Hem kitap oku, hem sokak hayvanı besle

heyPati Veteriner Kliniği’nin sahibi Veteriner Hekim Ömer Faruk Yalçın’ın, sokak hayvanlarının beslenmesi amacıyla başlattığı, ‘Hem oku, hem besle’ projesi, sahipsiz dostlarımıza açlık sorununa farkındalık yarattığı gibi, toplumda okuma alışkanlığının gelişmesine de önemli katkı sağlıyor. Heypati Kliniği önünde ki kitaplıktan kitap alanlar, karşılığında mama satın alıyor ve bunu sokak hayvanlarına ulaştırıyor. 

İndirimden faydalanmak isteyen okurlarımız için irtibat telefonu: 0 532 767 88 17 

RÖPORTAJ: Yener EKİNCİ

ADANA (BÖLGE) – Veteriner hekim olmak sevgi, özveri, anlayış ve duygunun yanı sıra; ağzı-dili olmayan bir hayvana bir bakışta çare bulma becerisi ister. Hasta hayvanlarla uğraşmak yetmez, bir de sahiplerinin psikolojilerini anlayıp, onları rahatlatabilecek insan psikolojisi yeteneklerini de göz ardı etmemek gerekir. Veteriner hekimler, gecenin saat 3’ünde telefonu çalıp, 5’inci kattan düşen bir kediye veya güç doğum yapan bir ineğe müdahale edebilmek için sıcacık yatağından kalkıp gitmeyi becerebilen insanlardır. İşleri yalnızca hayvan sağlığıyla değil, insan sağlığıyla da alakalıdır. Hayvan bakımı konusunda cevaplanması gereken pek çok soru var. Örneğin, ‘evcil olarak hangi hayvanı seçmeliyiz, bakımlarını nasıl yapılmalıyız?’ gibi. Biz bütün bu sorularımızı ve daha fazlasını Reşatbey Mahallesi, Gazipaşa Bulvarı üzerinde ki Kitapsan mağazasının arka sokağında hizmet veren heyPati Veteriner Kliniği’nin sahibi Veteriner Hekim Ömer Faruk Yalçın’a sorduk. Genç olmasına rağmen mesleğine hakim, bilgi ve donanım sahibi biri kabul edilen Ömer Faruk hoca, sorularımıza kapsamlı yanıtlar vermekle kalmayıp, ayrıca gazetemiz aracılığıyla gelen bütün okurlarımıza, verdiği hizmetlerden yüzde 20’ye varan indirim uygulama nezaketinde bulundu. Kendisine okurlarımız adına teşekkür ediyoruz.

Kısaca sizi tanımakla sohbetimize başlayabilir miyiz?

Adana’da, 28 Kasım 1990 yılında dünyaya geldim. Sırasıyla; Celalettin Sayhan İlköğretim Okulu, Ramazan Atıl Lisesi ve Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi’ni tamamladım. Mezun olduktan sonra bir süre İstanbul’da ki hastane ve kliniklerde çalışarak mesleki tecrübe edindim. Ardından Adana’ya dönerek kendi kliniğimi açtım.  

Neden bir veteriner hekim olmayı istediniz?

Küçük bir çocukken hastalanan köpeğimi veteriner kliniğine götürmüştüm. Tam anlamıyla tedavi edilmeyen köpeğim, gözümün önünde hayatını kaybetmişti. Bu tatsız anım üniversite tercihi yaparken aklıma geldi. Adana’da daha iyi veterinerlik yapabilirim hırsıyla bir yola çıktım ve geldiğim noktada amacıma ulaşmak için yoğun bir çalışma sürdürüyorum. Şu an dünyanın en iyi mesleğine sahibim.

Veteriner Hekim olmanın ilk şartı nedir?

Her mesleğin zor tarafları vardır. Veteriner hekimliğinin meslek olarak yapılabilmesi için her şeyden önce hayvanları sevmek gerekir. Uzun ve zor bir eğitim sonrasında veteriner hekim olunur. Mesleğinde başarılı olabilmek için çalıştığın alanda uzmanlık yapmak ve yeni gelişmeleri sürekli takip etmek gerekir.

Veterinerlerin çalışma alanları nerelerdir?

Veteriner hekim hayvan sağlığı, gıda kontrolü, ilaç sanayi, laboratuvarlar gibi birçok alanda çalışabilirler. Çalıştıkları alanın kendine göre zorlukları vardır. Örneğin; hayvan sağlığı alanında çalışan bir veteriner hekim için çalışma saatleri belli değildir. Canlının ne zaman hastalanacağını bilmediğiniz için günün her saatinde çalışmanız gerekebilir. Gecenin 3’ünde doğuramadığı için yardımınıza muhtaç bir kedi veya inek olabilir.

Veterinerliğin halk sağlığı ile ilişkisi nedir?

Veteriner hekim çiftlikten sofraya kadar hayvansal gıda zincirinin her aşamasında önem taşır. Halkın tüketimine  sunulan gıda sağlıksız olursa toplum sağlığı da olumsuz etkilenir. Yani veteriner hekimler aynı zamanda halk sağlığı ile de birebir ilgilidir. Bu görevi hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıklara engel olarak da yerine getirir.

Hayvan sağlığında veterinerlerin rolü nedir?

Bütün hayvanların sağlıklarının kontrolü ve hastalıklarının tedavisinde yasal yetki ve donanıma sahip tek meslektir. Veteriner hekimler dışında hiç kimse bir hayvanı tedavi edemez.

Kliniğinizde ne gibi hizmetler veriyorsunuz?

Tam donanımla bir hastanede olabilecek her hizmeti veriyoruz ancak daha çok butik mantığında 7/24 çalışıyoruz. Çünkü sağlığın, butik tarzı işletmelerde daha iyi verilebildiğini düşünüyoruz.  Takdir edersinizi ki hastane ortamlarında endüstriyel bir sistem işliyor ve para odaklı hizmet veriliyor. Biz ise tedavinin yanı sıra koruyucu sağlığa daha fazla önem veriyoruz. Kliniğimizde, küçük dostlarımızın her türlü sağlık problemine teşhisten tedaviye itina ile yaklaşıp, hiç bir detay atlamadan gereken tetkikleri yaparak problemi tespit ediyor ve mevcut probleme yönelik tedavi seçenekleri uyguluyoruz. Amacımız dostlarımızın sağlıkla ilgili tüm gereksinimlerini karşılamak, daha sağlıklı ve uzun bir yaşam sürebilmelerini sağlamaktır. Minik dostlarımızın yaşam kalitesini yükseltmek, koruyucu hekimlik ve iyileştirici sağlık hizmetlerini veteriner tıbbın ulaştığı en üst düzeyde, bütünleşik bir yapı içerisinde, uygun ekonomik koşullarda topluma sunabilmek, veteriner hekimlik alanındaki akademik çalışmaları ve bilimsel araştırmaları yakından izleyerek hayvan sağlığıyla ilgili her konuda yeni bilgi ve uygulamaların gelişmesini desteklemekteyiz. Kliniğimizde, batın ve göğüs boşluğu cerrahisi, göz cerrahisi, tüm kulak kanal ablasyonu, kırık, çapraz bağ, patella luksasyonu gibi ortopedi operasyonları ameliyathanemizde yapılabilmektedir. Merkezimizde kısırlaştırma, sezaryen, komple veya kısmi meme operasyonları rutin olarak güvenli anestezi altında gerçekleşmektedir.

Veteriner hekimlik, Diş hekimliği ile beraber şu an meslek tercihi yapma aşamasında olan gençlerin gözdeleri arasında yer alıyor. Buna istinaden birçok üniversitede veterinerlik fakülteleri açılıyor fakat donanımları yetersiz. Sizce bunun sonu nereye varacak?

Türkiye’de, 90’lı yıllarda 5 tane veteriner fakültesi varmış. Şu an 35 adet veteriner fakültesi var ve bunun 15 tanesinin kadrosu ve alt yapısı bulunmuyor.  Buradan mezun olanlar sizce ne kadar bilgi ve birikim sahibi olabilir? Mezun olan gençlerin elbette suçu yok. Bütün suç, fakültelerin açılmasını teşvik edenlerde.  Avrupa’da ve hatta hayvancılığı bizden 10 kat daha ileride olan ülkelerde, bizdeki sayının 5’de 1’i kadar veteriner fakültesi bulunmuyor. Şu an Almanya’da toplam 3 tane, Hollanda’da 2 tane veteriner fakültesi var. Veteriner hekim sayısını artırarak, Türkiye’nin hayvancılığını kurtaramazsınız. Türkiye’de 35 fakülte var ama 15’inde hastane var, gerisinde yok. Laboratuvarlar bile bulunmuyor. Hastane olmadığı için hocalar tedavi yapamıyor, öğrenciyi eğitemiyor,  İlaç yazamıyor. Veteriner fakültelerinin son sınıfında öğrenciler intörn hekim olarak görev yaparlar ama fakültenin hastanesi yok, nasıl yapacak?

Sizce bir veteriner hekim, doktor veya hastaneye ulaşılmasının mümkün olmadığı çok zor bir durumda, yaralı bir insana müdahalede bulunabilir mi?

Doktorlar ile veteriner hekimleri kıyaslamak istemiyorum. Bu soruyu ben kendime de sormuştum.  Eğer çok zor bir durumda kalırsak, müdahale edebilecek donanıma sahibiz. Çünkü doktorlar gibi anatomi, fizyoloji ve histoloji gibi birçok eğitim aldık. 

Meslek hayatınız boyunca unutamadığınız bir vaka ile karşılaştınız mı?

Elbette ki, acı-tatlı birçok olayla karşılaşmışımdır. Bunların içinde aklıma ilk gelen, bir arkadaşımın köpeğine uyguladığımız kısırlaştırma işlemi olabilir. Köpeğimiz, işlemin ardından 40 derece ateşle uyandı ve ne yaparsak yapalım bunu düşürmedik. Daha sonra bir ‘lyme’ hastalık yaşadığını farkettik. Lyme hastalıklar testlere pozitif vermiyor ve her şey normal görünüyor. Teşhis için deneyim sahibi olmak şart ve biz de bu vaka ile tecrübe edinmiştik.

Hayvanlar dilsiz canlılardır. Beslediğimiz bir hayvanın hasta olduğunu nasıl anlayabiliriz ve teşhis koyarken yanılma ihtimaliniz olabiliyor mu?

Yanılma ihtimali her hekim için geçerlidir. Genelde sahibinden aldığımız bilgilere dayanarak ve son teknolojik cihazlarla sağlıklı bir teşhis koyabiliyoruz. İnsanlar, kendi besledikleri hayvanların özelliklerini biliyorlardır. Mesela, muhabbet kuşu çok öter ama hastaysa sesi çıkmaz ve burun akıntısı olur. Bu gibi bilgiler verildiği zaman biz de ona yönelik sorular yönlendiriyoruz ve bir sonuca varıyoruz.

Sahipsiz canlılar olan sokak hayvanlarına yönelik sosyal çalışmalar içerisinde yer alıyor musunuz?

Tabi ki onları ihmal etmiyoruz. Yaralı olarak karşılaştığımızı tedavi ediyor, getirilenden ise yüzde 50 indirim uyguluyoruz. Bunların yanı sıra, mama ve su kapları yaptırıp hayvanseverlere dağıtıyoruz. Hayata geçirdiğimiz, ‘Hem oku, hem besle’ adlı bir projemiz var. Kliniğimizin önünde bir kitaplığımız bulunuyor. Buradan kitap alan bir okur, karşılığında mama satın alıyor ve bunu ya kendisi veya bizim aracılığımızla sokak hayvanlarına ulaştırıyor. 

Özellikle son yıllarda toplumda hayvanlara yönelik bir hassasiyet oluştu. Sizce gelinen seviye yeterli mi?

Eskiye nazaran iyi bir noktaya ulaştığına inanıyorum. Sosyal medyada oluşturulan algı ve kanun uygulayıcıların daha ciddi yaptırımlara gitmesi toplumu bilinçlendirmeye başladı. Tabi bu yeterli değil ama eskisi gibi de değil en azından.

Adana yaşayan hayvanlarda sıklıkla hangi hastalılara rastlanıyor?

Kan paraziti, lyme, erlişya, ana plazma gibi zoonoz dediğimiz hayvandan insana geçebilen hastalıklarla biraz sık karşılaşıyoruz.

Evcil hayvan sahibi olmanın ne gibi avantajları bulunuyor?

Evcil hayvanınız size her zaman değer verecektir. Günlük rutininizde yaşadığınız sıkıntıları gelip minik dostunuza anlattığınızda emin olun ki sizi meraklı gözlerle ve ilgiyle dinleyeceklerdir. Evcil hayvan sahibi olmanın faydalarından bahsetmeden önce, uyarmamız gereken bir nokta var. Evde evcil hayvan besleme kararı alırken çok iyi düşünmelisiniz.  Hediye olarak alınıp, karşı taraf sıkılınca kapı önüne konulan hayvanlar ile empati yapmalısınız. Ayrıca, barınaklarda sahipsiz bir sürü kedi ve köpek dostlarımızın olduğunu da hatırlatmadan sorunuza cevap vermek istemedim. Yaşadığımız stresi azaltmak için çabalamakla geçer günlerimiz… Stresi minimuma indirmek konusunda evcil hayvanlarımızın da etkisi çok büyüktür. Stres, trafik, iş ve mutsuzlukla yoğun geçen bir günün ardından, size sevgi gösterisinde bulunan evcil hayvanınızın hayatınıza ne kadar renk kattığının farkında mısınız? Eğer yalnız yaşıyorsanız, çoğu zaman sizin anahtarı çevirme sesinizi bile tanıyan birinin evde sizi beklediğini bilirsiniz. Belki siz aşk acısı çekerken size sarılıp teselli edemez ama türlü şaklabanlıklar yaparak sizi güldürebilir. Minik bir hareketiyle anında kahkaha krizlerine girmenize sebep olabilir. Hayvanlar ile ilgilendiğiniz zamanlarda serotonin ve dopamin salgılanmasını sağlayarak mutluluk seviyenizi yükseldiğini biliyor musunuz? Evcil hayvanınız unutmayın ki bir birey değildir? Size ihtiyacı vardır ve dolayısıyla size muhtaçtır. Onlara verdiğimiz değer, zaman, bakım sayesinde hiç farkında olmasak da kendi hayatımızı düzene sokmuş oluruz. Küçük dostlarımız bizim mutluluğumuza gözle görülür bir şekilde fayda sağlıyorlar. Düşünsenize, sizi ne olursa olsun seveceğini bildiğiniz ve hareketleriyle bunu belli etmeye çalışan bir canlı var hayatınızda!  Eğer evinizde evcil bir hayvan olan köpek besliyorsanız, arkadaşınızın gün içerisinde mutlaka gezdirilmesi gerektiğini de biliyorsunuzdur. Onu yürüyüşe çıkardığınızda kendiniz için de mükemmel bir adım atmış olacaksınız: Onunla beraber yaptığınız yürüyüşün sağlığınıza olumlu etkileri yansıyacaktır. Aynı zamanda, köpeğiniz sosyalleşmenize de yardımcı olur. Köpeğinizi dolaştırmaya çıktığınızda birçok insanla tanışabilir, yeni arkadaşlıklar kurabilirsiniz. Evcil hayvan sahibi olmak bir sürü yükümlülüğü, almanız gereken sorumlulukları da beraberinde getiriyor: Temizliği, beslenmesi, bakımı, yaptırılması gereken aşıları, yürüyüşe çıkartılması gibi! Evcil hayvan beslemenin çocuk gelişiminde de faydası olduğunu unutmamalıyız. Çocukların sosyalliği evde beslenen bir hayvanla maksimum düzeye çıkabiliyor. Yapılan araştırmalar çocukların, evdeki kedi ya da köpek arasında kurulan iletişim sayesinde öğrenme ve dil becerisi geliştiğini gösteriyor. Uzmanlar evlerinde hayvan beslenen çocukların özgüveninin ve kendisine olan saygısının daha gelişmiş olduğuna dikkat çekiyor.

Hangi hayvanı besleyeceğimize karar vermeden önce ne gibi kriterleri esas almalıyız?

Her şeyden önce sık sık taşınıyor veya hayatınızda büyük değişiklikler düşünüyorsanız, bunları gerçekleştirip sabit bir yaşama başlayıncaya kadar evcil hayvan sahiplenme düşüncenizi ertelemelisiniz. Ayrıca çok sık seyahat ediyorsanız; kedi ve köpek gibi her gün bakım ve ilgi isteyen evcil hayvan yerine özel yemlikleri uzun süre yem ihtiyacını karşılayan ve daha az ilgi ve bakım isteyen balık ve kuş gibi evcil hayvanlar sahiplenmelisiniz. Evcil hayvanlara cinslerine göre boş alan, zaman ve bakım gerekmektedir. Köpeklerin farklı cinslerinin bile farklı ihtiyaçları vardır. Uzun tüylü köpekler daha çok kuaföre, tazı gibi köpekler de daha fazla egzersize ihtiyaç duyarlar. Kediler egzersiz, ilgi ve diğer günlük bakımları yönünden birbirlerine oldukça benzerdir. Seçeceğiniz evcil hayvan, yaşam tarzınıza uygun olacak evcil hayvan olduğundan emin olmanız önemlidir. Seçim esnasında her evcil hayvan için bazı genel bilgileri aklınızdan çıkarmamalısınız.

Hayvanlardan insanlara bulaşan 200’den fazla hastalık olduğunu biliyoruz. Korunmak için ne yapmamız gerekiyor?

Evlerimizde beslediğimiz evcil hayvanları ve kendi sağlığımızı çeşitli viral, bakteriyel ve paraziter hastalıklardan korumanın en pratik ve ekonomik yöntemi koruyucu hekimlik uygulamalarıdır. Bu uygulamalar; viral hastalıklara karşı spesifik aşı uygulamaları, iç ve dış paraziter enfestasyonlara karşı antiparaziter uygulamalar ve çeşitli çevre koşulları sebebi ile oluşabilecek bakteriyel hastalıklara karşı yapılan uygulamalar olarak basitçe özetlenebilir. Yapılan uygulamaların başarılı olabilmesi için kullanılan materyallerin kaliteli olması ve gerekli hijyenik koşullarda yapılması gerekmektedir. Veteriner hekimlerin koruyucu hekimlik misyonlarını gerçekleştirebilmesi için evcil hayvan sahiplerinin gereğince bilinçlendirilmesi, yapılması gereken uygulamaların sizlere açık ve net bir şekilde anlatılması gerekmektedir. Bunun sonucunda evcil hayvan sahiplerinin hem hayvanının hem de kendi sağlığı için veteriner hekimin sunmuş olduğu uygulama programına riayet etmesi gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki koruyucu hekimliği gereği gibi yapılan evcil hayvan, her açıdan daha kaliteli bir hayat süreceği gibi uzun vadede bu uygulamaları düzenli olarak yaptırıyor olmak çok daha ekonomik olacaktır.

İnsan sağlığı pahalı bir sektör. Aynı durum hayvan sağlığı için de geçerli mi?

Biraz masraflı bir hobi olarak kabul edebiliriz. O nedenle insanlar bütçelerine göre hayvan tercihi yapmalılar. Mesela, kuş beslemenin bir köpeğe göre külfeti çok daha azdır.  

Son olarak, gazetemiz aracılığıyla gelen hayvanseverlere sunduğunuz hizmetler kapsamında özel bir indirim yapmanız mümkün olabilir mi?

Gazeteniz aracılığıyla gelen okurlarınıza bütün hizmetlerimizden yüzde 20’ye varan indirim sağlayabiliriz.

Bu sohbetin gerçekleşmesi zaman ayırdığınız için teşekkür ederim

Ben teşekkür eder, yayın hayatınızda başarılar dilerim.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor