METİN GÖKTEPE YARIN MEZARI BAŞINDA ANILACAK

(HABER MERKEZİ)- Haber takibi için gittiği İstanbul Alibeyköy’de polisler tarafından öldürülen Evrensel Gazetesi Muhabiri Metin Göktepe, katledilişinin 29’uncu yılında, 8 Ocak Çarşamba (bugün) saat 11.00’de Esenler Atışalanı Kemer Mezarlığı’nda anılacak. Anma törenine Göktepe’nin çalışma arkadaşları, ailesi, meslektaşları ve dostları katılacak.

KATİLLERİ YARGILANAN İLK GAZETECİ

10 Nisan 1968’de, Sivas ilinin Gürün ilçesine bağlı Çipil köyünde dünyaya gelen Metin Göktepe, 1992 yılında “Haberde ve Yorumda Gerçek” dergisinde çalışmaya başladı. Göktepe, 7 Haziran 1995’te ise Evrensel gazetesinde yer aldı. Metin, İstanbul, Eyüp’te 8 Ocak 1996 günü takip ettiği haber sırasında polislerce gözaltına alındıktan sonra götürüldüğü kapalı spor salonu yakınında ölü bulundu.

Öldürülmesinden sorumlu polisler kamuoyunda “Rahşan affı” diye bilinen afla şartlı tahliyeden yararlanarak toplam 1 yıl 8 ay yatmışlardır. Metin Göktepe gözaltında öldürülmüş gazeteciler içinde katilleri yargılanmış ilk gazeteci oldu.

“MUTLAKA BEN İZLEMELİYİM ARKADAŞLAR”

Metin Göktepe, “Mutlaka ben izlemeliyim arkadaşlar” diyerek gittiği haberde, gözaltına alındı ve polislerce dövülerek öldürüldü. Gün 8 Ocak 1996’ydı. Ümraniye Cezaevi’nde öldürülen tutukluların cenazesini izlemek üzere Alibeyköy’e gitmişti. Ancak, “Sarı Basın Kartı” olmadığı gerekçesiyle ilçeye sokulmadı. Haberi izlemekte “ısrarcı” davranınca da, gözaltına alındı ve yüzlerce insanla birlikte Eyüp Kapalı Spor Salonu’na götürüldü. Burada polislerin şiddetli cop darbeleriyle dövülerek öldürüldü.

DEVLET YETKİLİLERİ, CİNAYETİ GİZLEMEYE ÇALIŞTI

Devlet yetkilileri çelişkili açıklamalar yaparak cinayeti gizlemeye çalıştı. Dönemin Başbakanı Tansu Çiller ve İstanbul Emniyet Müdürü Orhan Taşanlar, Metin Göktepe’nin gözaltına alınmadığını; Eyüp Cumhuriyet Savcısı Erol Canözkan gözaltına alındığını ancak sonra çay bahçesinde otururken fenalaşarak sandalyeden düştüğünü; İçişleri Bakanı Teoman Ünüsan ise spor salonunun duvarından düşerek öldüğünü iddia etti.

Polisler tarafından öldürülmesinin üzerinden 29 yıl geçen Evrensel Gazetesi Muhabiri Metin Göktepe, gazeteciler için hâlâ umut olmaya devam ediyor. Basın meslek örgütü temsilcileri bugün gazeteciler üzerindeki baskılara dikkat çekerek “Gazeteciler hâlâ Metin gibi gerçeğin peşinde koşmaya devam ediyor” dedi.

Evrensel Gazetesi Muhabiri Metin Göktepe, 8 Ocak 1996 günü görevi başındayken polislerce gözaltına alınmış ve götürüldüğü Eyüp Kapalı Spor Salonu’nda dövülerek öldürülmüştü. Geçen sürede gazetecilere dönük baskılar; gazeteci cinayetleri, tutuklamalar, Basın İlan Kurumu (BİK), Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ve erişim engelleriyle sürdü.

‘BASKILARA KARŞI BİR ARADA OLMALIYIZ’

Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Gökhan Durmuş, gazetecilerin hemen her gün hakim karşısına çıktığını, tutuklandığını, darbedilip gözaltına alınsalar da gerçekleri yazmaktan vazgeçmediklerini söyledi. Durmuş “Gazeteciler hâlâ Metin gibi gerçeklerin peşinden koşmaya devam ediyor. Halkın haber alma hakkı için mücadele ediyor” dedi.

Basın meslek örgütlerinin Metin’in katledildiği ilk günden itibaren bir araya gelerek davanın takipçisi olduklarını ve kamuoyu baskısı sayesinde Metin’i öldürün polislerin ceza alabildiğini hatırlatan TGS Başkanı Durmuş “Bugün de o günkü gibi tüm baskılara karşı bir arada olmalıyız” ifadelerini kullandı.

HAK ODAKLI HABERCİLİĞİN SEMBOLÜ

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Sibel Güneş, Metin Göktepe’nin “Hak odaklı haberciliğin sembol isimlerinden biri” olduğuna dikkat çekerek “8 Ocak 1996’da Emniyet Müdürlüğü, Göktepe’nin gözaltındayken duvardan düşüp öldüğünü açıkladı” hatırlatmasını yaptı.

Güneş; gazeteci meslek örgütlerinin ısrarlı bir çaba sonunda Göktepe’nin polisler tarafından dövülerek öldürüldüğünü ortaya çıkardığını ve işkenceye karışan polislerin hüküm giydiğini vurgulayarak “Elbette hüküm Metin’i bize ve ailesine geri getirmedi ama Metin Göktepe sayesinde basın emekçileri ilk kez büyük bir dayanışma göstermiş oldu. İçinde bulunduğumuz korku ikliminde de ne yazık ki gazeteciliğin, gazetecilerin kuşatılmaya çalışıldığına tanıklık ediyoruz” dedi.

TGC Genel Sekreteri Güneş sözlerine şöyle devam etti: “Gazeteciler, bazı siyasetçiler ve güç odakları tarafından hedef gösteriliyor. Sözlü ve fiziksel şiddete uğruyor, haksız yere gözaltına alınıp tutuklanıyor. Gazetecilere saldıranlar cezasızlıkla ödüllendiriliyor. Gazetecilerin önce basın kartları iptal ediliyor, sonra cezaevine konuluyor, sonra da ‘Cezaevinde basın kartı olan gazeteci yok’ deniliyor. Evrensel etik ilkeler çerçevesinde mesleğini yapan her gazeteci baskıyla, işsizlikle tehdit ediliyor. Ama tüm bunlar biz gazetecileri yıldırmıyor. Demokrasinin yeşermesi için basın, düşünce ve ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması için mücadele etmeye devam edeceğiz. Hak haberciliğin simgesi Metin Göktepe’yi sevgi ve saygıyla anıyoruz. Onu hiç unutmayacağız ve unutturmayacağız.”

‘GERÇEKLERİ HALKA ULAŞTIRMAK HİÇ KOLAY DEĞİL’

Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eş Başkanı Dicle Müftüoğlu, Türkiye’nin kuruluşundan bugüne gerçekleri halka ulaştırmanın hiç kolay olmadığına vurgu yaparak “Özelde iktidarlar değişse de bu uygulama hiç değişmedi. İktidarların yaptığı ihlalleri, uygulamaları, kötü yönetim biçimini kamuoyuna duyuran, gerçekleri açığa çıkartan gazeteciler her zaman hedef haline geldi, getirildi” dedi.

Müftüoğlu “Bugün Türkiye’de basına yönelik baskılar farklı biçimleriyle devam ediyor. Sansür, internetteki erişim engelleri, BİK’in cezaları gerçeklerin halka ulaşmasının önünde engel oluşturuyor. Sokakta haber takibi yapan her bir meslektaşımız ya polisin tacizine ya engellemesine ya da şiddetine maruz kalıyor” dedi.

TÜRKİYE’DEKİ TABLO: ANMALAR BİLE SUÇ

Gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in Suriye’nin kuzeyinde haber takip ederken öldürüldüğünü hatırlatan DFG Eş Başkanı Müftüoğlu “Türkiye’de tablo budur” diyerek “Nazım Daştan ve Cihan Bilgin için yapılan eylemlere müdahale edildi, meslektaşlarını anmak isteyen gazeteciler tutuklandı. Bundan daha absürt, daha ilginç örnekler olamazdı. Gazetecilerin meslektaşlarını anmaları dahi suç olarak gösterilmeye çalışıldı” ifadelerine yer verdi.

Müftüoğlu son olarak şunları söyledi: “Ama bunun karşısında direnen, her şeye rağmen gerçekleri yazan, Metin Göktepelerden, Musa Anterlere, Nagihan Akarsellerden, Nazım Daştanlara kadar uzanan bir hakikat arayışı var. Bizler de bu hakikat arayışının hiçbir zaman bitmeyeceğini, gerçeklerden asla taviz vermeden, bedeli ne olursa olsun, meslektaşlarımız gibi gerçekleri yazmaya devam edeceğimizi söylüyoruz.”

BOZULMA, YOZLAŞMA VE KRİZLERE RAĞMEN… 

Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi ve Bianet Medya Özgürlüğü Raportörü Erol Önderoğlu “Doğrusu, sansasyon tık odaklı veya körlük yaratan ideoloji bazlı medyanın getirdiği bozulma, yozlaşma ve krizler akla geldikçe, Metin Göktepe gibi habercilerin salt ‘halka doğruyu ulaştırma’ uğraşına, ödemek zorunda bırakıldıkları bedellere isyanımızdan hiçbir şey eksilmeden, büyük saygı duyuyorum” dedi.

Tüm dünyada kâr odaklı yaklaşımın veya ticari endişelerin zirve yaptığı bir dönemde, meslek ideallerini ayakta tutmanın güçlüğünü hatırlatan RSF Türkiye Temsilcisi şöyle devam etti: “Buna rağmen, birçok muhabir ve araştırmacı gazetecinin alandan gerçeğe ulaşmak için tutuklanma, yargılanma ve şiddetle karşılaşma riski altında yaşadıklarını net olarak görüyoruz. 29 yıl önce ailesinden, sevdiklerinden ve varlığını adadığı medyadan koparılan Metin Göktepe hem baskılara direnmeyi hem de gazeteciliğin özünü oluşturagelen halka gerçeği taşıma misyonunu en temiz anlamda simgeliyor.”

EMEK PARTİSİ, METİN GÖKTEPE’Yİ ANDI

Emek Partisi, 8 Ocak 1996’da polisler tarafından öldürülen Metin Göktepe için bir açıklama yayımlayarak “Metin Göktepe mücadelemizde yaşıyor” dedi.

Emek Partisi (EMEP) Genel Merkezi açıklamasında “Doğru bir habercilikte ısrar eden gazeteciler ve basın organları, bugün de büyük bir baskı altında görevlerini yapmaya çalışmaktadır. Basın özgürlüğüne sahip çıkmak sadece gazetecilerin ve basın örgütlerinin değil, ifade ve örgütlenme özgürlüğü bakımından hepimizin görevidir” ifadelerine yer verdi.

‘METİN GÖKTEPE’NİN İZİ VAR’

EMEP açıklamasına şöyle devam etti: “Metin Göktepe davasının halkın haber alma hakkı açısından sembol bir davaya dönüşmesinde, onun haberini yaparken dokunduğu işçi ve emekçilerin, gençlerin, kayıp yakınlarının onun davasını kendi davaları olarak görüp sahiplenmelerinin payı büyüktür. Bu da onun gazeteciliğinin doğal bir sonucudur.

Metin Göktepe’nin anısını yaşatmak ve genç gazetecileri, halkın haber alma hakkı konusunda ödünsüz bir gazetecilik için teşvik etmeyi amaçlayan Metin Göktepe Gazetecilik Ödülleri de göstermiştir ki, Metin’i katledenler onu susturamamıştır.

Sadece onlarda da değil, bugün grev yasaklarına, sermayenin ve onun iktidarının her türlü engellemelerine rağmen mücadele kararlılığı gösteren işçi ve emekçilerin mücadelelerin içinde de Metin Göktepe’nin izi vardır!”

NAİL GÜRELİ UNUTULMADI

Parti açıklamasında, 29 yıl sonra Metin Göktepe’yi anarken, Göktepe davası sürecinde kararlı biçimde mücadele eden Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) o dönemki başkanı Sayın Nail Güreli’yi de sevgiyle, saygıyla andı.

“Evrensel Gazetesi Muhabiri Metin Göktepe, cezaevinde öldürülen iki devrimci tutuklunun Alibeyköy’deki cenaze törenini izlemek isterken polisler tarafından gözaltına alınmış ve götürüldüğü Eyüp Kapalı Spor Salonu’nda dövülerek, işkenceyle katledilmişti” hatırlatmasını yapan EMEP; ilden ile sürülen Metin Göktepe davasının, ailesinin, genç meslektaşı basın emekçilerinin, basın örgütlerinin, Emek Partisinin ve birçok kitle örgütünün kararlı takibi sonucu, gözaltında öldürülmüş gazeteciler içinde katilleri için mahkumiyet kararı verilmiş ilk gazeteci davası olarak sonuçlandığını aktardı.

Açıklama “Sevgili yoldaşımızı mücadelemizde yaşatmaya devam edeceğiz” diyerek sonlandırıldı.

 

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor