JAPON EKİBİNDEN 19 UZMAN TEK BİR MASADA İŞE GİRİŞTİ

Öncelikle belirtmem gerekir; Başkan Durak belediyeye çağırdığında hala resmi daire genelgeleri geçerliydi. Daktilo dahil, her türlü eşya numaralıydı. Dolaplarda “Yangında ilk kurtarılacaktır” yazısı vardı. Allah muhafaza, yangın çıksa, dolapların hepsi de ilk kurtarılacağı için insanlar tereddüt içinde hiç birini kurtaramayabilirdi. Bunları dışında, kırmızı boyalı, içi kum dolu kovalar ve sapı kırmızı balta da süperekspoze durumda göze batardı. En az 6 kova olurdu ve bunlar beyaz boyayla sırasıyla Y, A, N, G, I, N harfleriyle işaretlenmişti. Daha ilk bakışta YANGIN’la ilişkili olduğu anlaşılırdı. Yangın başlarken kum dolu kovayı aleve serptiğinizde sönecekti. İyi de, kum dolu o çok ağır  kovayı hangi babayiğit kaldırıp da aleve serpebilirdi, o tarafını hala anlayabilmiş değilim.

Başkan’a, bu gözlemlerimi anlatıp böyle bir yerde çalışamayacağımı söyledim. “Karşıda, planlamacılar için kiraladığımız artık boş olan yer var; orayı istediğin gibi döşe, otur”dedi. Öyle yaptım. Zaten bazı eşyalar vardı. Mütevazı fakat işlevsel bir büro haline getirdim. Gerektiğinde toplantı için salon boyutuna uygun eliptik büyük bir masa ile tamamlamıştım. Büromuzun mutfağı, banyosu ve 3 odası vardı. Japonlara, Salon ve salona bitişik yemek odasını önerdim. “Bize çok gelir” dediler. Salondaki büyük masa ile sekreter masasının yeterli olacağını söylediler. Israrıma rağmen, 18 uzman, 18 bilgisayarıyla masayı paylaştı. İki hafta sonra kızım da ekibe katılınca 19 kişi oldular ve iki yıl boyunca, sonuçları  on binlerce sayfayı dolduran çalışmalarını bu masada oluşturdular. İleride, kızımla ilgili spekülatif kampanyadan ayrıca bahsedeceğim.

YANIP DURAN SOFULU’YA

TAMAM, YENİSİNE DEVAM

Ön protokole göre Japonlar, kendilerine gösterilecek alanlardan birini yeni ve çağdaş Katı Atık Bertarafı için projelendireceklerdi. Yani, yıllar yılı Adana’yı rahatsız eden Sofulu artık kapatılacak, patlama riskine karşı da önlemler alınıp yeşillendirilecekti.

İl Çevre Müdürlüğü bu çalışmalarımızı destekliyordu. Üstüne kırmızı harflerle “TOP SECRET” ve aynı anlamda “ÇOK GİZLİ” uyarısı bulunan sayısız haritaları önümüze serdiler. Geçmişte görev yaptığım Kadıncık I ve Kadıncık II ile Aslantaş baraj ve elektrik santral projeleri dolayısıyla 1 bölü 25 bin ölçekli  bu mükemmel haritalara aşinaydım. Günlerce inceledik ve 40 kadar alan belirledik. Aynı haritalarda ikinci bir çalışma yapınca alan sayısı 11’e düştü. Bu kez de kiraladığımız pırpır uçakla havadan gözlem yaptık ve neticede beş alan üzerinde durduk. Bu beş alanı tek tek ziyaret ettik. Biri hariç, diğerlerinden hiç biri de aranan kriterlere uymuyordu.

ATIK BERTARAF ALANI

BULMAK KOLAY DEĞİL

Bir kere rüzgar yönü uygun olacak. Yer altı suyuna zarar vermeyecek. Birinci sınıf tarım toprağı olmayacak. Fauna ve Floraya (Evcil ve yabani hayvanlar ile bitkiler) zarar vermeyecek, iskan bölgesi sınırına çok yakın olmayacak, orman bölgesi dışında kalacak, su kaynaklarına uzak olacak,  arkeolojik sit alanlarını rahatsız etmeyecek… Bunlar aklıma hemen gelen ilk kriterler.         

Sadece bir alan tam da aradığımız gibiydi. Adana Çimento Fabrikasının HEMEN YANIBAŞINDA taş ocağı olarak kullanıp derinleştirdiği devasa çukurluk mükemmel olabilirdi. Aslında burada Çaldağ adında kocaman dağ vardı. Orasında burasında da antik yapıtlar yer alıyormuş. Tamamı çimento olmuş. 1957’de ilk bölümü işletmeye açılan ve sonra katlanarak büyüyen fabrika dağı bitirmekle kalmadı, oturduğu alanı de kazıp derinleştirdi. Mikroklimanın canına okuduğu muhakkaktı ama artık geriye dönüş söz konusu değildi. Orayı inceledik; hemen bitişiğinde bazı arkeolojik değerler vardı ama amaca ters düşecek boyutta değildi. Başkan’a bu alternatifle gittik.

CUMAYA: ÇİMENTOCULAR İPE UN SERDİ

????????????????????????????????????

UÇAK KİRALAYIP İNCELEDİK: Haritalar üzerindeki incelemeler uzun sürmüştü. Uygun olabilecek alanları bir de havadan değerlendirmek üzere kiraladığımız pırpır uçakla havalandık.

UYGUN GİBİ YERLERİ ELEDİK: Harita üzerinde elverişli gibi duran alanları havadan incelediğimizde pek çoğunun kriterlere uymadığını, öneğin, fotoğraftaki gibi birinci sınıf tarım alanı ve yer altı suyuna geçit verecek topoğrafyaya sahip olduğunu gördük.

SOFULU’NUN VESİKALIĞI: Pilota, inişe geçmek üzereyken Sofulu üzerine bir kez daha yönlenmesini söyledim. Amacım “vesikalık” gibi bir hatıra fotoğrafı çekip peyzaj düzenlemesinde kullanmaktı. İyi ki çekmişim…

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor