MÜVEZZİLER

30-40 yıl öncesine dek bu sözcüğün anlamını yediden yetmiş yediye herkes bilirdi. Cadde cadde, sokak sokak dolaşıp gazete satanların genel adıydı “Müvezzi”. Sözcük, Arapça tevzi’den gelir; dağıtıcı demek.

Televizyon yoktu o yıllarda. Hatta adını bilen yoktu belki de. Radyo lüks eşyalardan sayılır. bazı evlerde radyoya göz değmesin diye nazar boncuğu bile takılırdı. Olup bitenlerden haberdar olmak, görüş ve bilgiyi geliştirmek için gazeteler en uygun, en verimli kaynak, bir bakıma sosyal eğitim aracıydı.

Gazeteleri müvezzilerden alırdık. Çoğu, çocuk yaştaki satıcılar, sabahın köründe dört matbaayı dolaşıp yirmişer, otuzar gazete almak zorundaydı. Vatandaş Gazetesi Yağcami yakınlarındaki Karasokudaydı. Sonradan İnönü Parkının Kuzeyine taşındı. Türksözü zaten eskiden beri buradaydı. Yeni Adana, Abidinpaşa’da, Tepebağ’ın ortasına uzanan girişin başındaydı. Sonradan Kızılay Caddesine taşındı. Bugün Gazetesi de, Çakmak Caddesinin yaklaşık ortasında, yolun doğu yanında yer alıyordu.

Müvezzilerin kendilerince saptanmış semtleri vardı. Geldiklerini duyurmak için var güçleriyle “Yazıyoorrr!..” diye bağırmaları adeta yasa gereği gibiydi. “Yazıyor”un ardına da önemli olayların başlıklarını eklemeleri gerekirdi. O nedenle de her gazetenin ön sayfasından başlıkları akılda tutmaları zorunluydu. Örnek vermeye çalışayım:

  • Yazıyooorrr!.. Vatandaş, Yeni Adana, Türksözü, Bugünnn!.. Çobanı öldüren katilinin yakalandığını yazıyooorrr!..
  • Yazıyooorrr!.. İnönü’nün Menderes’e cevabını yazıyooooorrr!…
  • Yazıyooorrr!.. Karşıyakadaki fabrika yangınını yazıyoooorrr!..
  • Yazıyooorrr!.. Celâl Bayar’ın Adana’ya geleceğini yazıyoooorrr!..

Diyeceksiniz ki, “Hani Hürriyet, Milliyet, Cumhuriyet ve diğerleri?..” Ben de, “Elcevap” diyeceğim ki; o yıllarda Ankara ve İstanbul gazeteleri Adana’ya ertesi gün, bazen iki gün sonra gelir ve ancak öğleden sonra dağıtılabilirdi. Dolayısıyla da, Yerel Gazeteler, çok basar, çok satardı. Dört Adana Gazetesinin toplam satışı 20 bini geçerdi. Nüfus da şimdikinin onda biri gibiydi üstelik.

Ankara’nın gözde iki gazetesi, Zafer ve Ulus uçakla göndermeye başladığında, öğleden hemen sonra müvezziler “Zaaaffer, Uluuusss… Uçak Postasııı!..” diyerek koştururdu. Zafer, Demokrat Parti’yi, Ulus da Cumhuriyet Halk Partisini destekleyen güçlü gazetelerdi. 1960’ların başında İstanbul gazeteleri de gönderir oldular. Ancak bunlar ikindiden sonra satışa geçerdi. Derken, Ankara matbaalarında da basılıp yıldırım hızıyla dağıtılmaya başladı. O yıllarda çok okunan gazeteler Hürriyet, Akşam, Yeni Sabah, Son Havadis, Cumhuriyet, Vatan, Milliyet’ti…

İstanbul gazetelerinin sabahtan itibaren bulunabilmesinden sonra yerel gazeteler yavaş yavaş tiraj kaybetmeye başladı. 1964’te bu alana DİRLİK’le ayak basmıştım; Vatandaş ve Yeni Adana dörder-beşer bin, Türksözü iki bin, Dirlik de üç bin tirajdaydı. Bugün kapanmıştı. Sonradan Türksözü ve Vatandaş da yayını kesti. Yeni Adana, Allah uzun ömür versin, her türlü zorluğa göğüs gererek sürdürdü varlığını. Günümüzde köklü gazetelerden Bölge ve Toros’un dışında 15 kadar daha yerel gazete varsa da, tirajlarını yazmaya dilim varmıyor. Yüzde onmilyonbinyüz eminim, Adana bugün hak ettiği yerde değilse, Adanalıların yerel gazete okumamalarındandır.

Zaman içinde müvezzilik de sönüp gitti. Artık gazeteler bakkallarda, büfelerde satılıyor. Bazı müvezziler de alan değiştirip Çörekçiliğe başladılar.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor