NEDEN KAZANDILAR NEDEN KAYBETTİLER
Adaylar açıklanma aşamasına gelmeden varlığı kendinden menkul kişiler devreye girdi, Adana siyasetini düzenlemeye çalıştı.. Kendilerince, Adana’da siyasetin direksiyonunu elinde tutmak istiyorlardı..
Uyardık.. Hatta dedik ki BARON şimdiden kaybettin, kaybettirdin.. Anlaşılmadı, uyarımız!..
BARON daha çok devreye girdi, belirleyen adam durumuna geçti.. Önce Yalçın Akyol’u öncü olarak öne sürdü Seyhan’da sol oyları bölsün diye.. Akyol’a geçmişe yönelik samimiyetimiz ve olan dostluğumuz nedeniyle bu tuzağa düşmemesini istedik. Dinlemedi. Tüm artılarını eksiye çevirdi, hezimet ötesini yaşadı..
Yıldıray Arıkan da aynı tuzağa düşürüldü.. “Yapma-etme kazanamazsın, bütün artılarını eksiye çevirir, saygınlığını yitirirsin” dedik.. Dinlemedi, kapanan bir gazetenin sahibinin benim gibi düşünmediğini, aday olması halinde seçimi alacağını, kendisinin de aynı görüşte olduğunu söyleyip, referans olarakta kapatılan bir gazetenin sahibini gösterdi.
Ne oldu?
Yıldıray Arıkan’ın aldığı toplam oy sayısı: 4248
Yalçın Akyol’un aldığı oy sayısı : 2293..
Topu topu bu kadar.. İkisi de kaybetti..
Sadece seçimi mi ? Prestiji de..
BARON istedi diye değer miydi?
Hüseyin Sözlü’ye gelince..
Şehit eşinin provakasyonuna sahiplendi.. Yetinmedi, şehit amcasının “Gelinimiz yanlış yaptı” diye binlerce insanın karşısında üzüntüsünü belirtirken, bir gün sonra çark etmesi için zorlandı.. Bir gazetecinin yıllar önceki Zeydan Karalar ile yaptığı telefon konuşmasının, kaydı kullanılırken bile yardımcı olmakla yanlışın en büyüğünü yaptı..
Yani lehine olacak hiçbir girişimde bulunmadı, toplumu gerecek hareketlere yardımcı oldu, tepkileri giderek artırdı..
“Yapmayın, halkı germeyin, bu tip olaylara girmeyin, kaybedeceksiniz” dedik..
Kaybetti.. Hem de açık ara..
Biz, gazetecilik görevimizi yaptığımızı düşünüyoruz.. Bu kent ve bu kentin halkı için, yönetenler için uyarılarımızı sonuna kadar yaptık..
Tıpkı, geçmişte Hüseyin Sözlü’ye yönelik kumpası belgeleriyle ortaya çıkardığımız haklı olduğu davada sonuna kadar desteklediğimiz gibi..
Gazetecilik, sadece habercilik değildir, uyarı görevini yapmak, yetkilileri ve halkı bilgilendirmek, haksızlıkları ortaya çıkarmakta bizim görevimizdir..
Hiç kimseden teşekkür beklemedik, bundan sonra da beklemeyeceğiz.. Çünkü biz gazeteciliği birilerine yaranmak için değil, evrensel gazetecilik kurallarını yerine getirmenin asli görevimiz ve sorumluluğumuzun olduğunun bilincindeyiz.
Zeydan Karalar, Akif Akay ve Soner Çetin’e gelince.. Tek kelime;
HAK ETTİLER KAZANDILAR