HER BİRİ AYRI MUCİZE GİBİ ZAFERLERLE DOLU SÜREÇ

İKİNCİ BÖLÜM
Ayrıntılara girmeyeceğiz… Toplu katliamlar, kilisede kesilen dedelerimiz, göğsünden çengellere asılan nenelerimiz, karnındaki bebeği süngüyle alınan genç kadınlarımız, Saydam Caddesindeki “Boklu Han”da yatarken katledilen tarım işçisi kürt kardeşlerimiz, çarmıha gerilerek kırbaçlanan kahramanlarımız, daha en başında sürgün veya hapsedilen aydınlarımız… Saymakla bitmez ki!.. 1919 şiddetli baskı, tutuklama, işkence, tehdit ve cinayetlerle tamamlanırken Türkler o yokluk-yoksulluk içinde mucizeler yaratılabileceği inancıyla hazırlıklara, olanakların koordineli kullanılması için toparlanmaya başlamışlardı.
O’NUN ASLANLARI, O EMREDİNCE YÜRÜDÜ
Kara barutlu dolma tüfek, nacak, kılıç, tırmık, ellerine ne geçerse, silah diye toplamışlardı. Atatürk’ün Erzurum ve Sivas Kongreleri Anadolu’nun her yanında olduğu gibi bölgemizde de heyecan uyandırmış, ümit ışığını parlatmıştı. Adanalı mücahitlerden bir grup Sivas’ta Atatürk’le görüştükten sonra karşı harekatı gözle görülür biçimde başlattılar. İşgalciler tedirgin oldukça, günlük kararlarla, sıkıyönetimle, mantık dışı yasaklarla ve göstermelik işkencelerle otoriteyi korumak istiyorlardı.
1920’ye girildiğinde Adana’da eli silah tutanların bir kısmı hapishanede, geriye kalanı de dağlarda kurulmakta olan çete saflarındaydılar. Adana’daki Türkler çoğunlukla kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve sakatlardan oluşuyordu. Bir miktar da işbirlikçi vardı gayet tabii.
Mustafa Kemal’den 16 Mart 1920 günü gelen emirle yepyeni bir yol haritası çizilmişti. Ana ilke, işgalcilerin demiryolu ulaşımını yok etmekti.
19 Mart’ta Koçak Köprüsü havaya uçurularak Demiryolu bağlantısı yok edildi… Hemen ardından Fransızların teknolojik silahları ve Ermeni savaşçılarıyla donatılmış karakollarına baskınlar yapıldı. 19 Mart’tan 8 Nisan’a dek üst üste kazanılan zaferlerle Cevizli, Yeniköy, Sofulu, Çamalan, Kadirhan, Hacıkırı, Bucak, Durak, Kuşçular ve Kelebek Karakolları ele geçirildi. 8 Nisan’da kuşatılan Belemedik de iki gün sonra dopdolu silah, erzak, ilaç depoları, hastanesi ve Pozantı Tabur Komutanı Mesnil’in hemşire eşiyle birlikte müfrezemizin eline geçti.
Toroslarda kala kala bir tek Pozantı’daki Tabur kalmıştı. 11 Nisan’da da burası kuşatıldı. Ancak Komutan Mesnil teslim olmayı reddetti. Nasıl olsa Adana’dan yardım gelecek ve Türklerin kuşatması elbette yok edilecekti. Zaten uçaklarla gerekli yiyecek, içecek ulaştırılmaktaydı.
PAZARTESİNE: KAVAKLIHAN SAVALARI
İŞGALCİNİN OLANAKLARI: Fotoğraftaki motorlu araçlar Fransızlara ait taşıtların sadece küçük bir kısmı. Bütün bu olanaklar, vatan sevgisinin kariısında beşpara etmedi.

ERMENİ BANDOSU: Fransızlar bizimkilere kan kustururken Ermenileri adeta şımatıyorlardı. Öyle ki, bando takımı bie kurabilmüişlerdi.

VUR PATLASIN GÜNLERİ: Yenildikçe çıldıran Fransızlar askerlerinin moralini sağlam tutabilmek amacıyla Fransa’dan aktör ve fotoğraftakigibi aktrist getirdiler
