İŞGALCİLERİN HAŞİN VALİSİ YOLSUZLUKTAN AZLEDİLDİ
1868 doğumlu olduğuna ve Adana’ya 25 Aralık 1918 günü tayin edildiğine göre 50 yaşındaydı Albay Edouard Bremond (Bremon). Adana’ya gelir gelmez ne kadar kibar, ne kadar insaflı, ne kadar insancıl olduğunu ispat edercesine yumuşak davranmaya başladı. Fakat iş başına geldikten birkaç hafta sonra davranışlarının sahteliği anlaşılmış ve aktif-pasif direnişler başlamıştı. Maskesi düşünce de, insafsız, izansız ve vicdansız davranışlarını özellikle Türkler üzerinde uygulamaya başladı.
Paris’ten çıkarken kendine “Kilikya’nın kontrolü üstünde; bu arada 1915 Tehcir Kanunu ile bölgeden gönderile Ermenileri de getirip yerleştireceksin ve onlara rahat yaşam ortamı hazırlayacaksın” talimatı verilmişti. Görevini sürdürürken, ufak bir saptırma yaptı; Çukurovo’dan göç edenlerden daha çok, Müslüman ahaliye karşı durup onları azınlık düzeyine getirecek hainleri seçtirip getirdi.
TÜRKLER AZINLIKTAYMIŞ
Her ne kadar bazı Fransız kaynaklarında İslam sempatizanı olarak yazılıysa da, Adana’daki davranışları bu ifadenin tam tersini gösterdi. Hoş, lejyoner olarak Fransız Ordusuna yazılmış binlerce müslümanı da getirmişti. Fakat belli ki, bunda asıl amacı Adana’daki Nusayri ve Kürtleri ayrı tutarak Türk nüfus üzerinde yıldırıcı baskı kurmaktı.
Bu düşüncesi, Tam Yetkili Bakan M. De Peretti della Rocca’ya 9 Şubat 1920 tarihli mektubunda açıkça yazılı. Doğrudan Bakan’a gönderilmiş mektupta, o güne kadar 120 bin Ermeni getirdiğini açıklayıp mektubunu şöyle sürdürüyor: “Buradaki etnik yapı oldukça karışık, Arapları (Nusayrileri Arap kabul etmiş), Kürtleri, Çerkezleri ve diğerlerini ayırdığımızda Türklerin sayısı bir şey ifade etmiyor. Şu anda Ermeni nüfusu toplam nüfusun dörtte birini oluşturuyor. Hesabıma göre, 15 yıl sonra sayıları ikiye katlanacak …”
ARABIN SİLLESİ
KÜRDÜN TOKADI
Bremond, sonsuz olanaklarla şımartıp azgınlaştırdığı yandaşlarını ve tamamen kontrolü altında olup da yüksek sayıda basılarak uçaklarla her yana atılan gazetelere güveniyordu. Etnik ayrımcılık kampanyasını kendince sağlam temellere bağlamıştı. Ne var ki, umduğu dağlara kar yağdı. Arap diye nitelendirdiği Nusayrilerin (Arapuşağı) kanaat önderleri ile temasa geçti. Parlak gelecek vaadi yanında tehditte de bulunarak kendi saflarına çağırdı. Bu çağrısına Dıblanzade Mehmet Fuat, Süleyman Vahit ve Şeyh cemil’den çok sert ve ters cevaplar aldı. Kürtler de aynı şekilde karşılık verince Adana tabiriyle dellenmiş, “mahvedilecekler” arasına bunları da koymuştu.
Pervasızdı… General Gouraud ve General Duffieux’nün “Yapma böyle, bu kadar sertliğe tepkiler de sert olur. Maliyetler yükselir.” uyarıları geldikçe Müslüman halk üstündeki baskıyı arttırıyor, göz dağı vermek amacıyla da rastgele birçok Adanalıyı kurşuna dizdirmekten çekinmiyordu.
YOLSUZLUKTA DA PERVASIZ
1920 yılının hava koşullarının çok uygun olmasıyla buğday rekoltesi çok yüksekti. Albay Bremond Yüreği Ovasındaki tahıl ürünün çok sıkı kontrol altına almıştı. Fakat yaz sonu geldiğinde şehirde buğday ve un açığı ortaya çıktı. Sıkıntı Bremond’un amirlerine ulaşınca ortalık karıştı. İnceleme sonunda kurduğu özel bir ekiple İtalya’ya ÜÇ MİLYON BEŞ YÜZBİN Franklık buğdayı Karataş üzerinden yüklediği anlaşıldı. Eylül başında yapılan inceleme sırasında, o gün itibariyle Adana’daki toplam buğdayın ancak 40 günlük ihtiyacı karşılayabileceği de anlaşılmıştı.
Bremond, yolsuzlukla suçlandığında “Zinhaaar!.. Sütte leke varsa bende var. Bu işin suçlusunu öğrendim. Karargah Genel Sekreteri Yüzbaşı Eskand yapmış” dedi. Bu kez de Yüzbaşı Eskand iddiayı kabul etmedi ve o sırada Beyrut’ta bulunan General Gouraud’a giderek elindeki belgeleri gösterdi. Gouraud gerçeği anlamıştı. Beyrut’tan aklanmış olarak Fransa’ya gitti. Bremond da 4 Eylül günü yolsuzluk isnadıyla görevden alındı. 7 Eylül 1920 günü de eşini alıp Adana’da ayrıldı.
Akla hayale gelmeyecek zulümleriyle tanınan insaf yoksunu Albayın hem de suçlanarak görevden alınıp “def olması” şehirde sevinçle karşılandı. Fakat bu sevinç, zalim bir subaydan kurtulmaktan ziyade, onun yalakalığını yapan Vali Abdurrahman ile Belediye Başkanı Softa Hafız Mahmut gibi Milliyetçilere düşman hainlerin artık eskisi gibi fenalık yapamayacaklarındandı.