NEREYE KADAR?
2018 seçimi öncesi AKP Genel Başkanı demişti ki, “Siz beni seçin, -kanunlarla değil, kararnamelerle her alanda karar alabilecek Partili Cumhurbaşkanı yapın- ne pahalılık kalır ne işsizlik ne de terör”. Açıkça diyordu ki, “Seçimden sonra ne işsizlik, ne pahalılık ne de şehit anaları kalacak”, “Tek Adamlık sistemi sayesinde önümde meclis ve muhalefet engeli kalmayacak”. Dahası “Siz beni seçin (TBMM’nin üstünde tek yetkili yani sorunları tez elden çözme gücüm olacak” diye söz vermişti!
Seçim yılı 2023’e girerken yani tam 5 yıl sonra ise, laik Türkiye Cumhuriyetinin yurttaşları, geçmişte hiç görülmemiş pahalılık, işsizlik ve umutsuzluk içine düşürülmüş durumdaydı. Ülkede birlik ve dirlik kalmamış, devlete güven bitmiş, partizanlık almış başını gitmiş, halk kendi ülkesinde adeta yabancı baskısı yaşıyor gibi oldu.
Ülkenin o duruma gelişteki birincil ve en önemli nedeni, ABD’nin Büyük Ortadoğu Planına (BOP) güvenerek, Arap (özellikle Sünni İslâm) dünyasının liderliği sevdasıyla, Suriye’de bulaştığı çıkmaz oldu.
“Aş, İş, Haksızlık, Hukuksuzluk” yüzünden halk “inim-inim inlerken Cumhur İttifakı, gelinen çıkmazı, “terörü bitirmek “ vaadiyle İmralı’ya el uzattı.
Gerçekte ise, 2023 ve arkasından 2024 iki seçimde de yenildikten sonra, Tek Adamlık Hükümet Sistemini (revize ederek) R. T. E. ölene kadar AK Sarayda kalmasını yolunu arıyorlar.
Oysa PKK artık Öcalan’ın emrinde olan terör örgütü değil, Kuzey Suriye’de ABD’nin BOP planında kurduğu PYD’nin silahlı kuvvetleri YPG ile kaynaşmış durumda. Yani “Kürt Sorunu” dedikleri “yarım yüz yıllık ayrılıkçı kalkışmanın” asıl tarafı, ABD yani üç günlük Başkan Trump.
22 yıl önce laik demokratik cumhuriyetin yerine bağnaz İslami cumhuriyet sevdası ile devleti ele geçirenler, gerçeği gösteren her aynada kendilerine karşı yürüyen Aş, İş, Hak, Hukuk arayan cumhuriyetin genç kuşaklarını görecekler.