KARA BAYRAM

 

Cahit Sıtkı Tarancı “Yaş otuz beş, yolun yarısı eder…” demiş; demek ki ben yolu bitirip patikalara geçeli hayli zaman olmuş. Bu uzun ömür yolculuğunda görebildiğim, hatta duyabildiğim en kara günlere denk geldi bu bayram. Kahramanmaraş depremlerinin ülke çapında yürek yangınlarına yol açması, gelecek günlerde acısını daha da hissettirecek nitelikte. Psikolojik, sosyolojik, ekonomik ve vicdani yıkıntılarının ağırlığı, ne yazık ki her geçen gün daha da ağırlaşacak gibi…

Kısa sayılabilecek zaman önce, bugün felâketin vurduğu her ilde “İmar Affı” müjdelenirken (!), bunun gerçekte hangi sarp yokuşlara basamak yapıldığı, belki bilinçli belki bilinçsiz, akla getirilmemişti. Atalarımız “Bir musibet, bin nasihatten hayırlıdır” demiş. Başımıza gelen musibet bir değil, bin falan sayılabilir de, acaba nasihat adına her hangi bir öz duyum yapabildik mi? Bence hayır!..

Sarsıntılar sürerken beton dökülmeyeceğini, mühendisleri bırakın, kalfalar bile bağıra çağıra söylerken ne kadar ciddiye alındığına tanık olduk. Depremin insafsızca vurduğu hatlarda yıkılıp da molozu temizlenen alana yeniden inşaat yapma teşebbüsü de cabası. İnşaatların hangi firmalara ve inanılmaz çabuklukla ihale edilmiş olmasını  anlayabilmiş değilsem, sanırım cehaletimdendir…

BİR DE MUHARREM İNCE OLAYI TÜREDİ

Asırlık Parti CHP’den devşirdiği itibar kırıntılarını kullanarak, kim bilir, belki de kullandırarak parti kurup Cumhurbaşkanlığına aday olan Muharrem İnce’nin koştuğu kulvarın nereye gittiğini bilmeyen kalmadı. Tanıdığımız kadarıyla, saf değil, ahmak değil; aksine gelişmiş zekâya sahip. Eklemem gerek, her ileri zekâ sahibinin kişiliği illâ da takdir terazisinde tartılacak değil. Yüce makama değil metrelerce, kilometrelerce yaklaşamayacağını bilmiyor olamaz. O halde, inat ve ısrarının yanı sıra, halkın aklıyla alay edercesine iddialarda bulunması nasıl bir dürtünün sonucu olduğunu, herhalde normal akla sahip herkes tahmin edebilir. Ben, mevcut tek adam yönetimine destek amacını taşıdığını düşünüyor ve düşünceme yanılgı payı tanımıyorum. Dürtünün ardında sadece “hırs ve öç alma” duygularının bulunduğunu da kabul edemiyorum; mutlaka başka şeyler de olduğunu göz ardı edemiyorum. Ayrıca, “Param yok. Gönüllülerin desteği ile yoldayım” tarzı söylemlerine de inanmıyorum.

PİNTİ YAĞIŞLAR

Yüzlerce yıllık süre içinde patlayan korkunç deprem yetmezmiş gibi, içinde bulunduğumuz yağış sezonu da ikinci büyük felâket gibi çöktü üstümüze. Barajlarımızdaki su hacmi normal kapasitelerinin yarısına bile ulaşabilmiş değil. Yalçın Torosların hala kar beyazına dönüşememiş olması, önümüzdeki yaz için ciddi moral çöküntüsüne neden olmakta.

İki solgun umudum var; biri su tüketiminde tutumlu olabilmek; pek aklım kesmiyor ama, “Belki…” diyorum. İkincisi de Mayıs ayında normalin hiç olmazsa iki katı yağış alabilmemiz. Olmayacak şey değil. Hazirandaki yağışın pamuk tarlalarında yüzey kaymağına yol açtığı için ekili alanların ikinci kez sürülüp yeniden tohumlandığını anımsarım.

KARA BAYRAMDIR

Yazdıklarımdan öte daha nice olumsuzluklardan bahsedebilirim. Aç yatan, ya da beslenemeyen çocuklar, maddi mengenede sıkışan emekliler ve işsizler, açlık sınırının altındaki ücretler gibi karamsarlık kaynağı diğer nedenleri de düşününce, bu bayram için “Kara” demeyeceğim de hangisine diyeceğim!..

Yine de, başka belâlarla karşılaşmama dileğiyle, bayramınızı kutluyorum.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor