İŞTE SONER ÇETİN’İN KARNESİ

HABER: CANSU ERSOY

Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin’in kamuoyu yoklamalarının tamamında birinci olmasından sonra, halkla yaptığı sohbetteki konuşmasını kayda aldık ve BÖLGE okurlarıyla paylaşmak istedik.

Kalabalık bir halk toplumunun katıldığı ve salonu doldurduğu toplantıda Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin, halka adeta hesap verdi.. Tüm anketlerin zirvesinde yer alan ve halkın büyük desteği ile zirveden inmeyen Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin, halka derdini de, hizmetlerini de, eksiklerini de özetle şöyle açıklıyordu;

“Bir süre ara verdikten sonra yine yüz yüze halk günümüzde beraber olmanın heyecanı içerisindeyiz. BildiÄŸiniz gibi 2014’teki 30 Mart seçimlerinde seçildikten, mazbatamızı aldıktan iki gün sonra hemen ilk cuma günü size söz verdiÄŸimiz ÅŸekilde yüz yüze halk günümüze baÅŸladık. Tabii o zaman belli bir hazırlığımız olmadığı için belediyenin bahçesine koyduk koltuÄŸumuzu, masamızı, sandalyelerimizi. Yine o zamanki ekip arkadaÅŸlarımızla, müdürlerimiz, baÅŸkan yardımcılarımızla birlikte ilk halk gününü bu ÅŸekilde birlikte gerçekleÅŸtirdik. Ondan sonra hiç aksatmadık. Her cuma günü dedik ki bu eski Roma’da olduÄŸu gibi forum benzeri toplantılar yapacağız; geleceksiniz özgürce, serbest kürsüde dilediÄŸiniz her ÅŸeyi konuÅŸacaksınız. Bir eleÅŸtiriniz varsa bunu rahatlıkla dile getireceksiniz. Görüş ve düşüncelerinizi bizimle paylaÅŸacaksınız. Katılımcı, çoÄŸulcu belediyecilik anlayışımızın doÄŸal gereÄŸi olarak da bir kafanızda projeniz varsa ‘Belediye ÅŸunu da yapsa iyi olur’ diyeceÄŸiniz bir ÅŸey varsa öneriniz varsa bizimle paylaÅŸabileceksiniz. Bu imkanı size saÄŸlayacağız. Dediler ki ‘Vallahi bu iki üç hafta yapar. Ondan sonra bu iÅŸten vazgeçer’ Åžimdiye kadar deneyenlerin hiçbiri bu halk gününe devam edemedi. Çünkü zor bir ÅŸeydir. Hiçbir hazırlığın olmadan, hiçbir ön çalışması, bir sansür olmadan iÅŸte kapımız açık. Herkesin gördüğü gibi. Dileyen vatandaşımızın gelip görüşlerini, düşüncelerini açıkça eleÅŸtirileri varsa onu ifade etmelerini pek az insan göze alabilir. O yüzden ‘bu iÅŸ fazla sürmez’ dediler ama zaman geçtikçe baktılar ki biz bu iÅŸten vazgeçmeyeceÄŸiz. Çünkü bizi bilen bilir. Söz ağızdan çıkar. BiZ söz verdiÄŸimiz zaman iki elimiz kanda da olsa o söz yerine gelir. Ne mutlu bana ki herkes beni  ‘sözünün eridir’ diye tanır. Bir söz verdi mi o söz yerine gelir. Hatta bazen abartıyorum. Diyorum ki ‘ben ölsem bile mirasçılarım yerine getirir’ diyorum. O kadar da iddialı konuÅŸuyorum. Çünkü söz verildi mi yerine getirilsin diye verilmesi gerekir. Yani iÅŸin özü burada saklı burada yatıyor. Dolayısıyla öyle boÅŸ boÅŸ konuÅŸmamak lazım. BoÅŸ vaatlerde bulunmamak lazım. Herkese yaparız, ederiz falan diyerek böyle oyalamamak lazım. Bir ÅŸey olacaksa ben olur derim. Olmayacaksa olmaz derim. Yapıp yapmayacağımı bilmediÄŸim ÅŸeye de bakarız derim. Olmasını saÄŸlarız derim. Mesela bazıları geliyor diyor ki ya ‘baÅŸkanım sen bana söz verdin çocuÄŸumu iÅŸe alacaktın’ mesela. Örnek vermek için söylüyorum. Ben de diyorum ki sen o söylediÄŸini düzelt. Çünkü beni yeterince tanımıyorsun. Ben hiç kimseye iÅŸ konusunda söz vermem. Vermedim, vermem. Çünkü söz verdiÄŸim zaman yerine getirmem lazım. En iyi ihtimalle bakarız demiÅŸimdir diyorum. O ÅŸekilde düzelt diyorum. Yani ÅŸunu demeye çalışıyorum. Biz söz verdik. Sözümüzde durduk. Ama aramızda engeller oldu. Nasıl oldu? Pandemi süreci yaÅŸandı. Pandemide ben uzun süre direndim, hatırlıyor musunuz? Toplantılara ara vermedim. Yani burada maskelerle falan geldi gene vatandaÅŸlarımız. Bu toplantıları devam ettirmek için çok uÄŸraÅŸtık. Ondan sonra dediler ki kapalı mekanlarda toplantı yasak. Genel anlamda da toplanmak, bir araya gelmek yasak denilince artık yapacak bir ÅŸey kalmadı. Orada ara verdik. Ama dedik ki biz yine halktan kopmayacağız gene halkın içindeyiz. O ayrı bir ÅŸey de. Ama halkımız bilsin ki cuma günleri ben belediye baÅŸkanına direkt ulaÅŸabileceÄŸim. ‘Sen sor baÅŸkan cevaplasın’ uygulamasını getirdik. Sen sor baÅŸkan cevaplasın ÅŸu anda da var. Yüz yüze yapamadığımız toplantılarda zaten sosyal medya üzerinden bizimle irtibata her an geçebiliyorsunuz. Hatta bazen abartarak anlatıyorum. Diyorum ki örneÄŸin bir hemÅŸehrimiz yurt dışında çalışan oÄŸlunu görmek için biraz da tatil yapmak için Avustralya’ya gitti. Ondan sonra biraz dinlendikten sonra baktı ki bugün cuma. Saatler de uyuÅŸuyorsa sahilde yatıp dinlenirken ‘ya bizim sokakta bir tane çukur vardı. Ben bu sosyal medyadan ulaÅŸayım da sen soru baÅŸkan cevaplasınlar katkılıyım. Soner baÅŸkana söyleyeyim yapsınlar’ diyebilir. Dünyanın öbür ucunda olsa böyle bir ÅŸansı var. Böyle bir imkanı var. Bu rahatlık benim hemÅŸehrimde, benim vatandaşımda bu rahatlık olsun. Çünkü benim güzel hemÅŸehrilerim, her ÅŸeyin en güzelini hak eden insanlar. Onlara bu yakışır. Onlar bilsinler ki ‘ben istediÄŸim dakika belediye baÅŸkanına ve yönetimine ulaÅŸabiliyorum’. Sen sor baÅŸkan cevaplasın da her hafta Cuma günleri yapılıyor.   Çok şükür o da aksamadan devam etti ekip arkadaÅŸlarımızla her hafta toplanıyoruz. Klavyenin başında bizzat ben bulundum ekip arkadaÅŸlarımla birlikte. Orada iÅŸte hemen istiÅŸare ediyoruz arkadaÅŸlarımızla. Ne olacak ne bitecek? Åžu nedir? Åžu niye böyle yapılmamış?  Diye anında yanıtlarımızı hemÅŸehrilerimizle paylaÅŸtık. Bu da güzel oldu. Ve halen de güzel oluyor. Yani hemÅŸehrim biliyor ki ben Cuma günleri saat 14.00’te Cuma namazından sonra belediye baÅŸkanına yüz yüze veyahut da sosyal medya üzerinden ulaÅŸabilirim.

Şimdi ben her zaman ne diyorum? Bu müthiş de bir otokontrol mekanizması. İşte arkadaşlarımız burada. Buraya sığmayıp da ön tarafta oturan arkadaşlarımız da var. Ağzıma bile almak istemiyorum, dile getirmek istemiyorum ama diyelim ki bir vatandaşa kötü davrandı benim bir ilgili bürokratım, müdürüm, yetkili arkadaşlar. O vatandaş gelir halk gününde söyler. Belki aranızda öyle oturanlar vardır. Zannetmiyorum da çünkü hepsi benim gibi tatlı dille, güler yüzle yaklaşan arkadaşlarımız. Ben bundan eminim. Ama varsa böyle biri bunu göze alamaz. Çünkü o vatandaş gelir burada söyler canlı yayınlanıyor. Herkes burada, hemşehrilerimiz burada, belediye yetkilisi arkadaşlarımız burada. Dolayısıyla herkes kendine daha fazla çekidüzen vermek zorunda kalır. İşte bunun adı otokontroldür.

‘Avrupa’da ben ÅŸunu gördüm. Avrupa’da  bir uygulama var. Bunu burada da yapsanız ne güzel olur. Veyahut da ben iÅŸte çok okuyan, çok araÅŸtıran bir kiÅŸiyim. Belediyeye merak salmadım. Belediyede filan görev verseniz de kabul etmem ama istiyorum ki yaÅŸadığım kentte bunlar da olsun’ deyip de bu halk gününe gelip düşüncesini dile getiriyor veyahut da sosyal medya üzerinden bize görüş ve önerilerde bulunuyorsa bunun adı nedir? Katılımcı çoÄŸulcu belediyecilik anlayışıdır. Åžimdi bunu sorsanız herkes bu ilkeleri savunduÄŸunu dile getirir. Herkes der ki ben sosyal belediyeciliÄŸe inanıyorum. Ne yaptın sosyal belediyecilik anlamında? Yaptığını anlat. Yapacağını anlatma. Yaptığını anlat. Bana sorun bu soruyu. Ben size anlatayım. İşte gıda bankası. Her ay beÅŸ bin aileye gıda yardımında bulunuyoruz. Göğsümü gererek anlatıyorum. Ramazandaki koli yardımlarını falan katmıyorum hesaba. İftar sofralarını filan katmıyorum. Ama biz muhtaç kiÅŸi bırakmadık Çukurova ilçesinde. Bırakmamak için uÄŸraşıyoruz. Ve buraya gelen insan hiçbir zaman eli boÅŸ dönmemiÅŸtir. Binlerce kiÅŸiye tekerlekli sandalye dağıttık. Hayır çarşısı… İhtiyaç sahiplerine kılık kıyafet yardımında bulunduk, bulunuyoruz, bulunacağız da. Hiç aksatmadık. Giysi toplama kutularını ilk kez biz hani vatandaşımız da buna katkı sunsun diyerek ilk kez biz getirdik uygulamayı. Ondan sonra baÅŸka belediyeler bizi takip ettiler. Oradan da faydalandık.

Ama asıl ve daha önemlisi hayırseverlerle ihtiyaç sahiplerini bir araya getirdik. Sünnet kıyafetinden nişan kıyafetine varıncaya kadar her türlü çocuktan, her yaş grubuna kadar herkese kılık kıyafet yardımında bulunduk. Bulunmaya da devam ediyoruz.

Türkiye’de ilk defa bir ÅŸeyi daha yaptık. EÄŸer örneÄŸi var ise beni affetsinler. Duymadım. Fizyoterapist hizmeti baÅŸlattık fizyoterapiye ihtiyaç duyan ihtiyaç sahiplerine. Åžimdi onu biraz daha geliÅŸtirdik. Evde fizyoterapi hizmetlerine de çevirdik. Evinden de randevu alıp evine de gidiyor bizim fizyoterapistlerimiz. Bunun gibi. Sorun anlatayım. Katılımcı belediyecilik anlayışı iÅŸte bu. Halk günü.

Hadi varsa yüreği yeten yapsın. Herkesin yapması lazım. Halkı yönetime katmak böyle bir şey. Dört ayrı konuda kamuoyu araştırmasından ziyade referandum yaptık. Kamuoyunun katılımı, kamuoyunun düşüncesini sorduk. Dedik ki biz şunu şöyle mi yapalım, böyle mi yapalım ey vatandaşım sen karar ver. Sizin verdiğiniz karara da uyduk.

Çukurova Danışma Meclisi’ni kurduk. Oda baÅŸkanlarını topladık ve üç ayda bir bu baÅŸkanları bir araya getirerek dedik ki gelin arkadaÅŸlar taşın altına elinizi siz de koyun. Åžu memlekette ne yapılması gerekiyorsa beraber yapalım.

Sizin öyle bir belediye başkanınız var ki, herkesin düşüncesine önem veriyor, herkesle konuşuyor, herkesin fikrini soruyor. Her şeyi ben bilirim demiyor. Her şeyi ben bilirim diyen adam aslında hiçbir şey bilmiyordur. Ben bunu bilirim, bunu söylerim, her zaman bunu söylerim. Bir yönetici danışacak, konuşacak, düşüncelerini alacak insanların. Onların söyledikleriyle şekillendirecek projelerini elbette kendinin de projeleri olacak. İşte bizim olduğu gibi; çocuklar için ayrı, gençler için ayrı belli yaş grubunun üstündekiler için ayrı. Kadınlar için ayrı. Engelliler için ayrı. Engellilerin anneleri için ayrı herkes için ayrı projeler geliştirecek. Bütün amacı insanların hayatını kolaylaştırmak olacak.

Tabii uzun süredir yüz yüz bir araya gelemedik. Çok kötü dönemler de geçirdik millet olarak, toplum olarak. Yaşadığımız deprem tabii tüm acısıyla halen yüreğimizde hissediyoruz. Ama çok çabuk toparlandık, çok çabuk olaya müdahale ettik. Gereken tedbirleri aldık. Her türlü şeyi yerine getirdik. Vatandaşlarımızı aç açıkta bırakmadık. Her şeylerini düşündük. Ve alnımızın akıyla o süreci de geçirdik. Ama tabii deprem sonrasında da bu tür toplantıları yapmamızın mümkün olmadığını sizler yaşayarak gördünüz. Gene sosyal medya üzerinden devam ettik. Şimdi yüz yüze başladık.

Yirmi beÅŸ yıl aradan sonra Türkiye Spor Yazarları DerneÄŸi Kupası’nı biz yeniden baÅŸlattık. Bir ilki daha yaptık. Yirmi beÅŸ senedir yapılmıyordu. Hatırlayın. Bizim çocukluÄŸumuzda ligi öncesi Türkiye Spor Yazarları DerneÄŸi kupası oynanırdı. Adanaspor’un, Adana Demirspor’un falan çok keyifli derbi maçları olurdu. Ve hiçbir branÅŸta yirmi beÅŸ senedir bunlar yapılmıyor. Åžimdi bu sene dedik ki burada böyle bir eksiklik var. Biz bunu tamamlayalım. Yirmi beÅŸ yıl sonra bu kupayı da baÅŸlatalım. Nasıl baÅŸlattık? Gururumuz, gözbebeÄŸimiz kadın voleybolu biliyorsunuz. Milli takım dünya ÅŸampiyonu oldu Liginde döndü. Avrupa ÅŸampiyonu oldu. Onlarla birlikte sevindik. Onlarla birlikte bu mutluluÄŸu hep beraber yaÅŸadık. Biraz moral kaynağı oldu. Åžu anda dünya sıralamasında kadın voleybolunda Türkiye dünyanın en iyisi konumunda. Bu çok önemli bizim için.

Tabii biz bu konuda bir açık olduÄŸunu gördüğümüz, düşündüğümüz için Adana’da da bir potansiyel, voleybol seyircisi olduÄŸunu, salon sporlarına çok ilgi olduÄŸunu bildiÄŸimiz için tarihte ilk defa bir kadın voleybol takımı birinci ligde oldu. Bizim Çukurova Belediyesi kadın voleybol takımımız. Orada ÅŸampiyon olduk. Sultanlar Ligi’ne çıktık. Bir ilk de orada yaÅŸandı. İlk defa sultanlar liginde yer aldık. Ve birçok takım iÅŸte çıkıp geri düşerken biz köklü bir kulüp olduÄŸumuzu, olacağımızı herkese gösterdik. Play off’u çok az bir farkla, yani aslında aynı galibiyet sayısıyla biz play-off’a gidemedik maalesef. Dolayısıyla Avrupa’da yer alamadık. Ama bu sene kesin Avrupa hedefine odaklanmış durumdayız kilitlenmiÅŸ durumdayız. Ve umut ediyorum ki bu sene takviyelerle çok daha güçlendirdiÄŸimiz kadın voleybol takımımız Avrupa’da da bizi temsil edecek durumda ÅŸu anda.

Bu takım Adana’nın takımı. Ve inÅŸallah Türk Türkiye’nin takımı olacak. Adana’yı her tarafta duyuruyoruz. Bundan sonra daha da fazla duyulacaktır. “

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Spor