KÖPRÜ UÇURULDU DA, MUCİZEVİ ZAFERLERİN KÖPRÜSÜ KURULDU

Adanalılar, işgal öncesinde Mustafa Kemal Paşa’nın öngördüğü tehlikeleri dikkate almıştı. Gençler ve toplum ileri gelenleri bir karşı gücün hazırlanması için toplantılar yapıyor, kıt olanaklarla nasıl bir davranış yönü takip edilebileceğini tartışıyordu. Fransızlar, yanlarına aldıkları çok sayıda “seçme” Ermeni lejyonerlerle geldikten sonra, birbirinden kopuk  bu dağınık gruplar yavaş yavaş toparlanmaya başladılar. Benzer çalışmalar Anadolu’nun bir çok bölgesinde de yapılıyordu ve Sivas Kongresi’nde Mustafa Kemal Paşa bu çabaları yönlendirmek üzere oluşacak örgüte “Müdafaa-yi hukuk” yani “Hakların Savunulması” adını vermişti.

Bütün bu gelişmeler sürecinde Fransızlardan cesaret alan Ermeniler ise sahipsiz ve savunmasız Türk halkına karşı yaptıkları zulmü her gün biraz daha arttırıyordu. Ermeni fedailer Çukurova’nın her yanında işkence, gasp ve tecavüzlerini arttırarak sürdürmekteydi. Halkımızın yok olanaklarla yer yer yapmaya çalıştığı direnişler etkin olmaktan uzaktı.

Kozan’da bir akşam karanlığında öldürülen Mıcrıkyan Yaver Kirkor isimli Ermeni katilini azmettirdikleri iddiasıyla tutuklanmaları istenilen Hulusi Kurdoğlu, Halil Topaloğlu ve dava vekili Mustafa Faik Bey Develi’ye kaçtılar.  Burada tanıştıkları Kılıç Ali Paşa’nın yardımıyla Sivas’a geçerek Mustafa Kemal Paşa’yla görüştüklerinde,  “Her gün faili belirsiz cinayetler işlenmekte ve Fransız idaresi Ermeni taşkınlıklarına göz yumuyor. Büyük Savaş’tan kalan silah ve cephaneleri gizledik. Çukurova halkı zengin olup böyle bir hareketi desteklemeye gücü yetecektir. Zulüm çeken halk, ne pahasına olursa olsun, Sivas’tan verilecek emirle düşmana saldıracaklardır. Mevcut çeteleri organize edecek bir kumandana vermenizi istirham ediyoruz” dediler.

Paşa, üç Adanalının bu içten ifadeleri üzerine Samsun’a beraberinde getirdiği Binbaşı Kemal Bey’i çağırıp “Adana bölgesinde milli cephe açılacaktır. Seni Çukurova’da Kuvayı Milliye teşkilatı kurmak üzere görevlendiriyorum. Yardımcı olarak Osman Nuri’yi veriyorum” dedi ve hemen ardından harita başında, neler yapılabileceğini anlatırken talimatını da yazdırdı.

O gün, Binbaşı Kemal, Kozanoğlu Doğan kod adıyla Kilikya Komutanlığına, Yüzbaşı Osman Nuri de, Aydınoğlu Osman Tufan kod adıyla Kilikya Komutan Yardımcılığına atandı. Artık Çukurova Cephesinin temeli atılmış oluyordu. Fakat Çukurova geniş bir alandı. Bu nedenle, daha sonra Yüzbaşı Ali Ratıp Bey de Tekelioğlu Sinan kod adı verilerek Batı Kilikya Komutanı olarak atandı.

Sıkmamak için, önemli de olsa bazı gelişme ve olayları geçerek16 Mart 1920 gününe atlıyorum.

HACIKIRI KÖPRÜSÜ

GAZİ OLMAK ÜZERE

Sene 1920… Mart’ın 16’sı. İngilizler İstanbul’u işgal etti. Gazi Mustafa Kemal artık saniyelerin bile sayılı olduğunu düşünerek az veya çok hazırlanmakta olan cepheleri harekete geçirmeye karar verdi. Güney Milis kuvvetlerine gelen emirde, ilk olarak Fransızın ikmal yolunun yok edilmesi isteniliyordu. Çete Reisi Emin Ağa (Polat) hemen varıp geliyor Hacıkırı’na, ayaklarına sarıyor dinamiti. Tam patlatacak, Mösyö Deduval yalvar yakar engelliyor. Deduval, Hacıkırıkırı Köprüsünün Mimarı Mavrogordato tarafından bakım-onarıma görevlendirilmiş Fransız Mühendis. “Yapmayın, etmeyin, bu köprü sizindir ve böyle bir eser bir daha zor yapılır. Amaç demiryolunda taşımayı engellemekse, az yukarıda, Koçak Köprüsü var. Orayı uçurun, bu iş çözülsün.” şeklinde konuşurken adeta yalvarıyordu.  Sonunda Hacıkırı gazilikten kurtuldu ve 19 Mart 1920 günü Koçak Köprüsü havaya uçuruldu. Köprü yıkılırken, bir bakıma Çukurovalı mücahitleri her biri bir mucize sayılabilecek nice zaferlerin köprüsü kuruluyordu .

İŞTE, O MUCİZELER

Fransızlar, 27 Aralık 1918’de Pozantı’ya kuvvet konuşlandırdıktan hemen sonra çevre tahkimatına giriştiler. Daha görür-görmez, Belemedik’i pek benimsediler. Burası, yüksek dağlar ve tepelerle çevrili çanak gibi korunaklı bir yerdi. Vadinin içinden geçen akarsu da ayrıca önemini arttırıyordu. Hacıkırı Köprüsü ile tünellerin inşaatı sırasında 4000 kişilik bir kasaba niteliğini almış büyük bir Şantiye alanıydı. Sapasağlam duran binaları kolaylıkla karargah, koğuş, depo, tamirhane, hastane rası aynı zamanda ve yemekhane-gazino gibi temel üniteler haline getirdiler.

Belemedik Hastanesi o dönem için mükemmel sayılabilecek tıbbi olanaklara ve çok zengin bir eczaneye sahipti. Ayrıca, Pozantı Garnizon Komutanı Binbaşi Menil’in eşi de, burada hastabakıcılık yapıyordu. Bayan Menil, 23 Mart 1920 günü kendi isteği ile sürekli kalmak üzere Belemedik Hastanesine geldi.

24 Martta Fransızların Cevizli Karakolu basılarak ele geçirildi.

28 Mart’ta Karanfil Dağı aşılarak Karaisalı’nın Fransızlara ait Yeniköy ve Sofulu karakolları ele geçirildi.

31 Mart günü Çamalan Karakolu basıldı. Kısa sürede düşürüldü.

Yaşam koşulları mükemmel, silah gücü bizimkilerin en az yüz katı olan işgal güçleri peş peşe gelen bu baskınlarla şaşkına dönmüş, hatta çıldırır hale gelmişti.

GELECEK YAZI: ZAFERLER SERİSİNE DEVAM

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor