KIZILDERİLİLER

Delikanlılık yaşlarımızda, içinde kızılderili olan filmleri severdik. Çünkü filmde Kızılderili varsa, kahraman kovboy da vardır. Heyecan, macera yüksek perdelidir.
Tabii ki bu tarz filmler Amerikan yapımı olduğundan Kızılderililer daha çok kötülükleriyle sunulmaktaydı. Durup dururken göç eden ailelerin arabalarına saldırırlar, ateşli oklarla yangınlara sebep olurken çoluk-çocuk, erkek-kadın demeden can alırlardı. Yakaladıkları beyazı en ağır işkencelerle öldürmekten hoşlanan tiplerdi bunlar. Uzun saçlıydılar. Eğersiz ata binerlerdi. Kısacası, cani ruhlu, kötü yaratıklardı. Yani, Amerikalılar öyle gösteriyordu, biz de inanıyorduk.
KRİSTOF KOLOMB DEDİKLERİ ADAM
Gezgin-kâşif Kristof Kolomb İtalyandı. Gençliğinde İspanya’ya taşındı. Coğrafya meraklısıydı. O yıllarda Avrupalılar Çin’e ve Hindistan’a ulaşacak yeni yollar aramaktaydılar. Kolomb, matbaa sayesinde basılmış pek çok kitap ve haritayı inceleyerek batıya yelken açtığı takdirde 60 günde Hindistan’a ulaşabileceğini düşünmekteydi.
Fikrini İspanya Kralı Ferdinand ve Kraliçe İzabella’ya açtı. Böyle bir yolculuk sonunda büyük kazanç elde edileceğini ve gerekli finansmanı sağladıkları takdirde kazancın sadece yüzde 10’unu alıp gerisini kendilerine bırakacağını söyledi. Kabul ettiler ve 3 Ağustos 1492’de 3 gemi ve 90 kişiyle yolculuk başladı.
HİNDİSTAN DEDİĞİ
Yolculuğun 70’inci günü, 12 Ekim 1492’de Bahamalara geldiler. Bugün San Salvador denilen yerde karaya çıktılar. Kolomb, Hindistan’a geldiğini sanmaktaydı. Bu nedenle de, karşılaştığı insanları Hintli kabul etmişti. Çok kibar ve nazik insanlardı. Gelenleri iyi karşıladılar. Patates ve mısır ikram ettiler. Atları, silâhları yoktu ama kulaklarında koca koca altın süsler vardı. Yani burası altın cennetiydi.
Getirdikleri bazı ürünleri takas ettiler. Kolomb iki gemiyi adamlarıyla burada bırakıp 15 Mart 1493’te tek gemiyle döndü. Yanına da 15 yerli almıştı. Müthiş gösterilerle karşılandı. Başarısı hızla tüm Avrupa’ya yayıldı. Herkes, Asya Kıtasına giden yeni bir yol bulunduğuna inanmıştı.
KOLOMB’TAN DİNLEYELİM
Kahraman Kolomb gezi ile ilgili ilk intibalarını Kraliçe İzabella’ya şöyle yazmıştı…
“Bu insanlar çok kibar ve barışçıldır. Huzurunuzda yemin ederim ki Majesteleri, yer yüzünde bunlardan daha iyi bir millet yoktur. Komşularını kendileri kadar seviyorlar. Konuşmaları çok tatlı ve kibar. Konuşurken daime gülümsüyorlar. Her ne kadar çıplak dolaşmaktaysalar da, terbiyelive övgüye değer insanlar. Onlara kılıçlarımızı gösterdik. İlk kez demir silâh görüyorlardı. Ne olduğunu bilmiyorlardı. Hatta bazıları keskin tarafına dokununca elini kesti. Şeytan nedir bilmiyorlar. Birbirlerini öldürmüyorlar. Bir inanç veya mezhepleri yok. Basit yaşamlı, içtenlikli ve cömertler. Biri ellerindeki herjhangi bir şeyi istese, hemen veriyorlar. Çalmıyorlar, öldürmüyorlar…”
ACI SON
Kolombun Hindistan’a değil de Amerika’ya gittiği yıllar sonra öğrenilecekti. Avrupalılar bu yeni kıtaya akın akın gitmeye başladılar. Hindistan olmadığını bile bile burada yaşayanlara Hintli dediler. Yavaş yavaş onların her türlü olanaklarına, topraklarına el koydular. Köleleştirdiler. Zalimce öldürdüler. Soykırımdan çekinmediler.
En sonunda da, kzılderilileri çok kötü, kendilerini çok iyi gösteren filmlerle cani yanlarını örtmeye çalıştılar. Galiba başardılar da… Bakalım Gazzeliler kendilerini kurtarabilecek mi!..