İNSANLIK KÖTÜYE GİDİYOR

Yaşamaya çalıştığımız ve dönerken her birimizi bambaşka yönlere savuran bu dünyada, hayatta kalabilmek veya daha iyi şartlarda yaşayabilmek için kimi zaman çocuğuna, kimi zaman sevdiği insana, kimi zaman işine, kimi zaman sağlığına, kimi zaman da hayallerine sarılır insanoğlu.
Bazılarında ruh var, bazıları boş beden. Dala sımsıkı tutunan da var dalda sallanan da, dala oturan da var oturduğu dalı kesen de.
Öyle bir noktaya gelmiş ki insanoğlu inanmak, sevmek, yardım etmek, destek olmak gibi değerler yerini öfkeye, kötülüğe, zarar vermeye, şiddete, menfaate bırakmış, öyle ki duygularını toprağa gömen bu varlık için tahribat kaçınılmazdır.
Bir ağacın olgunlaşan meyvesi gibi birer birer düşüyor tutunduğu dallardan iyi insanlar.
Geriye kalan küçük meyvelerin içinden çıkan kurtlar sarıyor tüm ağacı. Önce dallar kuruyor yavaş yavaş, sonra da benliğini teslim ediyor ağaç küçük kurtlara. İşte, dünya da kendini böyle bırakıyor kötülüğün kollarına.
Bu kadar kötüleşme çabasıyla insanoğlu sadece kendisini tüketmiyor, sadece kendini karanlıklarda bırakmıyor. Zararı elbette etrafına da oluyor.
Ağaçları kesiyor, tarımsal alanları harap ediyor, su kaynaklarını tüketiyor, hayvanları katlediyor… Bütün bu tükenişin sonunda aslında kendi sonunu hazırlıyor farkında olmadan.
Bu gidişata dur demeye çalışan kesimin sesi de kısılmaya başlıyor giderek. Hiçbir yaptırım uygulanmıyor. Uyarılar, tedbirler yetersiz kalıyor. Dünya her geçen gün sonunu hazırlıyor.
İnsanlık özellikle son yıllarda gerçekten çok kötüye gidiyor. Bizler Türk milleti olarak yardımseverliğimizle, misafirperverliğimizle nam salmış bir ülke idik.
Ancak özellikle son 3 yıllık süreçte fırsatçı olduk. Her yaşanan felaketi kendi lehine yontmaya çalışan insanlar oldu insanlarımız. İşte bu yüzden şuanda kiralar aldı başını gitti. İşte bu yüzden depremzedeler yağmalanmaya çalışıldı.
Bizler böyle değildik. Bunların görünce içimiz acıyor, yüreğimiz sıkılıyor. ülkemize, insanlığa karşı bu kadar kör, bu kadar sağır, bu kadar sessiz olduk. Ne ara bu denli duyarsızlaştık anlamakta güçlük çekiyorum gerçekten.
Bu vurdumduymazlık bir gün son bulur mu gerçekten bilmiyorum ama bildiğim bir tek şey var bu güzel dünyayı daha fazla yok etmeden kendi öz ayarlarımıza dönmemiz gerektiğine inanıyorum.