HER BİRİ AYRI MUCİZE GİBİ ZAFERLERLE DOLU SÜREÇ

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Ayrıntılara  girmeyeceğiz… Toplu katliamlar, kilisede kesilen dedelerimiz, göğsünden çengellere asılan nenelerimiz, karnındaki bebeği süngüyle alınan genç kadınlarımız, Saydam Caddesindeki “Boklu Han”da yatarken katledilen tarım işçisi kürt kardeşlerimiz, çarmıha gerilerek kırbaçlanan kahramanlarımız, daha en başında sürgün veya hapsedilen aydınlarımız… Saymakla bitmez ki!..  1919 şiddetli baskı, tutuklama, işkence, tehdit ve cinayetlerle tamamlanırken Türkler o yokluk-yoksulluk içinde mucizeler yaratılabileceği inancıyla hazırlıklara, olanakların koordineli kullanılması için toparlanmaya başlamışlardı.

O’NUN ASLANLARI, O EMREDİNCE YÜRÜDÜ

Kara barutlu dolma tüfek, nacak, kılıç, tırmık, ellerine ne geçerse, silah diye toplamışlardı. Atatürk’ün Erzurum ve Sivas Kongreleri Anadolu’nun her yanında olduğu gibi bölgemizde de heyecan uyandırmış, ümit ışığını parlatmıştı. Adanalı mücahitlerden bir grup Sivas’ta Atatürk’le görüştükten sonra  karşı harekatı gözle görülür biçimde başlattılar. İşgalciler tedirgin oldukça, günlük kararlarla, sıkıyönetimle, mantık dışı yasaklarla ve göstermelik işkencelerle otoriteyi korumak istiyorlardı. 

1920’ye girildiğinde Adana’da eli silah tutanların bir kısmı hapishanede, geriye kalanı de dağlarda kurulmakta olan çete saflarındaydılar. Adana’daki Türkler çoğunlukla kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve sakatlardan oluşuyordu. Bir miktar da işbirlikçi vardı gayet tabii.

Mustafa Kemal’den 16 Mart 1920 günü gelen emirle yepyeni bir yol haritası çizilmişti. Ana ilke, işgalcilerin demiryolu ulaşımını yok etmekti. 

19 Mart’ta Koçak Köprüsü havaya uçurularak Demiryolu bağlantısı yok edildi… Hemen ardından Fransızların teknolojik silahları ve Ermeni savaşçılarıyla donatılmış karakollarına baskınlar yapıldı. 19 Mart’tan 8 Nisan’a dek üst üste kazanılan zaferlerle Cevizli, Yeniköy, Sofulu, Çamalan, Kadirhan, Hacıkırı, Bucak, Durak, Kuşçular ve Kelebek Karakolları ele geçirildi. 8 Nisan’da kuşatılan Belemedik de iki gün sonra dopdolu silah, erzak, ilaç depoları, hastanesi  ve Pozantı Tabur Komutanı Mesnil’in hemşire eşiyle birlikte müfrezemizin eline geçti.

Toroslarda kala kala bir tek Pozantı’daki Tabur kalmıştı. 11 Nisan’da da burası kuşatıldı. Ancak Komutan Mesnil teslim olmayı reddetti. Aynı gün Fransızlar üstün silahlarıyla Pozantı’ya yardıma gelirken Kavaklıhan’da çetelerimiz tarafından püskürtüldü. Bunun üzerine İşgal kurmay heyeti birbuçuk aylık hazırlıktan sonra 18 Mayıs günü bir tümen piyade, dört batarya top, üç tank, iki zırhlı araç ve uçaklarla tekrar yüklendi. Yine Kavaklıhan’da iki günlük kanlı savaşın sonunda düşman bir kere daha bozguna uğrayıp çekidi. Artık yapacak bir şey kalmamıştı. Binbaşı Mesnil’e uçakla atılan mektupta, “Bizden medet yok, başının çaresine bak, İwstersen teslim de olabilirsin” denildi. Mesnil, “Yaralı Türk ve Fransız askerlerini Şefkatinize emanet ediyorum” diyen mektup bırakarak 26 Mayıs günü, Tekir üzerinden Karboğazı’na kadar geldi. Burada, bini aşkın subay ve askeriyle birlikte, 44 Gülekli yiğit tarafından esir alındı. Böylece, işgal güçlerinin beli kırılmış, kalbi teklemeye başlamıştı.

İMHA PLANI KAÇ-KAÇ İŞGALCİYE BELA OLDU

10 Temmuz’da, Ermenilerin planladığı Kaç-Kaç zulmü başladı. Erkekleri çetelere katılmış aileler tehditlerle ve zorlamalarla Adana’yı terk etmek zorunda kaldı. Ermenilerin asıl amacı Adana’yı terk edenleri Oba tarafında toplu katliamla yok etmek ve plebisitle çoğunluğa sahip olacakları Adana’yı kendi yurtları olarak ilan etmekti. Bu planları Şeyh Cemil ve askerleri tarafından bozuldu. Aksine, Adana’da Müslümanlar kalmayınca bizimkiler daha rahat mücadele olanağını elde etti. Artık kentin ortasına kadar atış yapabiliyorlar ve mevzilerini giderek yaklaştırabiliyorlardı.

YARIN: İSMET PAŞA’DAN TARİHİ ÖVGÜLER

İŞGALCİNİN OLANAKLARI: Fotoğraftaki motorlu araçlar Fransızlara ait taşıtların sadece küçük bir kısmı. Bütün bu olanaklar, vatan sevgisinin kariısında beşpara etmedi.

ERMENİ BANDOSU: Fransızlar bizimkilere kan kustururken Ermenileri adeta şımatıyorlardı. Öyle ki, bando takımı bie kurabilmüişlerdi.

VUR PATLASIN GÜNLERİ: Yenildikçe çıldıran Fransızlar askerlerinin moralini sağlam tutabilmek amacıyla Fransa’dan aktör ve fotoğraftakigibi aktristler getirmeye başlamışlardı.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor