İNÖNÜ İLE ULU ÖNDER MECLİSTE ADANA CEPHELERİNİ ANLATIYOR

ONUNCU BÖLÜM
Önceki bölümde Londra Konferansı’ndan söz etmiş, aralarında iki de Adanalının bulunduğu temsil heyetine katılacakları sunmuştuk. Şimdi, konferanstan önce irice bir parantez açıyoruz ve işgalcilere diz çöktüren olayların birkaç tümce ile analizlerine yer veriyoruz. Bakınız, “İki Ayyaş”, mücadele günlerinde Adana’yı nasıl görmüş.
25 Eylül 1920 günü, Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünde, ufak-tefek bir dev adam, İsmet Paşa açıklama yapıyordu. Meclis açılalı ve gerçek anlamda Milli Mücadeleye geçeli henüz 5 ay yeni dolmuştu. İsmet Paşa, cepheler hakkında bilgi verirken özellikle Ege taraflarındaki sıkıntıları anlatıyor ve buralarda halktan bazılarının işgalcilere inandığını ifade ediyordu. Yöremiz Mücadelesiniise bir müjde ifadesiyle şöyle niteliyordu:
“Güney cephelerine gelince, bu mıntakadaki ahalinin gösterdiği mukavemeti, ondan fazla olarak, düşman kıtaatına hücum için layenkatı’ faaliyeti, eğer biz layikiile ifade edemiyorsak, fevkelade heyecan içinde, fevkelade alaka içinde söylenecek söz bulamadığımızdandır. Fakat afhadımız ve tarihimiz bütün mefahiri içinde Adana Cephesi’nde cereyan eden vukuatı en ziyade iftihar ile telakki edecek, muazzamat meyanında görecektir.”
Paşa’nın sözlerini günümüz diliyle şöyle anlatabiliriz:
“Bu bölgede halkın gösterdiği direnişi, ve bundan daha da önemlisi, düşman birliklerine hücum için kesintisiz faaliyeti, eğer biz hak ettiği gibi ifade edemiyorsak, olağanüstü heyecan içinde, olağanüstü ilgi içinde, söylenecek söz bulamadığımızdandır. Fakat gelecek kuşaklarımız ve tarihimiz bütün gururu içinde Adana Cephesindeki olayları en yüksek gururla kavrayacak ve çok büyük (çok onurlu) anlamında değerlendirecektir”
Kurtuluştan sonra, Ulu Önder’in “Bende bu vekayiin ilk his-si teşebbüsü bu memlekette, bu güzel Adana’da vücut bulmuştur” sözü de var ki, daha bunlardan ziyade iftihar belgesi mi gerekir bize…
MUSTAFA KEMAL PAŞA CEPHEMİZİ ANLATIYOR
Paşa’nın 5 Ağustos 1920 günü Pozantı’ya gelişini anlatmıştık. Bu gezisi ile ilgili olarak Mecliste, gizli oturumdaki sözlerine kulak verelim:
“….Diğer taraftan bugün Adana vilayetini düşünecek olursak vilayetin bu kısmında maateessüf idare-i mülkiyyesinin teşekkül etmediğini gördük. Valisi mutasarrıfı kaymakamı adliyesi polisi jandarması yoktur. Hiçbir şeyi yoktur. Ben doğrusu ahaliye karşı biraz mahcup oldum. İNSANLARIN KANLAR DÖKEREK DÜŞMANLARIN ELİNDEN İSTİRDAT ETMEK İSTEDİKLERİ YERLER ŞİMDİ ELİMİZDEDİR. Bunları idare etmeyi unutmuşuz. Onun için derhal bir idare-i mülkiye tesisi lazım geldi. Bunun için vali ve kaymakamlar filan derhal tayin edilmek lüzumuna kani olduk….”.
Ulu Önder, cephelerimizdeki başarıların topyekün dayanışmaya dayalı olduğunu görmüş ve buralara yardım gönderilmeyişine bağlı mahcubiyetinden bahsetmiştir. Özellikle, idari yetki konusundaki boşluğu yok etmek için de vilayet teşkilatının kurulduğunu açıklamıştı. Her iki paşanın daha ulusal direnişin ortasındayken söyledikleri, işgalcilerin gerilemeye başladıklarının açık göstergesidir.
Mustafa Kemal Paşa, sözlerini sürdürerek “…Şimdilik Pozantı’yı Adana’ya merkez olmak üzere tesise lüzum gördüm. Mersin Livası vücuda geldi. Bunun böyle liva halinde hikmeti vücudu kalmıyor. Karaisalı kazası diye halk kendi kendine idare etmeye başlamıştır. Mersin ve Tarsus kazalarını doğrudan doğruya merkezi vilayetle irtibatlandırdık ve oralarda vekaleten ifayı vazife etmekte olan zevatı vekil olmak üzere tayin ettik ve hükümet için tedabiri lazime (gerekli önlemler) aldık ve onlar da derhal ifayı vazifeye başladılar…” şeklinde konuşmuştu.
SALIYA: LONDRA KONFERANSI İLE ADIM ADIM İLERLİYORUZ
İSMET PAŞA

İSMET PAŞA’DAN ADANA ÖVGÜSÜ: İsmet Paşa TBMM’nde cepheler hakkında bilgi verirken Adana halkının topyekün direniş ve mücadelesini çok yüksek perdeden överken, “heyecanım yüzünden hak ettikleri cümlelerle anlatamıyorum” şeklinde konuşmuştu.
DUFFIEUX

İŞGALCİ GENERAL MORAL VERİYOR: General Duffieux artık geri dönme zamanının geldiğini öğrenince, taşkınlıklara karşı önlem olarak Ermeni toplum liderlerini ziyaret etmeye başlamış ve onları belli sona karşı hazırlamaya çalışmıştı.
FRANSIZ SUBAYLAR

KARARGAH SUBAYLARI HALA ÜMİTLİ: Paris ve üst düzey komutanlar artık Kilikya Misyonun sona erdiğini kabul etmişken bile şımarık karargah subayları hala Adana’nın sahibi olduklarını sanıyor ve günlerini gün etmeyi sürdürüyorlardı.