KARANLIK KAMPÜS

Çukurova Üniversitesi Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden biridir.

Gerek verdiği eğitim gerekse öğrencilere sunduğu koşullar ile öğrencilerine ideal bir üniversite hayatı yaşatır.

Kuzey ve Güney olmak üzere iki büyük kampüsü olması da cabası…

Fakat tüm bu olumlu özelliklerinin yanında Çukurova Üniversitesi’nin de çok önemli bir eksikliği var: GÜVENLİK…

Binlerce öğrencinin bulunduğu ve bu öğrencilerin belki de yarısından fazlasının kız öğrenci olduğu üniversitede ışıklandırma eksikliğinden doğan ciddi bir güvenlik sorunu hakim.

Kuzey ve Güney olmak üzere iki kampüsten oluşan üniversitenin iki kampüsünde de bu eksiklik gözle görülür bir boyutta.

Hava karardığı anda gün yüzüne çıkan bu ışıklandırma sorunlarının üniversite yöneticileri farkında olsalar bile henüz bir çözüm bulunabilmiş değil.

Hava karardığı anda hüküm sürmeye başlayan karanlık, kış ayları yaklaştıkça ve hava daha erken saatlerde kararmaya başladıkça daha da büyük bir sorun haline gelecek.

Üniversite içerisinde çoğu bölümün 2. öğretimi mevcut ve bu 2. öğretimde okuyan birçok öğrenci var. Bu durum özellikle 2. öğretim öğrencileri için büyük bir sorun ve böylesine gözle görünür bir eksiklik bugüne kadar neden giderilememiş?

Anlamak zor…

Akşam saatlerinde üniversite kampüsü içerisinde bulunduğunuzda çoğu yerde telefonun feneri veya ek bir ışık yardımıyla gezmek zorunda kalıyorsunuz.

‘Zifiri karanlık’ kavramını canlı olarak görüyorsunuz. Önünüzü görmekte bile zorlandığımız kampüste dolaşmak/bulunmak neredeyse o saatlerde imkansız bir hal alıyor.

Karanlığın yanı sıra her yerden gelen köpek havlamaları ve çeşitli hayvanların sesleri ile kampüs içerisi neredeyse korku filmi sahnelerini aratmıyor.

Çukurova Üniversitesi’nin eski öğrencilerinden biri olarak bu durumu bizzat deneyimledim.

Bir öğrenci olarak insan kendini kampüsünde bile yeterince güvende hissedemeyecekse nerede edebilir?

Bir öğrencinin üniversitesinde her an bir şey çıkabilir korkusu ile arkasına bakmadan yürüyebilmesi gerekmez mi?

Gerekir.

Kampüs içerisinde yetersiz olan ışıklandırma kampüsün ve üniversitenin kalitesini yükseltmek adına bir an önce yetkililer tarafından giderilmelidir.

Bu da yetmezmiş gibi akşam saatlerinde çoğu otobüs üniversitenin içlerine çok girmeden giriş kısmından hemen geri çıkarak aşağıda bulunan Balcalı Hastanesi’nin önünden yolcu almaya başlıyor.

Yani üniversitenin içine neredeyse hiç girmiyor.

Üniversite içerisi belirli bir yerden sonra ücretsiz.

Şoförler de özellikle o saatte kampüste hem az kişi olduğu için hem de bedavaya yolcu taşımak istemedikleri için böyle bir yola başvuruyor.

Hal böyle olunca üniversitenin iç kısımlarında bulunan ve arabası olmayan öğrenciler Balcalı Hastanesi’nin oradaki aşağı durağa kadar yürümek zorunda kalıyor. Bu da karanlıkta uzun bir süre yürümeleri gerektikleri anlamına geliyor.

Kısaca; kampüsler evlerinden sonra öğrencilerin ikinci yaşam alanlarıdır ve öğrenci yaşam alanında kendini güvende hissetmelidir.

Karanlık küçük bir sorun değildir ve içerisinde birçok tehlike barındırır.

Üniversiteler her yönden aydınlık olmalıdır.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor