İhtiyacın olanı bulmaya var mısın?
Nükte GÜNDOĞDU
İngilizce Öğretmeni, Profesyonel Koç/ Eğitim Koçu
Yaşamımızı devam ettirebilmemiz için karşılamamız gereken temel ihtiyaçlarımız olduğu
kadar genel ve özel ihtiyaçlara sahip olduğumuz da aşikâr.
Maslow ihtiyaçlar hiyerarşisinde, ilk basamakta görmüş olduğumuz, fiziksel ihtiyaçlarımız (nefes alma, yemek, su, uyuma …), ikinci sırada yer alan güvenlik ihtiyaçlarımız (beden, iş, sağlık, aile güveliği …) ve üçüncü sırada yer alan ait olma ihtiyacımız, temel ihtiyaçlarımız arasında yer alır. Öyle ya da böyle, her birimiz, yaşamak için karşılamaya çalışırız bu ihtiyaçlarımızı.
Genel ihtiyaçlarımızın ise, rollerimize göre değişen beklentilerimiz olduğunu düşünüyorum. Ne kadar farklı bireyler olsak da, roller kavramı altında yine buluşabiliyoruz. Anneyiz, babayız, kardeşiz, öğretmeniz, doktoruz, biz rol başlıkları altında birleşebileceğimiz, ortak dili olan insan gruplarıyız. Mesela, bir anne olarak benim ve biz annelerin neye ihtiyacı var? Eminim ki her anne aynı cevapta buluşacaktır. Evimizin babasının desteğidir asıl istediğimiz. Maddi destek değildir altını çizdiğimiz, manevi destektir gök kuşağı renklerle boyadığımız. Mesleki açıdan bakalım. Bir öğretmen olarak benim ve biz öğretmenlerin ihtiyacı olan şey nedir? Her şey bir yana, bir öğretmenin en ihtiyaç duyduğu şey öğrencilerinin geri bildirimleridir hayatta. Her rol ayrı bir ihtiyaç taşır. Her rolün bir beklentisi ve sonunda varacağı bir hedefi vardır.
Gelelim özel ihtiyaçlarımıza. Birey olarak benim, senin, onun ihtiyaçlarından bahsedelim. Ortak bir dilin olmadığı; yere, zamana, olaya, karşındaki kişiye ve sana bağlı değişen ihtiyaçlara gelelim. Neden hep bana bağırıyor? Neden ben bu duruma düştüm? Neden yaşadım şimdi ben bunu? Neden hayat istediğim gibi gitmiyor? Neden? Neden? Neden? Bir düşünün, bu sorular hayatınızda var mı? Olmalı mı? İhtiyacınızı karşılayan sorular mı? Kişisel olarak benim asla ihtiyacımı karşılamadılar. Çünkü “neden?” sorusu sorun odaklıdır. Kişiye, ya kendini ya da karşısındakini suçlatır. Peki, birini suçlamamız gerektiği nereden çıktı? Düşün. İyice düşün. Ne gerekiyor sana? Yargılayıp suçlamak mı yoksa duygularına ve ihtiyaçlarına odaklanmak mı?
Başın ağrıdığında, ağrısını geçirmek için neden başının ağrıdığına mı odaklanırsın; yoksa baş ağrısı ile o anda kendin için ne yapmaya ihtiyacın olduğuna mı?
İnsan kendi ihtiyaçlarına yabancılaştığında yolun sonunda depresyon bekler. Kendine özen gösterdiğinde ise iç dünyası aydınlanır, yolu açılır ve yolun sonunda hayalini kurduklarıyla gerçeği yaşar, yaşatır.
Seçim senin, hayalindeki resmin bir parçası mı olacaksın, yoksa neden o resimde bir yer edinemediğine mi yanacaksın?