açabilir.
Zira Güney mahallelerine sağlık hizmeti sunan hastane yok şu anda.
En fazla Yeşil kartla tedavi hizmeti alınan bölgelerde kamu hastanesi olmayışının eksikliğini burada anlatmaya gerek yok sanırım.
İçinde bulunduğumuz şok zamanlar atlattıktan sonra bu soruna da el atılırsa tüm Adanalılar mutlu olacak.
Nitekim sağlık hizmetlerine en rahat şekilde ulaşabilmek insanların en doğal hakkı.
Daha sağlıklı günlerde buluşabilmek umuduyla…
