MARK SPİTZ’İ MODEL ALDI MİLLİ VE REKORTMEN SPORCU OLDU: ÇETİN CANBOLAT

HAZIRLAYAN: RAMAZAN ŞANIVAR

Çetin Canbolat, 1 Ocak 1959 yılında Adana’da doğdu. İlkokulu İsmet İnönü, ortaokulu Seyhan, liseyi ise Adana Erkek Lisesi ile İstanbul Behçet Çağlar Lisesi’nden mezun oldu. Daha sonra da Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Beden Eğitimi Bölümü’nü tamamlayarak Beden Eğitimi Öğretmeni oldu.

Yüzme sporuna ağabeyi Cevdet Canbolat’ın girişimleriyle 1970 yılında başladı. Kendini sürekli geliştiren Çetin Canbolat, girdiği bölgesel yarışlarda madalyalar kazanmaya başlayarak yüzme otoritelerinin dikkatini çekti. Daha sonra özellikle kelebekte rekorlar kırarak milli takımlara kadar yükseldi.

Yüzme yaşantısında 1972 Münih Olimpiyat Oyunları’nın büyük önemi bulunduğunun altını çizen Çetin Canbolat, sorularımızı şöyle yanıtladı:

Kendinizden söz eder misiniz? Yüzmeye kaç yaşında başladınız ? Başka sporlarla ilgilendiniz mi ?

1 Ocak 1959 Adana doğumluyum. İlk, orta ve lisenin bir bölümünü Adana’da, üniversiteyi ise İstanbul’da Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi öğretmenliğinde tamamladım. Adana’da 10 yaşında yüzmeye başladım. Havuza ilk geldiğimde suyun üzerinde rahat duracağımı umuyordum. Sandığım gibi olmadı. Gerçekten kısa bir zaman suda kaldım. Sonra da batmaya başladım. Bana 10 defa imdat demezsen seni kurtarmayız dediler. Gerçekten çok hızlı bir şekilde 10 defa imdat dedim ve beni kurtardılar. Ancak, bu korkulu dakikalar benim aynı zamanda cesaretle yüzmeyi öğrenmemi sağladı. Aynı uygulamayı yaptım. Bu kez telaşlanmadan başardığımı ve suyun üzerinde batmadan durduğumu gördüm. Böylece yüzme öğrendim. Özellikle lise dönemlerimde yüzmenin dışında okul takımında basketbol oynadım. Hatta grup ile yarı finallere kadar gittik. Bu arada küçük kız kardeşim Sevil Canbolat da yüzme yarışlarına katıldı.

Benim model alacağım çok kişi vardı. Önce ağabeyim Cevdet Canbolat, sonra da rekortmen milli yüzücüler Faruk Morkal, Ayhan Karataş, Ahmet Bozdoğan, Yılmaz Boztay, Mehmet Dilmaç, Ahmet Gökbuket daha bir çok yüzücüler vardı. Bunların öncelikle antrenmanlarını, deparlarını, dönüşlerini, kol ve ayak vuruşlarını yakından izlerdim. Bunun çok yararını gördüm.  

Neden yüzmede en zor branş olan kelebek stilini seçtiniz? Hem de dolfin yüzerek rekorlar da kırdınız bunlardan söz eder misiniz ?

Herkese ilginç gelebilir. Adana’da bu kadar rekortmen yüzücü varken 1972 yılında Münih Olimpiyat Oyunları’nda olimpiyat tarihinde o güne kadar 7 altın kazanarak herkesin dikkatini çeken ve yüzme tarihine geçen Mark Spitz benim rüyalarıma girdi. Adeta siyah-beyaz televizyona kilitlendim. Benim idolüm  ve model aldığım kimse oldu. Kelebekte dolfin yüzmeyi Mark Spitz sayesinde başladım.  Kolumu, ayağımı düzelttim. Rekorlar kırmaya başladım. Gerçi 2008 Pekin Olimpiyatları’nda Michael Phelps 8 altın kazanarak Mark Spitz’in rekorunu geçti.

İlk rekorumu Demirspor mayosuyla 1971 yılında milli ve rekortmen yüzücü merhum Ayhan Karataş’ın antrenörlüğünde kelebek branşında gençlerde ilk rekorumu kırdım. İlk girdiğim yarışta gençlerde 1.58 yüzerek sonuncu geliyordum. Ciddi, planlı çalışmayla 15-20 gün içinde 100 metre kelebeği hem de dolfin yüzerek 1.11 yüzerek Türkiye rekoru kırdım. Bunu sürekli devam ettirdim. 1975 yılında Cezayir’de gerçekleştirilen Akdeniz Oyunları’nda karışık bayrakta rekor kırdım. Toplamda 9 kez milli oldum. Bu arada Demirspor’da rahmetli eski milli atlet ve yönetici Ökkeş Koşkun’dan da büyük destek gördüm.

Demirspor’dan genç yıllarında İstanbul Yüzme İhtisas Kulübü’ne transfer oldun. Buna neden gerek duydun. Size yararı oldu mu?

Adana’da gençlk dönemlerimde havuzdaki aile ortamında ki dostluğu, arkadaşlığı, büyük yüzücü ağabeylerin derecelerimizi geliştirmek için gösterdiklerini çabayı asla unutamam. İstanbul Yüzme İhtisas Kulübü, yüzme ve sutopunda marka bir kulüptür. Daha önce Adana’dan Yüzme İhtisas Kulubü’ne transfer olan Behçet Kurtiç, Ali Rıza Öngören, Feridun Deveci, Tuncay Şenyüz gibi ağabeylerimizin yardımıyla gittim. O dönemlerde ağabeyim Cevdet Canbolat ve ben kelebekte en iyi dolfin yüzen kişilerdik. Aynı dönemde Tayfun Gerek, Arif Talay, Seçkin Öngören,  Haydar Çakırgil İstanbul’a transfer oldular. Birazda şartları iyiydi. Okul, burs, maaş, yemek konusunda hayli destek oldular. Uzun yıllar İstanbul Yüzme İhtisas Kulübü’nde yüzdüm ve sutopu oynadım. Romen Antrenör Mirça Olarou’nun bizlere çok katkısı oldu. Buradaki antrenör ve yöneticiler hayli nezaketli ve çağdaş insanlardı. Bizlere çok iyi davrandılar. 1979-1982 yılları arasında antrenörlük dönemimde Ahmet Nakkaş dahil 10-12 kadar sporcuya rekor kırdırdım ve milli takımlara girmelerini sağladım.

Ayrıca, lise yıllarımda Fransa’da yapılan Dünya Okullararası şampiyonaya katıldım. Milli takımla 1975 yılında Cezayir’de yapılan Akdeniz Oyunları, 1977 yılında Yugoslavya’da Balkan Şampiyonası, Yüzme İhtisas Kulübü’ye Almanya’da gerçekleştirilen ikili yüzme ve sutopu şampiyonasına gittim.

Uzun yıllar Beden Eğitimi öğretmenliği yaptın. Bu sırada öğrencilerine yüzmeyi sevdirdin mi? Önemli dereceler yapan öğrencin oldu mu?

İstek Vakfı, Mustafa Kemal Atatürk Tarabya Lisesi’nde uzun yıllar Beden Eğitimi Öğretmenliği yaptım. İstek Vakfı’nda en çok keyif aldığım tarafı okulda kapalı yüzme havuzu olmasıydı. Hemen sınıflar arası yüzme seçmeleri yaparak yetenekli sporcuları belirledim. Düzenli ve sistemli antrenman sonrasında İstanbul’da hem okullararası şampiyonada önemli dereceler yaptık. Hem de başarılı öğrencilerimin iyi kulüplerde lisansiyer olmasını sağladım.  Daha sonra öğretmenlik yaşamıma Beşiktaş Koleji’nde devam ettim. Burda da öğrencilere yüzme ve farklı sporları sevdirdim. Onlara spor kültürü aşıladığıma inanıyorum. Daha sonra ENKA Sadi Gülçiçek Spor Tesisleri Müdürlüğü yaptım. Burada da spor adına önemli katkılarım oldu.

Emekli olduktan sonra sanıyorum Türkiye’nin en iyi sahil kenti Bodrum’a yerleştiniz. Burada yüzme ile ilgili bir çalışmanız oldu mu?

12 yıl önce ailece Bodrum’a yerleştik. Benim sağlığım için spordan, özellikle yüzmeden kopmam mümkün değil. Orada da yüzme ile ilgilenen masterlar takımı buldum. Çok iyi dostluklar edindim. Halen hem yüzüyorum, hem de belediye havuzunda masterlara antrenman yaptırarak yarışlara hazırlıyorum. Kadın, erkek 50-60 kadar eski sporcu ilk günkü heyecanla antrenman yaparak Türkiye genelinde dereceler elde ediyorlar. Benim de 50 ve 100 metre kelebekte Türkiye şampiyonluğum var. Bundan büyük keyif alıyorum.  Yerel yöneticilerden daha fazla destek bekliyoruz.

ÇETİN’İN AĞABEYİ CEVDET CANBOLAT: “ÇETİN REKORLARI VE ANTRENÖRLÜĞÜYLE BİZİ GEÇTİ”

Çetin Canbolat’ın ağabeyi milli yüzücü ve sutopucu Cevdet Canbolat, kardeşinin hem yüzdüğü dönemlerde, hem de antrenörlüğü döneminde çok başarılı olduğunu belirterek, “Çetin kardeşim bizden daha başarılı oldu”

Adana Demirspor’da yüzme serüveni başlayan Çetin Canbolat’ın, daha sonra Türkiye’nin yüzmede bütçesi, yöneticileri, tesisleriyle o dönemlerde en iyi kulübü olan İstanbul Yüzme İhtisas Kulübü’ne transfer olmasının çok isabetli olduğunu ve kaderini değiştirdiğini ifade eden Cevdet Canbolat, şöyle devam etti:

“Demirspor mayosuyla önemli başarılar elde eden kardeşim Çetin,  daha sonra İstanbul Yüzme İhtisas Kulübü’nde disiplinli Roman Antrenör Mirça Olarou çalışarak rekorlar kırmaya başladı. Ayrıca, aynı zamanda eğitimini aksatmayarak Beden Eğitimi Öğretmeni oldu. İstek Vakfı ve Beşiktaş Koleji’nde 20-25 yıl kadar yüzmede yetenekli sporcular kazandırdı. Emekli olduktan sonra Çetin, babam, annem ailece Bodrum’a yerleştiler. Orada da halen masterlarda Türkiye şampiyonalarına katılarak madalyalar kazanıyor. Kardeşimle gurur duyuyorum.”

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor