Her yüz hamileden 3’nde tiroid sorunu var
ADANA (BÖLGE)-Yalnızca 15-20 gram ağırlığında olmasına rağmen endokrin sistemin önemli bir parçası olan tiroid bezi, kalp sağlığından metabolizmaya kadar her şeyi etkileyen birçok hormonu salgılıyor. Boynun ön bölümünde yer alan tiroid bezinde üretilen tiroid hormonları da bebeğin gebelik sırası ve sonrasındaki gelişiminin yanı sıra doğum yaşam boyu metabolizma faaliyetlerinin düzenlenmesinde hayati önem taşıyor. Fetusun özellikle ilk 10-12 haftaya kadar annenin tiroid hormon düzeyine bağımlı olduğunu belirten Acıbadem Adana Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doktor Hale Erbaş, tiroid hormonu eksikliğinin bir numaralı nedeninin iyot eksikliği olduğuna vurgu yapıyor.
Tiroid bezinin az çalışarak yeterli miktarda tiroid hormonu salgılamamasına hipotiroidi, aşırı çalışmasına ise hipertroidi adı veriliyor. Anne adaylarının tiroid fonksiyonlarının takibi çok önemli. Gebelikte en sık görülen tiroid rahatsızlığı ise ‘hipotiroid’. Her 100 gebeden 3’ünde hipotiroidi görüldüğünü belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Hale Erbaş, bunun binde 3 ila 5’ini “aşikar hipotiroidizm”, yüzde 2-2,5’luk kısmının ise “subklinik hipotiroidizm” olarak tanımlanan iki farklı türü olduğunu belirtiyor.
Hipotiroidide en sık görülen belirti ve bulgular yorgunluk, kabızlık, soğuğa karşı hassasiyet, kas krampları ve kilo alımı, ciltte kuruluk ve saç dökülmesi. İyot eksikliği açısından riskli bölgelerde yaşayan hastalarda görülen hipotiroidi guatr hastalığını da beraberinde getiriyor. Hipotiroidinin bir diğer önemli nedeni olan Hashimoto hastalığı da guatra yol açabiliyor. Anne adayında hipotiroidi görülmesi; düşük, erken doğum, preeklampsi (gebelik zehirlenmesi), plesanta dekolmanı (halk arasında bebeğin eşinin henüz doğum başlamadan önce ayrılması) ve doğacak bebekte zihinsel fonksiyonlarda azalmaya neden olabiliyor.
Gebelikte görülen hipotiroidinin gebeliğin ilk 3 ayında 2.5 μU/ml’nin altında diğer aylarda 3.5 altında olması gerektiğini belirten Erbaş, iyotun tiroid hormonunun sentez ve salınımında çok önemli olduğunun altını çiziyor. Gebelik sırasında böbrekten iyot kaybının artması, tiroid hormonlarının ilki olan tiroksin ihtiyacının artmasını kompanse etmek ve fetüsün iyot gereksinimi nedeniyle gebelerde iyot ihtiyacı daha fazla oluyor. Ülkemiz gibi orta-ciddi derecede iyot eksikliği yaşayan bölgelerde, hamilelik ve emzirme dönemi boyunca diyetle iyot alımına ek olarak günlük 150 μg iyot desteği yapılması gerekiyor.
Gebelikte hipertiroidi ise hipotiroidiye göre çok daha az görülüyor. Hipertiroidi sonucu fetüste, neonatal (yenidoğan) hipertiroidisi, hipotiroidi, guatr, rahim içi gelişme geriliği, erken doğum, ölü doğum ve doğumsal anomaliler gibi komplikasyonlar ortaya çıkabiliyor. Anne adayında ise aynı paralelde düşük, erken doğum, plasenta ayrılması, gebelik zehirlenmesi, enfeksiyon, kalp yetmezliği, ağır sabah bulantısı sonucu ortaya çıkan kilo ve su kaybı (hiperemezis gravidarum) sorunları görülebiliyor. Gebelik döneminde ortaya çıkan hipertiroidinin, tedavide kullanılan ilaçların hepsi plasentaya geçtiği için fetüsün tiroid dokusunu tahrip etme riski mevcut. Bunun için mümkün olan en düşük doz tedavinin uygulanması tavsiye ediliyor. Ek olarak karaciğer enzimleri ve tiroid fonksiyonları da yakından takip edilmeli.
Gebelik sırasında tiroid bezinde nodül görülmesi durumunda ultrasonografi ile nodül tespiti yapılarak nodülün özelliklerinin incelenmesi gerekiyor. Tiroid kanserlerinin yüzde 10’unun gebelik sırasında veya doğumdan sonraki 1 yıl içinde tanı aldığını söyleyen Dr. Hale Erbaş, boyutu 10 mm üzerinde olan ve ayrıca şüpheli görünen bir nodül mevcutsa gebelik haftasına bakılmadan ince iğne aspirasyon biyopsisi yapılmasının şart olduğunun altını çiziyor. Nodülün büyümesi durumunda gebelik sırasında da olsa cerrahi müdahale yapılması ve operasyon sonrasında da LT4 tedavisi ile sürece devam edilmesi gerekiyor.