İyiler kaybetmez, kaybedilir

Ayşe TOPAK

İyi bir insan olmak, iyi bir insan olmaya çalışmakla değil, içinizde zaten mevcut olan iyiyi bulmakla ve bu iyiliğin ortaya çıkmasına izin vermekle mümkün olabilir.

İnsanın büyüklüğü, yaptıklarından gelir, söylediklerinden değil.

İnsan olarak dünyaya gözlerimizi açıyoruz da ‘insan olmayı’ öğrenmeye geldiğimizin ne kadar farkındayız?

“İnsan kendine değer verebildiği oranda başkalarına da değer verir; diğer insanlara gerçek anlamda değer verdiğini hissettikçe kendisini de değerli bulur.”

İç güdüler, nefis, doymak bilmeyen ego sürekli kendi çıkarına yönelik istekler içinde. Kendisi için istediğini bir başkası için isteyen insan sayısı oldukça azdır. Bu rekabete benzeyen yaşam tarzı en yakın olduklarımızla bile anlaşamayan mutsuz bir insana dönüştürür bizi. Empati yapmaktan kaçınır hayatı bir yarış gibi yaşamaya başlarız. Nihayetinde iyi niyetimizi de kaybetmeye başlarız.

İyi niyet insanları birbirine bağlayan en birincil öğedir.

Bu zamanda iyi insan olmak demek genel olarak kullanılmak demek. Maddi ve manevi olarak kullanılmak.

Ne kötü değil mi? Çoğu insan yardım sever insanları görünce maalesef bir süre sonra kullanmaya çalışıyor. Bu neden hep böyle oluyor acaba. Neden mi? Bencillikten.

Günümüzde her şey çıkar ilişkisi haline dönüştü. Herkes karşısındakinden kendisine ne fayda geleceğini hesaplıyor. Faydası var ise o kişiyi sömürene kadar kullanıyor. Ya duygularını ya cebini. Biz insanoğlunun en kötü geldiği noktadayız. Daha ötesi böyle insanların iyi insanları da mecazi olarak söylüyorum öldürmesi anlamına geliyor.

Tıpkı vampirler gibi kanını emerek kendi gibi insanlara dönüştürüyor ki bu insanlar yalnız kalmasın. Ama düşünsenize etrafımız bu tür insanlarla dolarsa nasıl yaşayacağız sevgi ve barış içinde. Aslında insanoğlu yaşamayı da kendine eziyet haline dönüştürmeye başlamadı mı bu şekilde.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor