HETEREDOKS YAKLAŞIMLA ŞEKER KAMIŞINA EPİSTOMOLOJİK BAKIŞ!

Nörovejetatif sistemden bağımsız eksperimental temele dayalı obzervasyonu konu alıyorum. Nurettin Nebati Bakanımıza müteşekkirim. Sayesinde, genel kültürüme deriiin ve de seriiin katkılara kavuştum. Lâtin dillerine ve Arapça’ya yakınım; kulağımda, anlamını bilmesem de yüzlerce, belki binlerce Rusça, Macarca sözcükler cirit atıp durur. Fakat itiraf etmeliyim ki, adaşım Nebati Bey’den öğrenmeden önce ne heterodoks’u duymuştum, ne de epistomoloji’yi… Gözlerindeki ışıltının daim olmasına duacıyım!..

O gündür, bugündür her iki sözcüğü kullanabilmek için can atar dururdum. Bugün, şeker kamışı ve şeker kamışı atışmasına nostaljik bakışla değinmeye karar verdiğimde, “nostalji” sözcüğünden cesaret alarak içimdeki isteği bastırmış oluyorum inşallah!.. “Ne ilgisi var?” diye soracak olursanız, vallahi bence de ilgisi yok ama, emekliyiz ya, adaşım hep aklımda olunca, dayanamadım, yazıverdim işte…

ŞEKER KAMIŞINI ANLATALIM ÖNCE

Bizim kuşak “Şeker kamışı Atışmak” tabirini çok iyi bilir. Bizden sonraki bir veya en çok iki kuşak daha yabancı olmayabilir. Adana Kültürünün yıllardır artık rastlayamadığımız eskimiş yapı süslerinden biriydi kamış atışmak. Şimdilerde nadiren rastladığımız şeker kamışı, çocukluk ve delikanlılık zamanımızda, diyelim ki 1950’lerde ve 1960’larda, her tarafta görülürdü. Tam da bu mevsimde Siptillinin (Sebze pazarının) her tarafında yığınlar halinde satışa sunulur, çok da alıcı bulurdu. Sert olan dış kabuğu mor veya yeşilimsi-beyaz renkli olan şeker kamışına biz sadece kamış derdik. Sazlıkta yetişen kamışı da kargı diye bilirdik. İçi, fildişine yakın beyaz renkli bol sulu liflerden oluşur. Yenmez, dilimler halinde ağıza alınıp çiğnenerek somurulur. Suyu bol ve oldukça şekerlidir.  C vitamini deposudur.

Adana gerçek anlamda şeker kamışı üretim merkeziydi. 16’ncı Yüzyılda, Ramazanoğlu Piri Mehmet Paşa zamanında üretimine ağırlık verilmiş, hatta zahire değirmeninde sıkılıp şurubu kaynatılarak yapılan şeker ihraç edilmiş. Adana’ya hakim olduğu yıllarda Mısırlı İbrahim (1932-1938) üretimini arttırmış ve farklı türlerini getirterek en yüksek verimi almak için uğraşmış. Bildiğimiz kadarıyla, bize kadar ulaşan yeşilimsi-beyaz türler de o yıllarda gelmiş Adana’ya

ADANA’DA FABRİKASI KURULACAKTI, OLMADI

1950-1960 yılları arasında Başbakan olan Adnan Menderes Adana’yı “Küçük Amerika” yapmaya çalışırdı. Marşal Yardımınıdan Adana’ya büyük pay sağlamıştı, İthal edilen traktödlerden de aslan payı hep Adana’ya verilirdi. Seyhan Baraj ve Hidroelektrik Santrali de aynı amacın ürünüydü. Ovada tesviye ve artezyen çalışmaları da pek yoğundu.

 

Kamıştan şeker üretecek fabrika yeri Yüreğir’de, Ceyhan Yolu cepheli geniş bir alanda hazırlandı. Aynı alanda kurulacak kâğıt fabrikası da kamış posası ile pamuk saplarını hammadde olarak kullanacaktı. 27 Mayıs 1960 İhtilali sonrasında proje, siyasi hırs nedeniyle iptal edildi. Alan Toprak-Su emrine verildi. Daha sonraları da burası Sümerbank Fabrikasına tahsis edildi. O zamandan sonra da kamış üretimi giderek azaldı ve günümüzde, neredeyse, unutuldu.

CUMAYA: HAYDİ KAMIŞ ATIŞALIM

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor