“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN VAZGEÇMEYECEĞİZ”

Adana Barosu Kadın Hakları Merkezi ve Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle ortak açıklama gerçekleştirdi. TÜBAKKOM Yönetim Kurulu Üyesi ve Kadın Hakları Merkezi Koordinatörü Av. Ayça Kara Sığırcı, “Kadın mücadelesinin yanındayız. Kadınların insan hak ve onuruna uygun şekilde yaşamaları için birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz. İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceğiz” dedi.

 

HABER VE FOTOĞRAFLAR: CANSU ERSOY

ADANA (BÖLGE)-Adana Barosu Kadın Hakları Merkezi ve Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu (TÜMBAKKOM) 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklama Adana Barosu Avukatlar Salonu’nda yapıldı. Açıklamayı Adana Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Av. Deniz Eylem Coşkun Dumuş ve TÜBAKKOM Yönetim Kurulu Üyesi ve Kadın Hakları Merkezi Koordinatörü Av. Ayça Kara Sığırcı yaptı. Ayrıca Adana Baro Başkanı Av.Semih Gökayaz, kadın avukatlara ve gazeteceilere çiçek verdi.

Açılış konuşmasını yapan Av. Ayça Kara Sığırcı “Tüm dünyada kadınlar; yaşamın her alanında karşılaştıkları ayrımcılığa, cinsiyet eşitsizliğine, sömürüye, ev içi ve toplumsal şiddete karşı mücadele ederek dayanışma ruhuyla bir araya gelmektedir. Adana Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi ve etkin bir mücadele için toplumu, ilgili kurum ve kuruluşları görevlerini yapmaya yasaları uygulamaya çağırıyoruz” dedi.

Ülkemizde kadına yönelik şiddetin giderek arttığını, en temel insan hakkı olan yaşam hakkının vahşice ihlal edildiğini endişeyle gözlemlediklerine dikkat çeken Av. Sığırcı, “Kadına yönelik şiddetin önlenmesi Devletin şiddete yönelik politikalarıyla birebir ilgilidir. Kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması ve şiddete uğrayan kadınların korunması devletin sorumluluğundadır” diye belirtti.

“AÇIK ÇAĞRIMIZDIR: KADIN MÜCADELESİNİN YANINDAYIZ!”

“6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli yaşanan ve etkisi devam eden büyük deprem felaketi sebebiyle; Adana’nın da içinde yer aldığı 11 ilimizde büyük can ve mal kayıpları meydana gelmiştir. Depremin yaklaşık 13,5 milyon kişinin yaşadığı geniş bir bölgeyi etkilediği belirtilmektedir. Deprem gibi yıkıcı bir afetin sonuçları kadınlar, çocuklar, engelliler gibi toplumun farklı özellikteki dezavantajlı kesimlerini olumsuz etkilemektedir. Bu sebeple afet yönetiminin her anında kadınlar ve diğer dezavantajlı grupların ihtiyaçlarının gözetilmesi zorunludur” diyen Av. Sığırcı, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

“Deprem sebebiyle evleri yıkılan, dışarıda kalan kadınlar tüm zorluklar ve yoklukla tek başlarına mücadele etmek zorunda bırakılmıştır. Suya, tuvalet, banyo ve temel hijyen ürünlerine dahi ulaşamayan kadınlar salgınlar,   enfeksiyon ve hastalıklar ile karşı karşıyalar. Bunun yanı sıra deprem bölgelerinde Devlet tarafından ödenen ev ve kira yardımlarının erkek eş adına yatırılması, nafakaların tahsil edilememesi, şiddet mağduru kadının kolluk birimine dahi ulaşamaması ve daha birçok sebeple kadınlar şiddete daha da açık hale gelmiştir. Ev içi iş ve çocukların tüm sorumluluğunu üstlenen kadınlar depremin ardından konaklama yeri bulma, ısınma, beslenme gibi temel ihtiyaçları da yüklenmişlerdir. Ailesini kaybeden, deprem sebebiyle evsiz kalan kadınlar şiddet, cinsel saldırı, gasp ve yağma suçlarının açık hedefi olmuştur. AÇIK ÇAĞRIMIZDIR: Kadın mücadelesinin yanındayız! Kadınların insan hak ve onuruna uygun şekilde yaşamaları için birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz.”

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN VAZGEÇMEDİĞİMİZİ KAMUOYUYLA PAYLAŞIYORUZ”

Av. Sığırcı, Türk Medeni Kanunu, 6284 sayılı Kanun, İstanbul Sözleşmesi, CEDAW ve diğer Uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan kadın hakları kazanımlarını ortadan kaldıracak düzenlemelerin tam karşısında olduklarının altını çizdi ve konuşmasını şöyle sonlandırdı:

“Adana Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak bizler farkındayız ki her gün karşı karşıya kaldığımız cinsiyete dayalı eşitsizlik kadınları hayattan uzaklaştırıyor, şiddeti kuvvetlendiriyor ve kadın cinayetlerini meşrulaştırıyor. 8 Martta da Cumhuriyet, Anayasa ve Kanunlar ile elde ettiğimiz hakları ortadan kaldıracak değişikliklerin karşısında olduğumuzu ve kadına karşı şiddetin ortadan kaldırılması için mücadelemizi dayanışma ruhuyla sürdüreceğimizi, son olarak İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN VAZGEÇMEDİĞİMİZİ kamuoyuyla paylaşıyoruz.”

“8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ’NÜ BU YIL DEPREMİN YIKICI GÖLGESİNDE, KAYBETTİĞİMİZ CANLAR İÇİN MÜCADELEYE DEVAM EDEREK KARŞILIYORUZ”

Av. Ayça Kara Sığırcı’dan sonra konuşmasını gerçekleştiren av. Deniz Eylem Coşkun Durmuş, “Dünya kadınlarının tarih boyunca kadının insan haklarını ihlal eden düzenin değişmesi, eşit ve şiddetsiz bir yaşam için haykırdığı 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü bu yıl depremin yıkıcı gölgesinde, kaybettiğimiz canlar için mücadeleye devam ederek karşılıyoruz” diye söze başladı.

İçinde bulunduğumuz afet döneminde, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanamamasının yarattığı sakıncalar, deprem felaketinden sonra çok daha vahim ve net bir şekilde ortaya çıktığını kaydeden Av. Durmuş, “Afetin yarattığı mağduriyetler kadınların barınma, kıyafet, yemek ve hijyenik ihtiyaçlar ile nakdi yardımlara varana kadar yaşadığı eşitsizliklerin yanı sıra haklarına erişimin de imkânsızlaşması konusunda yaşanmaktadır” dedi.

“HEPİMİZE HAKLARIMIZI KORUMAK İÇİN DAHA FAZLA MÜCADELE ETMEMİZ GEREKTİĞİNİ GÖSTERMİŞTİR”

“Geçtiğimiz 1 yıl içerisinde kadınların haklarına erişimi için atılan adımların birer birer geriye gittiğine tanıklık etmek zorunda kaldık. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği temeline kurulu İstanbul Sözleşmesi için alınan yargı kararları, henüz oyuncaklarının ayırdına varamayacak kadar küçük yaşta bir kız çocuğunun sözde evlilik adı altında yıllarca istismara maruz kaldığının gün yüzüne çıkması, mevcut yasaları uygulamak yerine kadınları ayrıştırma amacı güderek yapılmak istenen Anayasa Değişikliği ve artarak devam eden erkek şiddeti nedeniyle katledilen onlarca kadın, hepimize haklarımızı korumak için daha fazla mücadele etmemiz gerektiğini göstermiştir”  Av. Durmuş, bu sebeple kadınların derinleşen mevcut sorunları karşısında hak savunucusu olarak kadın avukatların toplumsal cinsiyete dayalı şiddeti önlemek için mücadelesine devam edeceğini bir kez daha haykırdı.

“ATATÜRK DEVRİMLERİNE VE LAİK CUMHURİYETİMİZE BAĞLILIKLA, MÜCADELEMİZİ VE DAYANIŞMAMIZI SÜRDÜRECEĞİMİZİ KAMUOYUYLA PAYLAŞIYORUZ.”

Av. Durmuş, konuşmasına şu şekilde son verdi:

“Bir kez daha Medeni Kanun’a ve 6284 sayılı Yasa’ya dokunulmamasını, İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden yürürlüğe konulmasını, yasaların etkin bir şekilde uygulanmasını ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldıracak politikaların oluşturulmasını talep ediyoruz. Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu olarak; uzun mücadeleler sonucunda elde edilmiş kadın hak ve kazanımlarında kayba neden olacak her türlü girişimin karşısında olacağımızı bir kez daha ifade ediyor, kadın haklarının teminatı olan Atatürk Devrimlerine ve Laik Cumhuriyetimize bağlılıkla, mücadelemizi ve dayanışmamızı sürdüreceğimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz.”

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor