İSMET PAŞA’NIN ADANA SEVGİSİ KURTULUŞ SAVAŞINDA BAŞLADI

BİRİNCİ BÖLÜM

Sene, 1920… Memleket 30 Ekim 1918’den beri işgal altında…

İngilizi, Fransızı, İtalyanı, Yunanı gelip birer korkunç kâbus gibi paylaşmış ülkenin dört bir yanını. Üç kıtada at koşturup hüküm süren koskoca Osmanlı Devleti Mondros Mütarekesi ile tarihin derinliklerine gömülmüş. Ordu yok, para yok, doktor-ilaç yok… Türklere bıraka bıraka, Anadolu’nun ortasında avuç içi kadar bir yer bırakılmış. Bırakmışlar da, şu düşünceyle bırakmışlar: “Zamanla burayı da paylaşır, Türkiye ve Türk ismini tamamen yok ederiz…”

1918 Senesi Ekim ayı sonunda Mütareke koşulları üzerine Suriye cephesinden Adana’ya gelen Mustafa Kemal Paşa “Perşembenin gelişi Çarşambadan bellidir” dercesine işgalcilerin yakın gelecekle ilgili plânlarını fark etmiş ve her koşulda Ulusal Mücâdele temelini burada atmıştı. 15 Mart 1923 günü Adanalı gençlere hitap ederken, “Bende bu vekayiin ilk his-si teşebbüsü, bu memlekette, bu güzel Adana’da vücut bulmuştur” sözü, kentimizin sonsuza dek büyük gururu ve onuru olarak kalacaktır kuşkusuz…

Paşa, Adana’dan 10 Kasım günü ayrıldı ve 13 Kasım’da İstanbul’a geldi. Denizdeki işgalci gemilerini bir süre  hüzünle izledikten sonra,”Geldikleri gibi giderler” dedi. Ulusal Mücadele beyninde başlamıştı zaten. Üniformalarını bıraktı. Anadoluya geçerek halkı örgütlemeye başladı. 23 Nisan 1920 günü, Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı.

ADANA’NIN İKİNCİ  BÜYÜK GURURU

25 Eylül 1920… Açılışından sonra sadece 5 ay, 2 gün geçmiş Türkiye Büyük Millet Meclisindeyiz. Kürsüde Miralay, yani Albay Mustafa İsmet (İnönü) var. Meclis üyeleri dikkat kesilmiş, cephelerle ilgili bilgileri dinliyor.

Miralay özellikle Batıda iki düşmanla mücadele edildiğini anlatıyor… Birincisi işgalci devletlerin maşa olarak sürdüğü Yunan Ordusu, ikincisi de kandırılmış ya da çıkarına bakarak Yunan Ordusuna destek veren ya da İngiliz hayranı münâfıklar. Mustafa İsmet, yine de, Anadolu Halkının sağduyulu yaklaşım ve davranışına güvenerek ileriye ümitle bakıldığını söylüyor. Uzun konuşmasının ortalarına doğru Adana ve çevresini, müjde tonuyla ve mutlu ifadeyle aynen şöyle anlatıyor:

“Adana ve Havalisine gelince; bu mıntakadaki ahalinin gösterdiği mukavemeti, ondan fazla olarak, düşman kıtaatına hücum için lâyenkatı’ faaliyeti, eğer biz lâyiki ile ifade edemiyorsak, fevkelâde heyecan içinde, fevkelâde alâka içinde söylenecek söz bulamadığımızdandır. Fakat ahfadımız ve tarihimiz bütün mefahiri içinde Adana Cephesi’nde cereyan eden vukuatı en ziyade iftihar ile telâkki edecek, muazzamat meyanında görecektir.”

Günümüz diliyle anlatalım Paşa’nın, aynı zamanda Adana sevgisine temel olan sözlerini:

“Bu bölgede halkın gösterdiği direnci ve bundan daha da öte, düşman birliklerine hücum için sergilediği kesintisiz faaliyeti, eğer biz hak ettiği biçimde anlatamıyorsak, bunun nedeni, olağanüstü heyecanımızdan ve olaylara gösterdiğimiz ilgiden (zafer umudu ile) dolayıdır. Ama, gelecek kuşaklarımız ve tarihimiz, tüm gururu ile Adana Cephesindeki olayları en üst düzeyde iftiharla ve ihtişam kavramı içinde değerlendirecektir.”

Atatürk’ün “İlk his-si teşebbüs…” sözünden sonra İsmet Paşa’nın bu muhteşem övgüsü de Adanalılar mutlaka anıtlaştırmalı ve gelecek kuşaklara ikinci büyük gurur kaynağı olarak bırakmalı…

YARIN: İNÖNÜ ADALETİ, İFTİRAYA UĞRAYAN ADANA BELEDİYE REİSİNİ KURTARIYOR

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor