HEYECANLA BEKLENEN ELEKTRİK DE GELİYOR
Bir yandan Almanya’dan gelecek makine-ekipman siparişi verilirken, öte yandan zaten tasarımı önceden hazırlanmış bina inşaatı için Demirköprü yakınındaki 9400 metrekarelik alan seçildi. Temmuz içinde tesviye ve temel kazısı tamamlandı. İnşaat hızlı yürüdü. Dağıtım şebekesi yapımı da aynı hızla ilerledi. Öyle ki, kışa girilirken Ocak başında “cereyan” verilebileceği bile söylendi.
Alan, 550 metrelik rayla demiryoluna Temmuz 1929’da bağlanmış, böylece malzeme ve ekipman taşıması rahatlatılmıştı. Ana bina dışında 200 tonluk mazot deposu ile saatte 80 ton su basabilecek kuyu-pompa sistemi de önemli yapılardandı. Ana bina, 700 metrekareye otururken, 17 buçuk metre yükseklikteydi. Ana İnşaatı yapan Alman Vays und Franyak şirketi aynı zamanda İstanbul Kanalizasyonun da müteahhitliğini yapmıştı.
Elektrik Fabrikası, her biri 1575 beygirlik üç üretim grubuna göre düzenlenmişti Gruplar, artan gereksinim paralelinde birer birer devreye alınmak üzere düzenlendi. Yüksek kapasiteli dizel motor vapurla Mersin’e, oradan demiryolu ile fabrikaya getirildi.
İnşaat ortalarına doğru, kent içinde 10 trafo alanı saptanarak bunların da kamulaştırıldı. ve ekipmanı sağlandı. Kentte elektrik tesisatı kurulan ilk bina CHF (Sonradan CHP olan Cumhuriyet Halk Fırkası) oldu. Tesisat yapılırken, 130 kurum enerji alma üzere başvurmuştu bile. Ancak artan talep karşısında hem elektrik malzemeleri hem de elektrik işçiliği maliyeti çok yükselmişti. Bu da, bir süre caydırıcı olduysa da yeni ustalar yetişti, yeni tacirler devreye girdi ve tesisat işleri yeniden hız kazandı. 1934 sonuna doğru abone sayısı 5 bini aşmıştı.
KESİNTİ ASLA OLMAYACAK!
Hiçbir zaman kesinti olmaması için santral ile kent sistemi bağlantısı 12’şer santim çapında, 6 bin Voltluk iki ana kablo ile yapıldı. Böylece, beslemede arıza olduğu takdirde diğer kablo devreye girecek, kent elektrik kesintisi ile karşılaşmayacaktı.
Adanalılar bu işler devam ederken yepyeni bir kavram geliştirdi; elektrik sadece ışık değil, aynı zamanda kendiliğinden döner kanatlı yelpaze demekti. Bunun vantilatör olarak isimlendirildiğini daha sonra öğrendiler. Yaz sıcağında bu sayede püfür püfür üfüren alet daha şimdiden popüler olmuştu.
Tüm uğraşılara karşın 1929 sonu veya 1930 Ocak ayında kente enerji verilemedi. Nihayet 23 Şubat 1930 günü sistem yüklendi. Adanalılar o akşam gece yarısına kadar sokak lambalarını ve elektrikle aydınlatılmış binaları büyük bir mutlulukla izledi. Hemen ardından da bağlantı isteyenler kayıt yaptırmak için kuyruğa girmek zorunda kaldılar. 1932 kayıtlarına göre satte üretilen 1 milyon 100 bin kilovat saat elektrik enerjisi 1883 aboneye dağıtılmaktaydı.
Ne var ki, çok geçmedi, öncelikle işletmeciler fiyattan şikâyetçi oldu. Adana’da kilovat saati 12,8 kuruşken, aynı birim için Ankara’da 8,6, Bursa’da 9,7 kuruş fiyat uygulanıyordu.
İnşaat devam ederken şirket halka sermayeye katılma çağrısı yaptı. 1933 yılı sonunda sermayenin yarıdan fazlası vatandaşlarımıza aitti.
YARIN: TIRPANİDEN SÜMERBANK’A