İŞKENCEZEDELER MAHKEMEYE ‘DON-GÖMLEK’ ÇIKARILMIŞLAR

SEKİZİNCİ BÖLÜM

Dinlediklerimi, duyduklarımı ve okuduklarımı yazmaya ne vicdanım, ne de yüreğim el vermiyor. Diyelim ki işkence olur… İşkence olur da, bu kadar mı olur bre insafsız, vicdansız, ruhsuz, kitapsız adamlar!.. Ne var ki, bu konuya soyunduk, kenarından, kıyısından anlatmak zorundayız… Ölümü tercih ettirdiği söylenilen Filistin Askısından daha kötüsünün elektrik verilmesi olduğunu söylediler. Falakaya öyle alışmışlar ki, neredeyse çerez saymışlar. Soğuk rüzgârın kırbaç gibi acıttığı günlerde çırıl çıplak ve saatlerce zorunlu havalandırma gibi iyiliklerde(!) bulunmuş bazı gardiyanlar.

Cop var cop… Cop deyince, salt dayak aleti olarak düşünmeyiniz. Aynı zamanda kadın erkek demeyip makattan barsak kontrolünde kullanmışlar. Çıkardıktan sonra da bir başka mahkûma yalatmışlar.

Önermem; illa daha ayrıntılı bilmek isterseniz internete girip “12 Eylül İşkenceleri” diye arayabilirsiniz. Ne kadar metin olursanız olun, insanlıktan çıkmışların asla hayal edilemeyecek işkence yolları ile sarsılırsınız.

BAZI UYGULAMALAR

Köpek Saldırtma varmış örneğin; tutukluyu çırılçıplak soyduktan sonra kurt köpeği üstüne saldırtılıyor ve hayvan da ilk önce bacak arasını dişliyormuş.

Zincirle baş aşağı asıp bayılıncaya kadar asılı tutmak da varmış.

Çok tereddüt ettim; yazayım mı,  yazmayayım mı diye… İçim elvermedi, yazmıyorum. Öyle iğrenç, öyle zalimane işkencelerden bahsediliyor ki, inanınız insan olan insanlığından utanır.

MAHKEMEDE DON-GÖMLEK

Yasalarda olmayıp da 12 Eylül Cunta patronları zamanında icat edilen bir maddeye de başvurulmuş. Yasama organı dışında kabul edilen hayali maddeye göre, zanlı şayet iki kez hakim huzuruna gayriciddi kıyafetle çıkarsa, savunma hakkı elinden alınırmış.

İşkence uzmanları da, şafakla kaldırıp dayak zoruyla don-gömlek kalıncaya kadar soyduğu tutukluları saatlerce soğukta beklettikten sonra mahkemeye çıkarmışlar. Tabii o yönetimin mahkemesi de “Böyle başa böyle tarak” hesabı olunca, ifadeler zerrece önemsenmemiş. İkinci kez de aynı senaryo uygulanınca da, zaten hiç yararı olmayacak savunma hakları ellerinden alınmış. Anılarını anlatan bir 12 Eylül Mahkûmu kadın, mahkemeye çıkmayı, anne-baba-kardeş özlemini giderme açısından şans ve fırsat kabul ettiklerini söylüyordu.

İşkenceler, farklı boyutlarda tutuklu yakınlarını da fena hırpalıyordu. Evladını, kardeşini, bacısını o durumda görenler, hapishanelerden sızan ürkütücü haberlerin de etkisiyle elbette kahroluyordu. Ziyaret çok zordu. Nadiren, o da eli yüzü fazla hırpalanmamış tutuklular için ve sıkı sıkı tembihlerle,  tehditlerle verilebiliyordu.

Sonunda, cezaevlerine alınan gençlerin 300 kadarı can verip  kurtulmuş. İşkence sırasında ölenlerin sayısı ise bu rakamın yarısından fazla. Verilen sayılar farklı; en düşüğü 170. Hastalananlar, aklını oynatanlar, sakat kalanlar, zürriyetini, yani üreme yetisini yitirenler bu rakamların dışında.

ZORLA SÖYLETİLEN İSİMLER ARANDI

O günleri anımsayanlar bilir; duvarlarda, panolarda sık sık kocaman “ARANIYOR” afişleri görülürdü. Bu afişlerde bazen dört, bazen altı büyükçe ve altına isim yazılı fotoğraf olurdu. Bunlar, ağır işkence sonucu tutuklular tarafından söylenmiş isimlerdi daha çok.

Böyle böyle, daha ilk günerde tutuklanan yüzbinlerin üstüne, zamanla yeni yüzbinler eklenerek tutuklu ve gözaltı sayısı 658 bini (YAZI İLE: ALTI YÜZ ELLLİ SEKİZ BİN) bulmuş.

PAZARTESİ: KENAN PAŞA ATATÜRK’E ÖZENİYOR

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor