HİKMET ÇETİN

Geçen hafta yaşayan en eski iki CHP’liden Ö. Sav’ı tanıtmıştım. Bu hafta da H. Çetin’i daha yakandan tanıtmak istiyorum. Çünkü üçümüz de ayni yaştayız. Önder Sav’la ben 1973’te milletvekili olduk, Hikmet Çetin fakültede iken CHP Gençlik Kollarında partiye ama 1977 seçiminde meclise girmişti.
Çetin Diyarbakır’ın Lice ilçesinde doğan bir Kürt kökenli ailenin çocuğuydu. Yüksek tahsilini Siyasal Bilgiler Fakültesinde yaptıktan sonra yeni ve özel yasa ile kurulan ve İsmet İnönü’nün 1961’de Başbakan olduğu Devlet Planlama Teşkilatının (DPT) Meclisteki binasında, uzman olarak çalışmaya başladı.
Ben H. Çetin’i DPT’ye girince 1964’de tanıdım. İkimizde eğitilerek DPT’de sorumluluklar aldık. Çetin en önemli daire olan iktisadi planlama dairesi başkanı oldu. Ancak ben ondan önce 1973 seçiminde ve DPT kökenli ilk Milletvekili olarak Adana’dan CHP grubuna meclise girdim. Çetin, 1977 seçiminde ve son anda CHP listesinden milletvekili oldu. Nasıl mı?
1973 seçim sonuçları alınmış, yeni Genel Başkan Bülent Ecevit’in birinci parti olan CHP’nin Başbakan adayı olarak ülkede yıldızı zirveye çıkmıştı. Ancak tek başına hükümet kuramadığı için uzun müzakerelerden sonra milli görüşçü Necmettin Erbakan’ın partisi Milli Selamet Partisi (MSP) ile koalisyon hükümeti kuruldu.
12 Mart 1971 sonrasının politik ve ekonomik kalıntıları, 1974 Kıbrıs Barış Harekatının getirdiği ekonomik ve politik gerginlikler nedeniyle CHP, o hükümeti bozdu ve erken seçim çağrısı yaptı. Adalet Partisi Genel Başkanı S. Demirel, seçim korkusuyla, yanına MSP’yi, A. Türkeş’in Milliyetçi Hareket partisini ve T. Feyzioğlu’nun Güven Partisini alarak 1. MC Hükümetini kurdu. Ancak özellikle ekonomik sorunlar tırmandığı için 1977 seçimi kaçınılmaz oldu.
1977’de tarihinin en yüksek yüzde 43 oyunu alan CHP’nin aday listesi yapıldı ve YSK’ya verileceğinden bir gün önce Genel Başkan Ecevit’in ekonomik gereksinmesi için merkez yoklamasına koyduğu bir ünlü İktisatçı arkadaşımız son anda listeden affını istedi. İşte listedeki o boşluğu doldurmak konusunda Hikmet Çetin önerisi geldi ve o evrede politika ile ilgisi kesik H. Çetin listeye kondu. Ben de ön seçimle o denem Amasya’dan milletvekili seçilmiş ve H. Çetin ile DPT’deki yakın arkadaşlığımız TBMM’de devam etmeye başladı.
Kısa bir süre denenen CHP’nin azınlık hükümeti sonrası 1978’de kurulan dışardan destekli CHP Hükümetinde H. Çetin Ekonomiden sorumlu Başbakan yardımcısı oldu.
1980 darbesini birlikte gördük. 1987’de yasaklılığımız kalkınca Erdal İnönü’nün kurduğu Sosyal Demokrat Halkçı Partiye (SHP)girdik. 29 Kasım 1987 Genel Seçimlerinde SHP merkez yoklamasından Diyarbakır Milletvekili olarak yeniden TBMM’ye girdi. 20 Ekim 1991 tarihinde yapılan genel seçimlerde merkezden atanarak Gaziantep’ten 3. kez milletvekili oldu.
20 Kasım 1991 tarihinde Süleyman Demirel’in başkanlığında kurulan DYP-SHP Koalisyon Hükümeti’ne Dışişleri Bakanı olarak atandı. Tansu Çiller tarafından Haziran 1993’te kurulan 2. DYP-SHP Koalisyon Hükümeti’nde bu görevini sürdürdü.
Politika yaşamında hiçbir zaman parti içi ayrışmaların-tartışmaların ve yarışların içinde olmadan sanki dengeleri kollayan bir arabulucu gibi tavır aldı. Bu tutumu partiler ve uluslararası ilişkilerde de dikkat çekti! Yine bu yaklaşımından ötürü 1995’te CHP ile SHP’nin birleştiği Şubat kurultayında geçici seçildiği CHP Genel Başkanlığı Eylül ayında sona erdi.
16 Ekim 1997’de seçildiği TBMM Başkanlığı görevini 1999 Genel seçimlerine kadar sürdürdü. Belirttiğim tarafsızlık tutumu dolaysı ile benim gibi örgüte dayalı bir partili siyasetçi değil, adeta atanmış bir bürokrat yaklaşımını yeğlediği için 1991’de sonra bir daha milletvekili olamadı.
Daha sonra Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e dış politika alanında başdanışmanlık yaptı. 2004 Ocak ayında NATO’nun Afganistan’daki Temsilcisi görevini üstlendi. Bu görevini 2006 Ağustos ayında tamamladı. Çetin, bir süre Mustafa Sarıgül’ün liderliğindeki Türkiye Değişim Hareketi içinde yer aldı. Daha sonra yeniden CHP’ye geldi.
Geldi ama yine siyasetçi gibi değil tarafsız bir diplomat gibi gerektiğinde kamuoyuna çıktı. Ta ki, Özgür Özel’in arkasındaki güç olan E. İmamoğlu’nun İstanbul Belediye Başkanı olmasına kadar. O yerel seçimden düne kadar AK Sarayın partiye karşı başlattığı bir anlamda darbelerde eski Genel Başkan olarak Genel Başkanın yanında ve muhalif partiler arasında etkin bir rol aldı.
Aylardır süren ve CHP’yi kitlelerle buluşturan yürüyüş ve mitinglerde halkın hızla yeşeren umut rüzgarına moral kattı. Sağlığını bile ihmal edecek kadar gösterdiği yürekli katılım, CHP örgütünün ve halkın indinde sevgi ve saygı dolu takdir topladı.
Çok uzun yıllara dayalı dostluğumuza hiç gölge düşmedi. Bir an önce iyileşmesini ve yeniden Genel Başkan Ö. Özel’in yanında kitlelerle buluşmasını diliyorum.
