İLAHİ MAHKEME

Ayşe TOPAK

Bir adam ölmüş ve  öbür dünyada yargılanmak üzere  sırasını bekliyormuş.

Sıra kendisine gelip  mahkeme salonuna girdiğinde  bir de ne görsün?

Yargıç kürsüsünde bir insan oturuyor.

Tanık sandalyesinde ise Tanrı yerini almış.

Adam şaşkın,“Aman Tanrım, bu nasıl oluyor?  Beni  senin yargılayacağını   sanmıştım. Oysa orada hakim olarak  bir insan oturuyor.”

Tanrı gülümsemiş,“Ben hiçbir zaman sizi yargılamadım. Sonsuz sevgimle, ne yapmayı seçtiyseniz sizi seçiminizde özgür bıraktım. Bana yargılamak değil,    sevmek yakışır. Çünkü ben saf sevgiyim. Sizi kendimden yarattığım için sizi yargılamak kendimi yargılamak olur.

Ayrıca benim yargılamama ne gerek var ki?

Her şeyi bilen ben sadece burada tanıklık ediyorum.

 Dünyada olduğu gibi burada da insanlar tarafından  yargılanıyorsunuz.

 Birazdan salonu hayattayken, senin zarar verdiğin, hoşgörülü davranmadığın, yargıladığın, kalplerini kırdığın insanlar dolduracak.

Onlara kendini affettirmeye çalış.

 Onlar seni affederse ne ala. Çünkü cennetin yolu onların affından geçiyor.” demiş.

Adam merakla sormuş: “Peki ya affetmezlerse ne olacak?”

Tanrı yine sevgiyle gülümsemiş,“Ben cenneti de, cehennemi de yeryüzünde yarattım. Seni tekrar  yeryüzüne göndereceğim. Orada öyle bir yaşam süreceksin ki, tüm yaptığın kötülükler, verdiğin zararlar  sana aynen yaşatılacak. Yani ettiğini bulacaksın.

Ama bunun amacı sana ceza vermek değil. Sadece o insanların hissettiklerini bizzat yaşayıp anlaman, yaptığın kötülüklerin bilincine varman. İşte o zaman sen   kendini affetmiş olacaksın.”

Adam bir süre düşünmüş,“Peki, cennet nasıl bir yer?” diye sormuş Tanrı’ya. “Cennet, bir yer değil, bir bilinç düzeyidir evladım. Dünyada mutlu,  huzur ve sevgi dolu, insanlara  destek olmaktan  haz duyan, yarattığım canlı ve cansız  her varlığa saygı göstermeyi bilen insanlar var ya, işte onlar, dünyada cenneti yeniden yaratmaları için geri gönderdiğim cennetliklerdir. Cennet dedünyadan başka yerde değil.” demiş Tanrı.

“Ama kutsal kitap bana öyle öğretmedi.” diye karşı çıkmış adam.

“Kutsal olan tek şey yaşamdır. Ben o kitapları kutsal kılmadım. Siz kıldınız. Her şeye  sevgi ile bakmasını bilerek yaşayan insan, en büyük ibadeti yapandır.” demiş Tanrı.

“Peki dünyaya döndüğümde  doğru yola görmemde  yardımcı olacak mısın?”      diye sormuş adam.

“Ben bunun için  siz insanların içine “vicdan” denen bir pusula koydum.

 Eğer bu pusulanın  etrafına ördüğünüz kalın bencillik duvarlarını  yıkarsanız,  vicdanınızın  yani benim sesimi kolaylıkla işitebilirsiniz.”

“Peki biz insanlara ne kadar yakında bulunuyorsun?” diye sormuş adam.

“Hem size şah damarınızdan daha yakınım, hem de olduğunuz kadar sizden uzağım.” demiş Tanrı.

 “Çünkü düşmanlarınız da Ben’im. Siz de Ben’im.”

“Yani mahkeme salonunda insanlara hiç mi hesap sormuyorsun Tanrı’m?”

“Sadece iki sorum oluyor insanlara.” diye gülmüş tanrı.

“Dünya okulunda ne kadar sevmeyi öğrendiniz? Ne kadar bilgi kazandınız?”

“Hayatta küçük şeylerin keyfini çıkarın. Çünkü bir gün dönüp bakacak ve aslında büyük şeyler olduğunu fark edeceksiniz.”

Okuduysan seviliyorsun…

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor