“İŞGAL GÜNLERİ GELİYOR SAVAŞ İÇİN HAZIR OLUN!”

BEŞİNCİ BÖLÜM
Filmi üç-dört gün geriye saralım…
Yıldırım Ordularının yeni Grup Komutanı, 31 Ekim sabahı Sanders’i nezaketle yolcu ettikten sonra, karargah Murat Palas Oteline dönerek kendini beklemekte olan askeri personel ve sivil kanaat önderleriyle görüştü. Hemen ardından Mersin’e giderek buradaki koşullar hakkında bilgi aldı. Geleceğini önceden gördüğü kötü günlere hazırlık olmak üzere eldeki silah, cephane ve gıda maddelerinin uygun köylere taşınması talimatını vererek döndü.
‘MİLİS GÜCÜ’NÜN TEMELİ ATILIYOR
Mustafa Kemal Paşa, Ateşkes maddelerinin olumsuz koşulları karşısında sadece hükûmeti uyarmakla kalmadı. Adana ve Mersin’de yüksek rütbeli komutanlar, mülkî amirler ve Güney Bölgesinin ileri gelenleriyle görüşmeler yaptı. 31 Ekim 1918 günü, yani göreve başladığı ilk gün, geç vakitlere dek ara vermeksizin bu kişilere açık ve gizli, yazılı ve sözlü birçok talimat ve emirler verdi. Zerre kadar yanılmamıştı. 3 Kasım günü eline geçen Mondros Mütareke koşulları karşısında “Mücadele” kaçınılmaz olacaktı. Hele İngilizlerin İskenderun Limanından karaya çıkmak için hazırlık içinde olduklarını öğrenince, bu inancı iyice pekişti.
Mustafa Kemal’in Güney Bölgesindeki görevliler ve ileri gelenlerle yaptığı toplantılar yoğunlaştı. Tasarladığı plânlara göre talimat vermeyi sürdürüyordu. Verdiği talimat ve emirlerin önemlileri şöyleydi:
1) Mütareke maddelerinin kaypaklığı dolayısıyla İngilizler buna uyamayacaklarından koşulları düzeltmek için Sadrazamı uyarma;
2) Türkiye’deki müttefik birlik ve kumandanlarının bir an evvel yurtlarına dönmelerinin, taşıma araçlarının ve yiyeceklerinin temini;
3) Güney bölgesindeki jandarma teşkilatına önem verilerek kadrosunun arttırılması;
4) Terhis edilen yedek subayların güney bölgesinde komiser, komiser muavini ve bucak müdürlüğüne atanması;
5) Menzil depolarındaki ağır ve hafif silahlarla, cephane, malzeme ve giyeceklerin birliklerdeki ağır silahların Pozantı’nın kuzeyine taşınması ve depolardaki yiyecek maddelerinin birliklere dağıtılması;
6) Orduların terhisinde genç yaşta olanların terhisinin geciktirilmesi;
7) Halkın silahlandırılması için bir kısım silah ve cephanenin dağıtılması;
8) İlerideki savaş için güney bölgesinin uyarılması.
Yıldırım Orduları Grup Komutanlığını üstlenen Mustafa Kemal Paşa karargahını bugünkü Adana Erkek Lisesi binasında kurmuş ve hiç vakit geçirmeden yoğun temaslara başlamıştı. Ayrıca Murat Palas Otelinde de bir irtibat odası oluşturuldu. 5 Kasım akşamı Murat Palas’ın büyük salonunda onuruna verilen kalabalık katılımlı ziyafette yaptığı konuşmada; “Bu memleketin kurtulacağını henüz ümitlerin sönmediğini bunun için mücadele edeceğini Türk milletinin ve ordusunun kendi vatanını ve istiklalini koruyabileceğini” açıkladı.
“EN AZINDAN UFAK MÜFREZEMİZ OLSUN”
Paşa, Padişah emriyle Yıldırım Orduları ve 7’nci Ordu karargâhlarının kapatılmasından sonra da telgraf baskısını sürdürdü. Ahmet İzzet Paşa’ya “Orduları dağıtalım fakat ünvanı muhafaza edelim. İzin verin, en ufak bir müfreze halinde dahi olsa bu namla ben onun dahi kumandanlığıyla yetinir ve vatanıma hizmet ederim” diye yazdı. Önerisinden bir gün sonra Sadrazam İzzet Paşa istifa ettiğinden (8/9 Kasım 1918) İstanbul’a gelip memleketin siyasi hayatına etki yapacak bir yerde bulunmaya karar verdi. .
PAZARTESİ: PAŞA HİS-Sİ TEŞEBBÜSLE AYRILIYOR
AEL
ADANA ERKEK LİSESİ: Bugün Adana Erkek Lisesine gidenler, Tam Kuzeydoğusunda, özgün mimarisiyle eski iki binayı göreceklerdir. 1909’da yaptırılan binaların birini, Mustafa Kemal Paşa Ordusunun kaldırılmasından sonra karargâh olarak kullanmıştı.
İSTİKLAL
KIRMIZI KONAK: Halen İstiklâl İlköğretim Okulu olarak bilinen bina, üç tane 4’lük sistem öncesine dek yıllarca İstiklâl Ortaokul ya da İkinci Ortaokul diye bilinirdi. Birincisi Tepebağ Ortaokuluydu. 1902’de, dönemin en zengin is adamlarından Tırpani tarafından kızına çeyiz olarak yaptırılan bu binada, Gazi Mustafa Kemal’e Atatürk olma yolunu açan önemli toplantılardan biri yapılmıştı.
ATA
ADANA GÜNLERİNDEN: Mustafa Kemal Paşa Yıldırım Orduları Grup Komutanı olarak geldiği Adana’da birkaç fotoğraf çektirmişti. Portre ve Yaverli fotoğraflarını daha önce vermiştik. Bugün de ayakta dururken alınmış görüntüsünü sunuyoruz. Paşa, paşa gibi gibi duruyor, değil mi?