Kucaklaşan Türkiye

Av. Erdem TUĞRAL
Merhaba Sayın okurlar… Bölge gazetemizin değerli muhabiri Yener Ekinci, köşe yazısı yazıp yazamayacağımı sorunca doğrusu hem heyecanlandım hem gurur duydum. Böyle bir teklife ‘evet’ demek benim için onur; ama aynı zamanda da büyük bir sorumluluk demekti. Umarım sizlere karşı mahcup olmam ve umarım Bölge gazetesi ailesini hayal kırıklığına uğratmam…
***
Değerli okurlar; başlamak her zaman zordur. İlk yazımın karşılığı ne olmalıydı? Nasıl başlamalıydım? Bunları düşünürken, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir söylemi dikkatimi çekti. ‘’Ayrışan değil, kucaklaşan Türkiye.’’ Türk dünyası ayrışmadan ve bölünmeden tarihin her döneminde çok çile çekti. Hıristiyan dünyasında, ‘’Din, toplumun çimentosu’’ olarak kabul edilip en üst değerlerden biri olmuşken, bizde ve bizim gibi Müslüman ülkelerde dinin birleştirici ve kucaklayıcı dili, ‘’Ya din, ya afyon’’ denilerek dışlandı ya da bir takım tarikat adı altındaki din tacirleri tarafından imtiyazlı sınıf yaratma aracı olarak kullanıldı. Bunun sonucunda da insanlar birbirlerine yabancılaştırıldı, düşman edildi. Bu acı gerçekler, en çok da Türk milletini yaraladı, hırpaladı, umutsuzluğa sürükledi.
***
Bu yüzyılın, Türk yüzyılı olması için atılacak en önemli adım, ülkenin ayrışan değil, ‘’Kucaklaşan Türkiye’’ olmasının hedeflenmesidir. Sayın Kılıçdaroğlu, bu söylemini hayata geçirebilecek liyakatta, sevgide, vatanseverlikte bir devlet adamıdır. Bu ülke sevgisizlikten, liyakatsizlikten, kayyumculuktan, partizancılıktan çok çekti. Devlet yönetiminde sevginin önemini, yaşadığım pek çok örnekle gelecek yazılarımda ifade etmeye çalışacağım.
***
Bu ülke, ekonominin düştüğü utanılacak durumdan elbette kolayca ve hızla kurtulacaktır; ama önceliğimiz sevgi, adalet ve liyakat olmalıdır.
***
Bu arada; ‘’Uzaklaşan değil kucaklaşan Türkiye’’ umudunu yeşertilmeye çalışılırken, Erzurum’dan çok vahim bir haber geldi. Ekrem İmamoğlu’nun konvoyuna karşı önceden planı hazırlanmış saldırıda, çocuklar ve yaşlıların da aralarında bulunduğu yedi kişi atılan taşlarla yaralandı. Acı olan, konvoyu korumakla görevli güvenlik güçlerinin duruma müdahale etmemesiydi. Bir Madımak Katliamı, Maraş Katliamı olmaması gerçekten mucizeydi. İçişleri Bakanı, Erzurum valisi, Erzurum emniyet müdürü ise hala istifa etmedi. Toplumun huzur ve güvenliğini sağlamakla görevli olanlar böyle bir provokasyona göz yumarlarsa ‘’Kucaklaşan Türkiye’’yi nasıl sağlayacağız. Korku iklimi ile Türk Milletini seçime götürmek isteyenlerin amacı elbette belli; ama Türk Milleti sağduyu ile hareket etmek zorunda. Barış ve kardeşliği sağlamaya mecburuz.