KURULTAYDA VERİLEN “SÖZ” TUTULMALI
CHP’nin, 20’nci Olağanüstü Tüzük Kurultayı biteli bu gün 7. Gün. Bu gün sıradan bir CHP’liye sorun: “aklında sizi ilgilendiren ne kaldı?” diye, yanıtı ya “hiçbir şey ya da anımsamıyorum” olacak. Gelecekte aday olmak isteyen bir Delegeye sorarsanız, ilk yanıtı “Genel Başkan ön seçim sözü verdi, ikincisi de “artık 3 dönemden fazla MV olunamayacak; (bu ikisi de seçenekli ve parti merkez organlarının kararına bağlı). Yani olur da olmaz da!
Yarım yüzyıldır bu kurultayların içinde oldum. Dikkat ederseniz 20. Tüzük kurultayı, yani nerde ise 2 yılda bir tüzük kurultayı görmüşüm. Her genel başkan geldiğinde ilk sözlerinin başında ön seçim var olmuştur. Ama sonuç hiç değişmemiştir.
Çünkü büyük hukukçu ve en deneyimli partili Prof. Turan Güneş’in hep söylediği gibi, “asıl olan partinin yazılı tüzüğü değil genel başkanının aklındaki tilkilerdir, O ne isterse hukuk ona göre yorumlanır”.
Haftalar öncesinden “bu gergin ve karanlık siyasal gidişatta, yapılacak o denli çok politik eylem ve eleştirecek sorun varken örgütü günlerce tüzükle oyalamak, ya acemice ya da kasıtlı bir karar” demiştim.
Gerekçemi de söyle açıklamıştım: “Başkan Özel’i halk bağrına basmış gözüküyor. Bu umudun arkasında Erdoğan’ın çözemediği Aş ve İş sorununa, CHP’nin çare olacağı inancı yatıyor. O nedenle geçmişte olduğu gibi bu tüzük kurultayının sonuçları da halkın umurunda olmayacak. Ayrıca, geçmiş doğru okunursa, olağanüstü kurultayların bekleneni vermediği, tersine adaylık yarışında olanları kışkırtarak, örgütte kişisel yarış kargaşasına sebep olduğunu yaşayanlar iyi bilir.
Ancak öylesi böylesi ile bu kurultay bitti. CHP Genel Başkanı Özel’in işi bence çok daha zorlaştı. Çünkü halkın haklı beklentileri önceliğinde, en azından “ön seçim ve parti içi demokrasi” konularında adeta ant içercesine parti tabanına karşı kendini bağımlı duruma soktu.
Halk indinde 31 Mart seçimlerinden sonra doğan umutlar, CHP’yi erken seçim konusunda hem de tarih vererek sıkıştırmıştır. Üstelik bir yandan eski Gen. Bşk. K. Kılıçdaroğlu’nun beyhude de olsa takındığı iç muhalefet tavrı, diğer yandan İst. B. Bşk. E. İmamoğlu’nun, sürdürdüğü cumhurbaşkanlığı adaylık yarışı, içten içe Gen Bşk. Ö. Özel’i rahatsız etmektedir.
Yine de yeni Genel Başkanın AKP’li R. T. Erdoğan karşısındaki başarı şansının, yolun başındaki son iki Genel Başkanın durumundan çok yüksek olduğu bir gerçek. Bu gün görülen yüzde 30’ların anlamlı oranda üzerine çıkacağına ben inanıyorum.
“Ancak” deyip, kendimce önemli gördüğüm bir konunun altını çizmek istiyorum: 1992’de CHP yeniden açıldı. 1994’te Tayyip Erdoğan’ın Erbakan Hocanın İstanbul adayı olduğu yerel seçime CHP, SHP ve DSP ayrı ayrı girdiler. Her yerde ama örneğin İstanbul’da toplam yüzde 45 dolayında oy alabildiği halde, soldaki oylar üçe bölündüğü için R.T. Erdoğan yüzde 23 oyla Belediye Başkanı oldu ve bu günlere geldi.
O tablo karsısında 1995 seçiminden önce CHP ile SHP, CHP’de birleşmeyi başardılar. Başlangıçta üst yönetimde ortak gibi gözükse de Baykal’ın partinin başına dönmesiyle 1995 seçiminde, hemen tamamı merkez yoklamasıyla belirlenen milletvekili listesinde SHP’nin kadroları tasfiye edildi. 1999 seçim öncesine gelindiğinde artık SHP kökenli aday çok azalmıştı. O seçimde CHP’nin meclis dışında kalmasının nedenlerinden biri bu olmuştur.
2023 seçiminde meclise giren CHP Meclis Grubu büyük çoğunlukta eski Genel Başkana yakın olanlardan oluştu! Bu soyut görünümün, gelecek seçim listelerine olumsuz bir etkisi olmamalı. Çünkü seçimde sandıklara partiyi taşıyacak olan örgüt, son kurultayda verdiği sözlerden dolayı Genel Başkana güvenmektedir. Bu nedenle Genel Başkan Ö. Özel verdiği “milletvekili adaylarını halk seçecek” sözünü kesinlikle tutmalı ve kontenjan hakkı dışında her yerde ön seçim yapmalıdır.