Huzur

Ali AKILLI

Bugünkü yazımda size bir hikaye anlatacağım. Halk tarafından çok sevilen bir kral, huzuru en güzel resmedecek sanatçıya büyük ödül verileceğini ilan eder. Yarışmaya çok sayıda sanatçı katılır.
Günlerce çalışır, birbirinden güzel resimler yaparlar. Sonunda eserlerini saraya teslim ederler.
***
Tablolara bakan kral sadece iki resimden hoşlanır. Ama birinciyi seçmek için karar vermekte zorlanmaktadır. Resimlerden birinde sükunetli bir göl vardır. Göl, bir ayna gibi etrafında yükselen dağların görüntüsünü yansıtmaktadır. Üst tarafta pamuk beyazı bulutlar gökyüzünü süslemektedir.
Resme bakan herkesin ortak düşüncesi, harika bir huzur resmi olduğudur.
***
Diğer resimde ise dağlar vardır ama engebeli ve çıplak dağlar. Üst tarafta öfkeli bir gökyüzünden yağmurlar boşalmakta, şimşekler çakmaktadır. Dağın eteklerinde ise köpüklü bir şelale çağlamaktadır.
Kısacası resimde pek huzurlu bir görüntü yok gibidir.
***
Fakat kral resme daha dikkatli bakınca, şelalenin ardında kayalıklardaki çatlaktan çıkan minicik bir çalılık görür. Çalılığın üzerinde ise anne kuşun örttüğü bir kuş yuvası görünmektedir. Sertçe akan suyun orta yerinde anne kuş yuvasını kurmuş, harika bir huzur örneği sergilemektedir.
***
Ödülü kim kazandı dersiniz? Tabii ki ikinci resim. Kralın bu konudaki açıklaması da ilginçtir.
“Huzur, hiçbir gürültünün, sıkıntının ya da zorluğun bulunmadığı yer demek değildir. Huzur; bütün bunların içinde bile yüreğimizin sükun bulmasıdır.”