KAN DAVASI VE MERAL AKŞENER

Yıl 29 Kasım 1971 Ocak ayı. Akçakale’nin Düzce Köyü’nde, muhtarlık seçimlerinden dolayı husumetli olan, ikisi de Arap kökenli Cümeyli Aşireti’ne mensup Analay ve Aysit aileleri arasında silahlı çatışma çıkıyor. Ortalığın savaş alanına döndüğü olayda Ali Analay yaşamını yitirirken, 9 kişi de yaralanıyor. Olaya karıştığı saptanan bazı kişilerin tutuklandığı olayın ardından; iki aile arasında kan davası başlıyor. Kan davasının ardından Aysit ailesi, olayın meydana geldiği köyü terk ederek Akçakale ve Şanlıurfa’ya göç ediyor.

Aradan geçen süreçte iki ailenin barışması için Cümeyli Aşireti’nin ileri gelenlerinden, aynı zamanda Harran İlçesi’nin belediye eski başkanı olan İbrahim Özyavuz, aracılık yapıyor. Yaklaşık 3 ay süren görüşmelerin ardından iki ailenin de barışı kabul etmesi üzerine, Harran ilçe merkezinde barış yemeği düzenleniyor, Kümbet evlerin arasına kurulan çadırlarda düzenlenen barış yemeğine, yöredeki aşiretlerin temsilcileri, Suriye’den gelen aşiret mensupları ile iki aileye mensup yaklaşık bin kişi katılıyor.

Barış yemeği için öğle saatlerinde ilçeye gelen Aysit ve Analay ailesi fertleri, boş alanda uzun kuyruk oluşturup, dakikalarca tekbirler eşliğinde birbiriyle tokalaşıyor.. Uzun süren tokalaşmanın ardından kıl çadıra geçen kalabalık, burada birlikte dua ediyor. Barışa aracılık eden İbrahim Özyavuz, iki ailenin kavgasından dolayı birçok insanın mağdur olduğunu söylüyor, “İnşallah bir daha böyle olaylar yaşanmaz. Bir daha kan davaları ve husumetlerin yaşanmamasını diliyoruz, Bugün barışıldığı için çok mutluyuz. Dileğimiz bölgemizde devam eden tüm kan davalarının barışla sonuçlanmasından yanadır” diyerek barışa katkı sunanlara teşekkür ediyor.

Yapılan konuşmaların ardından iki aileyi temsilen Ali Analay ile Ahmet Aysit, el sıkışarak birbirini kucaklıyor. Kurulan yer sofrasında bin kişi birlikte yemek yiyerek barıştıklarını ilan ederken, yaşanan olay sonrası göç eden Aysit ailesi mensupları da yeniden köylerine dönüyor.

Bu konuyu neden anlattık..

Tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş, “Mesela ben dışarıda olsaydım bir sabah Başak ile birlikte Meral Hanım’ın kapısını çalar ve “Kahvaltıya geldik derdim. Yıllar önce, Ankara’da, bir akşam Tayyip Bey’in evine neredeyse bu şekilde gidecektim. (Rahmetli Dengir Bey de bunu önermişti.) Ancak Sayın Erdoğan bizim açımızdan hep öngörülemeyen bir lider oldu” demiş..

İsmail Küçükkaya, İYİ Parti lideri Meral Akşener’i  programına konuk ettiğinde, Demirtaş’ın bu düşüncesini aktarmış, Akşener de, “Şimdi ben Güneydoğu’yu iyi bilirim. Güneydoğu’nun bir özelliği şudur. Kanlın olsa kan davalı birisi olsa kapısı çalındığı zaman o kapıdan içeri alınır. O evin annesi en yaşlısı korur, kollar. Sonra kapıdan dışarı çıktıktan sonra kan davası devam eder. Güneydoğu’nun böyle bir özelliği vardır” demiş.

Eeee!.. Efendim Meral Akşener, kabul edermiş ama kapıdan çıktıktan sonra kan davası devam eder demek istemiş. Kimler bunu söylüyor, aktif ya da pasif siyaset yapanlar. Ulan 40 yıl önce birbirini öldürüp,  yaralayanlar sonra araya girip barış sağlayanlar birbirine mi girmiş, kan davası mı sürmüş? Bunun yüzlerce örneği var.

Meral Hanım’ın niye kahvaltıya kabul eder ama, kan davası sürer demek istediğini köpürte köpürte anlatıyorsunuz..

Sizi ajan provakatörler sizi. Sizin amacınız kutuplaştırmak. Sabahın erken saatinde kalkıp TV canlı yayınına katılan bir siyasetçinin ağzından çıkan söz amacını aşan bir söz olamaz mı? İlla da “Aramızda kan davası var” dedi şeklinde mi yorumlanır? Yarın bir araya geldiklerinde hiç mi utanmayacaksınız.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor