İkinci Kavaklıhan çarpışması savaş mucizelerinden biriydi

13 Mayıs günü, 350 hayvan toplayan Fransızlar, Adana’da da sindirme siyaseti gütmeye başladılar. Birçok kent ileri geleni tutuklanmış, bazıları da Avrat Adası’na sürülmüştü. Amaç, Pozantı için adamakıllı planlanmış büyük saldırıya Adana’dan gelebilecek her türlü müdahalenin önlenmesiydi.

Bizimkileri tedirgin eden unsurlardan biri de zırhlı otomobillerdi ve Fransızların zırhlı 4 araç hazırladıkları öğrenilmişti. Aynı akşam, bir Fransız uçağı köylerimize bol miktarda Ferda Gazetesi attı. Ferda, Fransız yanlısıydı. Milli Mücadeleyi zararlı teşebbüs, hatta İslam ahalisi için ihanet saymaktaydı. Gazetede, vicdanlı(!), uygar(!), hümanist(!)  ve barışsever(!) Fransızlara biat edilmesini isteyen fetva yer alıyordu.

14 Mayıs’ta, düşman tüm birliklerini ek kuvvetlerle takviye etmeye başladı. Aynı gün, çetelerimize karşı ufak-tefek saldırılarda bulundular. Bu saldırılar bir çok ayrı noktada yapılıyordu. Amaç, büyük taarruzun yapılacağı noktaların gizlenmesi idi elbette.

 Fransızlar ilk ciddi taarruz denemesini Büyük Karayayla Müfrezesine karşı yaptı. Bin kişilik kuvvet ve dört zırhlı otomobille Selim Efendi Çiftliği’nden harekete geçti. Çarpışma akşama dek sürdü ve teknolojik üstünlüğe sahip Fransızlar süklüm-püklüm ve daha çok şaşkınlık içinde, geri çekilmek zorunda kaldılar.

KUDURMUŞLARDI!..

Başlarına gelenlere inanamadıkları gibi, çıldırmışlar, adeta kudurmuşlardı. Son bir gayret, 15 Mayıs günü “Pozantı Cephesinde kazanılacak zafer rüyası” ile tanklar-toplar yola koyuldu. O gün, sadece Tarsus’ta toplanan asker sayısı, Adana’dan gelen iki taburla birlikte 5 bini bulmuştu. Yenice ve diğer mevzilerde de en az bu kadar tam techizatlı ve bol taşıtlı asker toplanmıştı.

17 Mayıs’ın şafağında Karayayla ve Kavaklıhan’a saldırdılar. Hücum şiddetli oldu. Türk cephelerine dalış yapan uçaklar alçalıp alçalıp sayısız bomba atıyor, makineli tüfeklerle tarıyordu. Tanklar, süvarilerin önünde, birer mobil kale gibi homurdana homurdana, cayırtı kopara kopara yaklaşıyordu. Kavaklıhan Grup Kumandanı Cemal, 3 tank, iki zırhlı otomobil, dört batarya topu ve en kötüsü iki uçakla donatılmış düşman kuvvetlerine karşı bir adım gerilemeden savaşmayı sürdüreceklerini karargaha bildirdi. Fazladan, bir zırhlı tren de Cephe gerisine sarkmak üzereyken mücahitlerimiz tarafından kuşatılabilmişti. Trendeki silahlar ha bire ateş kusuyordu. Yine de, kuşatma başarı ile sürdürüldü.

Saldırganlar şiddetli top ateşi karşısında direnemeyen Büyük Karayayla’ya girerek burayı ateşe verdiler. Küçük Karayayla’ya da mevzilenmek üzere kalabalık bir asker grubunu harekete geçirdiklerini fark eden mücahitlerimiz, hangi güdünün verdiği güçledir bilinmez, o cehennem ateşi altında gelenleri durdurdu. Kusun Boğazında, Yaramış Köprüsü başında şiddetli çarpışmalar geç vakte kadar devam etti.

NABİ’NİN CUMALİ

VE MAKİNELİLER

O günkü. kadar mermi, işgalin başladığı Aralık 1918’den beri belki de ilk kez sıkılıyordu İşgalciler, öğle saatlerinde artık zafere yaklaştıklarına inanmışlardı. Özellikle Büyük Karayayla’nın ellerine geçmiş olmasını çok önemsiyorlardı. Ayrıca, makineli tüfekleri sayesinde mutlak cephe üstünlüğünü de bir-iki saate kadar kuracakları şüphe götürmezdi; en azından kendileri böyle inanıyordu.

İnançlarını sarsan ilk olay, Büyük Karayayla’nın güçlerimiz tarafından yeniden ele geçirilmesiydi. Ama asıl mucize, makineliler mevziinde yaşandı. Bayramlı Köyü’nden Nabi’nin Cumali, eline geçirdiği Fransız şapkasını kafasına yerleştirdiği gibi geveze tüfeğin başındaki iki askeri saniyede öldürüp tetiğe sarıldı. Bir anda kendi silahlarının kendilerine ölüm kustuğunu fark eden kudurganlar panik içinde kaçışmaya başladılar. Tank ve zırhlı otomobiller bile dayanamayıp geri çekilince, bizimkilerin morali öyle bir arttı ki, ellerindeki dolma tüfek bir anda tank kesildi, mübarek. Halbuki, mermileri de sayılı idi ve çoğu kez namludan kara barut dökerek tüfek kullanabiliyorlardı. Bulabildikleri boş kovanları bile toplayıp tekrar doldurulması için cephe gerisine gönderiyorlardı.

O maneviyatla, bizimkiler akşam üstü Kumdere Cephesine yüklendi. Düşman kısa sürede püskürtüldü. Ne var ki, buradaki başarının çok kolay olmasını kuşkulu bulan kumandanlarımız, düşman taarruzunun bir hile olduğunu fark ettiler. Asıl saldırı hedefinin Pozantı olduğunu anlayıp gece boyunca gerekli noktalara kuvvet ve cephane kaydırdılar. Karargah, Kavaklıhan’ın Kuzeyindeki Körlü Köyüne taşındı.

SONRAKİ YAZI: CEHENNEM PROVASI

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor