ÖLEN BABA VE HAYKIRAN EVLAT
Ertuğrul Akbay, dünya çapında bir gazeteciydi.. Dünya ülkelerinin bir çoğunu dolaşmış, röportajlar yapmış, adeta gölge adam olmuş bir gazeteciydi.. Her röportajı kamuoyunu yakından ilgileniriyor, çalıştığı gazeteye tiraj kazandırıyordu.
Dünyanın yakından tanıdığı, ülkemizi dünyaya tanıtan o adam, biraz kanserden, biraz da kahırdan hayata veda etti..
Oğlu katılamadı babasının cenazesine.. Omuzuna alamadı babasının tabutunu.. Ölüm haberini de, cenaze törenini de uzaktan izledi gözü yaşlı olarak..
Neden gelmedi ?
Acı ama gerçek.. Gelse yurduna girişte büyük bir ihtimalle yakalanacak ve tutuklanacaktı..
Suçu neydi ?
İddianamede, iddialar var başka somut bir belge yok!
Somut belge yok ama, kaçınılmaz sonucun ne olacağı belli.. O nedenle gelemedi Burak Akbay.. Yaşadıkça o acayı, babasının hasta yatağında başucunda bulunamaması, son nefesinde elinden tutamaması, tabutunu omuzuna alamaması, mezarı başında hıçkıra hıçkıra ağlayamaması..Bu acıyla geçirecek bundan sonraki yıllarını Burak Akbay..
Bir evlat için ne büyük acı!..
Ve o evlat, arkadaşları aracılığıyla haykırışlarını, babasının cenazesinde yazılı bir mesajla şöyle duyurmaya çalışıyor;
“Sevgili çalışma arkadaşlarım,
Öncelikle bugün ağabeyinizi, babacığımı ve beni burada yalnız bırakmadığınız için hepinize çok çok teşekkür ederim.
Bugün ben bir babayı kaybetmenin üzüntüsü içerisindeyim, sizde bir gazeteci ağabeyinizi kaybetmenin.
Ne büyük acıdır ki bu satırları yurtdışından yazmak zorunda kalıp bugün babamı son yolculuğuna uğurlamak için aranızda sizlerle olamıyorum.
Bugün gazetemizi elime aldığımda babamla bir kez daha gurur duydum. Tüm Sözcü ailesine ve yazarlarımıza içtenlikle teşekkür ederim.
Türkiye’de maalesef adalet diye bir şey kalmadı.
İftiralarla, yalanlarla, dolanlarla bize kurdukları bu kumpas masum bir insanın canını aldı ve ailemize büyük bir acı yaşattı. Delil yok, tanık yok, suç yok ama dava devam ediyor. Niye? Çünkü Sözcü başarılı, Sözcü güçlü ve dimdik ayakta.
Bugün Türkiye’nin en iyi gazetecileri Sözcü’de çalışıyorlarsa ben bunu babama borçluyum. Babamın 54 yıllık gazetecilik hayatı, tecrübesi ve gazeteci arkadaşları sayesinde biz bu gazeteyi kurup başarılarıyla bu günlere getirdik.
Ve Allah’ın izniyle yıkılmadan yolumuza devam edeceğiz.
Onu bir daha göremeyeceğiz, Sesini duyamayacağız ama onun bitmek tükenmek bilmeyen gazetecilik aşkı bize ışık tutacak ve Onu her zaman içimizde hissedeceğiz. Ondan aldığımız güçle haksızlıklarla mücadele etmeye devam edeceğiz.
O maalesef dayanamadı …
Biz dayanacağız…
Babacığım beni bugünlere getirdiğin için sana ne kadar teşekkür etsem azdır.
Ne mutlu bana ki senin gibi bir babam oldu.
Sana doyamadım. Seni çok özleyeceğim.
Mekanın cennet olsun.
Tüm hakkım sana helal olsun, helal olsun, helal olsun.”
… … …
Mekanın cennet olsun Ertuğrul Akbay.. Başın sağolsun Burak Akbay..
Bu da gelir, bu da geçer..”Aldırma” diyeceğim ama, aldırmamak mümkün mü!
……………..
ÖLENİN ARKASINDAN YAZAN GAZETECİ !
Saygıdeğer okurlar.. Dinimizce, ölenin arkasından konuşmak günah sayılır..
Ama kerameti kendinden menkul bir gazeteci! Merhum Ertuğrul Akbay’ın arkasından vermiş veriştirmiş.. Ertuğrul Akbay, dünya ülkelerini gezerek gazetecilik yaparken, manşetlerden düşmezken, memleketinin dışına çıkamamış,ülke ve dünyayı tanıyamamış bir adam! Bakın neler yazmış;
“Ertuğrul
Akbay… Bir zamanların ‘Gölge Adam’ı… Gazeteciliği ‘asparagas’ üzerine
kurulu bir meslek büyüğümüz.
Ona asparagas haberlerin duayeni de diyebiliriz. CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu’nun kankisi. Şimdi nasıl bilmem ama eskiden ‘Gölgeniz gibi peşinizdeyim’ dediği
işadamlarına korku salardı.
Hem korkutmayı sever, hem de boxerle poz vermeyi.
Böyle bir fotoğrafı Vizon dergisinde yayınlandı çünkü.
Bir röportajında “Spor yapmayan birinin cinsel hayatı olmaz. Bu kaslarla
ilgili. Porsumuş biri ne yapabilir ki?” demişti.
Seksi seviyor yani…
Gazetesine AMK adını boşuna vermemiş
demek.
Cinsellikle ilgili bir de kitap yazacaktı.
Sözcü gazetesinin AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a,
edep dışı ifadelerle saldırması belki de bundandır.
Kimi yazarları da aynıdır… Emsalleri zor geçinirken Akbay’lar karun kadar
zengin olmuştur.
‘Gölge Adam’lık ona yaramış yani.
***
Ertuğrul Akbay abartılı gazetecilikten sonra ‘gıda takviyesi’ işine de el attı.
Gençlik ve cinsellik üzerine konferanslar veriyor…
Bir nevi umut satıyor.
Mustafa Eraslan ve Ömer
Coşkun‘un ilaç diye sattığı her derde deva ‘Panax’ı çok yazmıştım.
Akbay da onlar gibi.
CHP’li belediyelere hem kitabını hem de sözde ilaçlarını
satıyor.
Kemal Kılıçdaroğlu ile kanka olması işini kolaylaştırıyor…
CHP’li belediyeler kazanç yeri oldu.
Allah bilir daha başka neler yapıyor.
Kankisi Kemal, Akbay’a desteğini esirgemez.
Üstelik alışverişleri karşılıklıdır.
Kemal FETÖ’nün kurgu belgelerini Sözcü‘ye verir.
Piyasa yapar.
CHP’li belediyeler ile teşkilatlar içi yalan dolu gazeteden balya balya satın
alır…
Aynı şekilde sözde genç tutan, cinselliği tavan yaptıran ilaç ve kitaplarından
da…
.. … …
Yukarıdaki yazıyla ilgili yorumu siz değerli okurlarımıza bırakıyorum..
Ancak, hazreti Ömer”in şu sözünü, o gazetecinin okumasını, sonra kendini yargılamasını diliyorum;
“Ölülerinizin iyiliklerini, güzelliklerini anın ve kötülüklerini sarfı nazar edin.”
Siz de din iman da yok..