“Kadın cinayetlerine alışmayacağız”
HABER: Eylem USNEKER
ADANA (BÖLGE)- Kadınlara yönelik şiddetin her geçen gün artmaya devam etmesi nedeniyle tepki açıklaması gerçekleştiren Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Adana İl Koordinasyon (İKK) Kadın Çalışma Grubu, “Kadınlarımızın katledilişine alışmayacağız ve susmayacağız” dedi.
Türkiye’de kadınların işyerinde, cezaevlerinde, hastanede, okulda ve özellikle de ailesinde yaşamın her alanında şiddete maruz kaldığını vurgulayan TMMOB’li kadınlar, şunları söyledi:
“Bunun temelinde yatan toplumsal cinsiyet eşitsizliği, kadın ve erkeğe yüklenen sosyal olarak kurgulanan cinsiyetçi roller, beklentiler, tutum ve davranışlar, toplumun cinsiyetçi bakış açısıyla kadınları her türlü ayrımcılığa maruz bırakmaktadır. Tarihsel ve evrensel bir süreç olarak gelişen toplumsal cinsiyet eşitliği; Ekonomik, siyasi, sosyal, kültürel ve hukuki tüm yapıları, ataerkiye uygun olarak düzenlenmiş ve onu yeniden üretmeye güçlendirmeye uygun olarak geliştirilmiştir. İşte Kadına yönelik şiddetin kaynağı da tamda toplumsal cinsiyet eşitliğinin olmadığı ataerkil yapı, toplumca kabul görüp sürdürülen, siyasi iktidarlar tarafından politikalarla desteklenen bu sebeple de kadına yönelik şiddetin önlenemediği bir durumla karşımıza çıkmaktadır.
“KADINLARIN İSYANI ARTIYOR”
Ülkemizde hemen her gün kadın cinayeti işleniyor; kadınlar cinsel şiddete, tacize ya da tecavüze uğruyor. Yaygın medya bu cinayet, taciz, tecavüz, şiddet haberlerini sıradan vakalar olarak sayfalarına taşıyor. Çok yakın zamanda yine kadına şiddet haberlerinden birini daha duyduğumuz Emine Bulut’un katledilmesi ve sadece Temmuz ayında 31 kadının yılda 400 kadının aynı veya benzer gerekçelerle katledildiğini görüyoruz. Ne katledilmeden önce kadınların ”ölmek isteyemiyorum” diyen ne de geride kalanların “lütfen anne ölme” diyen feryadının duyulmadığı, önlem alınmadığı, bunu gerçekleştiren erkek terörünün önlenemediği süreçte biz kadınların isyanını daha da artırıyor.
ŞİDDET KÖRÜKLENİYOR!
İktidarın ataerkil hukuk kurallarıyla yaptığı yasal düzenlemeler ve uyguladığı sosyal politikalar toplumsal şiddet eğilimini ve dolayısıyla aile içi şiddeti arttırıyor. Ne yazıktır ki faillere, iyi hal, haksız tahrik gibi cezai indirimler uygulanmaya devam ediyor. Türkiye’de siyasi iktidarlar, bugüne dek kadına yönelik şiddeti önlemeye ilişkin birçok uluslararası sözleşmeye imza koymuş olmalarına karşın bu sözleşmelerin gereğini yapmamakta, zaman içinde çıkarılan bazı yasaların, genelgelerin yaşama geçirilmesine katkıda bulunmamakta, gereken ilgi ve çabayı göstermemektedir. Bu yasalardan en önemli olan; 1985 yılında, Kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın tasfiye edilmesi anlamına gelen, kadınlar için bir haklar bildirgesi ancak devletler için ise bir yükümlülük manzumesi olarak nitelendirilen CEDAW (Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Kaldırılması Sözleşmesi) ve Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi (kısa adıyla İstanbul Sözleşmesi) 2014 yürürlüğe girmesine rağmen yasaların uygulanmadığını görüyoruz. Hatta Şiddet artmaya devam ederken, kadınlar lehine kazanılmış hakların sürekli törpülenmeye çalışıldığını, yapılan hukuki kararlar, verilen demeçlerle adeta şiddetin körüklendiğini söyleyebiliriz.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ UYGULANMALI
Kadına yönelik şiddete karşı gerçekte çözüm olmayan sadece gündemi oyalamak amacıyla her seferinde gündeme getirilen idam söyleminde vaz geçilmeli Kadına yönelik şiddetin önüne geçilmesi için İstanbul Sözleşmesi uygulanmalıdır.
Şunu çok iyi biliyoruz ki hukuk, eğitim, koruyucu ve eşitlikçi politikalarla kadına yönelik şiddeti önlemek mümkün, yine Erkek egemen sınıfın çıkarlarına hizmet eden cinsiyet ayrımcılığı çözülmeden özgür ve eşit bir toplumun yaratılması mümkün olmayacaktır.
Kadına yönelik şiddetin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması, öncelikle devletin ve siyasal iktidarların ilgili tüm kurumlarıyla sorumluluk üstlenmesi, sivil toplum örgütleri ve devletin kurumlarıyla işbirliği yapılarak, ortadan kaldırılması için gerekli sosyal politikaların yaşama geçirilmesi, yasaların uygulanması ve gerekirse yeni yasal yaptırımlar ile mümkün olacaktır. Biz TMMOB’li Kadınlar olarak; kadın bedeni üzerinden devam eden tüm dayatmacı ve baskıcı politikalara karşı ,toplumsal cinsiyet eşitsizliği giderilene ve kadına yönelik her türlü şiddet son bulana kadar toplumun tüm kesimleri ile birlikte sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz.”