Op. Dr. İsmail Kurt sorunlara neşter vuracak

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi’nden, 28. Dönem Adana Milletvekilliği görevine talip olan başarılı genel cerrahi uzmanı, Operatör Doktor İsmail Kurt ile özel bir söyleşi gerçekleştirdik. Dr. Kurt, ülkede yaşanan sorunların, uygulanacak basit yöntemlerle çözümlenebileceğine dikkat çekerek, ‘’İhtiyacımız olan şey liyakat, liyakat ve liyakat’’ dedi.

***

DEVA Partisi Adana milletvekili aday adayı Operatör Dr. İsmail Kurt, seçilmesi halinde uygulayacağı projeleri gazetemize anlattı….

Siyasetin de cerrahı olup sorunları keserek atacak

RÖPORTAJ: YENER EKİNCİ

ADANA (BÖLGE) – Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi’nden, 28. Dönem Adana Milletvekilliği görevine talip olan başarılı genel cerrahi uzmanı, Operatör Doktor İsmail Kurt ile özel bir söyleşi gerçekleştirdik.

Kısaca sizi tanımakla sohbetimize başlayabilir miyiz? Biraz kendinizden bahseder misiniz?

10 Mart 1976 tarihinde, babamın görevi nedeniyle Diyarbakır ‘da doğdum. Babam  emniyet müdürü idi. O nedenle ilk, orta öğrenimimi çeşitli illerde tamamladım. Akabinde Gaziantep Fen Lisesi ve oradan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesini kazandım. Mezun olduktan sonra Adana Çukurova Üniversitesi’nde çalışmaya başladım. Ayrıca, Adana’da Başkent Üniversitesi’nin Yüreğir ve Seyhan hastanelerinde görev yaptım. Askerlik hizmetimi, Özel Kuvvetler’de sıhhiye takım komutanı olarak ifa ettim. Askerlik hizmeti bitince girdiğim TUS’da genel cerrahi bölümünü kazandım. Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi ve Adana Numune Hastanesi’nde uzmanlık eğitimimi tamamladım. Mecburi hizmetimi Batman Bölge Devlet Hastanesi’nde bitirdikten sonra Adana Ceyhan Devlet Hastanesi’ne Genel Cerrahi Uzmanı olarak atandım. 12 yıla yakındır aktif hizmetine devam etmekteyken 28. dönem milletvekilliği seçimlerine katılmak için istifa ettim. Evli ve iki çocuk babasıyım.

Yeni nesil siyaset ve yeni nesil siyasetçi diye bir olgu var artık günümüzde. Bu tanıma uyan birisiniz. Siyasete atılmaya nasıl ve neden karar verdiniz?

Deva Partisi’ni ilk kurulduğu andan itibaren, özellikle Ali Babacan’dan dolayı takip ederim; ancak devlet memuru olduğum için kanunen aktif siyaset yapmamız yasaktı. Buna karşın, sürekli teşkilatlara dirsek teması halindeydik. Özellikle Ceyhan teşkilatı aktif siyasete girmemde etkili ve öncü oldu.

AK Parti iktidarında 20 yıl boyunca nasıl yönetildiğimizi değerlendiriyorsunuz ve DEVA Partisi’ne sizi çeken unsurlar neler oldu?

Neden DEVA; Tabi ki öncelikle daha önce bakanlık yaptığı yıllarda ülkemize altın çağını yaşatan, enflasyon canavarını mat eden, paramız ve itibarımızın en değerli olduğu yıllarda, ekonominin başına 35 yaşında oturan ve özellikle 98 depreminden sonra ekonomiyi düze çıkaran Genel Başkanımız Ali Babacan etkili oldu… Deva partisinin merkez sağın ana partisi olacağına inancım, ülkenin DEVA ve çözüm bekleyen her  alanında yapılacakların ve zamanının madde madde belli olması, etkili bilgili ve donanımlı üst kadroları, gerek özgürlük, demokrasi,ekonomik ve özellikle sağlık alanındaki tüzük maddeleri ve vaatleri beni Deva Partisine doğru adeta ışınladı ve şuan partimizin Adana aday adayıyım. AKP hükümeti nerde yanlış yaptı sorusundan ziyade, neyi doğru yaptı ki diye sormak daha mantıklı. Şöyle ki; depremden sonra gelmişti ülke bugünler kadar olmasa bile özellikle Başbakan Bülent Ecevit’in rahatsızlıklarından dolayı bir ekonomik kriz içindeydi. Sonrasında seçim ve tek başına iktidar olan bir AKP… Başlarda özellikle Ali Babacan ekonominin başında iken iyi gidiyordu, lakin sonrasında bir takım iş çevreleri ve ihale çeteleri ekonomiye müdahale edilmesini ve Ali Babacan yönetiminin ekonomiden uzaklaştırılarak kendilerine geniş bir hareket alanı yaratmak istiyorlardı ve başardılar da… Dönemin Başbakanı sürekli ekonomi ve Merkez Bankasına müdahale ettiği için Ali Babacan yönetimi ekonomiden uzaklaştı.  Ve çöküş başladı…. Önceden tek tük olan özelleştirme hamleleri artık ulusal çapta ne var ne yoksa satalım anlayışına girdi, Ekonominin çöküşünü hukuk ve adaletin içinin boşaltılması, ardı kesilmeyen yolsuzluklar, dövizin önlenemez yükselişi takip etti . Halkın alım gücü düştüğünde karşılıksız para fütursuzca basılmaya başlandı ve bunun büyük kısmı halka ucuz Kredi olarak verildi. Halk borçlanarak ev araba v.s almaya başladı ana bu da ev ve araba fiyatlarını tahmin edilemez ölçülerde fırlattı; Özellikle araya pandeminin de girmesiyle artık halk fiyat algısını kaybetmişti. Her şeyin fiyatı önlenemez ve tahmin edilemez ölçüde arttı. Artık yandaş çevreler ve çeteler AKP’nin iktidarlarının devamının kendileri sayesinde olduğunu Başkana inadırmışlardı ve sürekli istiyorlardı. Mevcut iktidarlar da bunlara ve kendilerine mali kaynak sağlamak için sürekli her şeyi özelleştirme adı altında satmaya ve swaplar yoluyla yabancılara borçlanmaya başladı. Hükümet artık iyi sıkışmış, ekonomik ve siyasi alanda bitmek üzereyken FETÖ darbesi imdadına yetişti. Müthiş bir korku imparatorluğu kuruldu. Suriye, Afganistan ve Pakistan başta olmak üzere nerdeyse her kentte ne olduğu belirsiz milyonlara varan mülteciler türedi ve bunlara milyarlarca dolar harcandı, ayrıca halk her kentte bu mültecilerden müthiş derecede rahatsız olmaya başladı. Kendi yüzyıllar önceki bedevî kültürünü getirdiler, kadınlara tacizler tecavüzler başladı, çeteleştiler ve birkaç ilimizde Türk nüfusunu geçtiler. Sağlık alanına gelirsek; önceki şehir merkezlerindeki halka mal olmuş hastaneler kapatılarak, sermayenin hastaneleri olan şehir hastaneleri yapılmaya başlandı, otelcilik hizmeti mükemmel; ama içleri boş hastaneler türedi; Ve öncesinde halka ait olan bu hastaneler artık sermayenindi ve bunlara her yıl milyarlarca para halkın cebinden ödenmeye başlandı; Nitelikli ve kaliteli hekimlere ‘’giderlerse gitsinler’’ dedikleri için çoğu yurtdışına gitti. Birinci basamağa gerekli önem verilmediği için özellikle ikinci basamaklarda müthiş bir yığılma oldu. Halk artık randevu bulamamaya başladı yığılmalar oldu. Özellikle anneler ve çocuklar mevcut ekonomik krizde yeterli beslenemediği için beslenme bozuklukları görülmeye başlandı. Bütün bu yaşanan sorunları, halk en kolay ulaşabildiği hekimlerden bildi ve sağlıkta şiddet artık ölümler seviyesine geldi.  Ulaşılamayan ilaçlar, muayene ücretleri ve sağlık alanında sürekli artan fiyatlar halkın belini bükme aşamasına getirdi. Ayrıca mantar gibi açılan Tıp fakültelerindeki öğrenci ve asistan eğitiminin yetersizliği ve kalitesizliği herkesin malumu ….

DEVA, çok genç bir parti… Kuruluşundan bu yana geçen sürede, halktan yeteri kadar karşılık bulduğuna inanıyor musunuz, dirsek temasında bulunduğunuz seçmenlerin tepkisi nasıl oluyor?

DEVA partimizle ilgili, sahada halkımızda gözlemlediğim en bariz olay. Partimize karşı müthiş bir tevavu var. Lakin bu istediğimiz düzeyde ‘oy’a yansımış değil.  Özellikle, partimizin ekonomi, bilim, sanayi, hukuk, eğitim, akademik, çevre, imar, tarım kadroları o kadar hazır ki.. Ve tabi ki bende sağlık, sağlık çalışanları, tıbbi mumesiller, eczacılar yani sağlık alanındaki her konuya destek verince, özellikle hastalarımızın ve hekimlerimiz tüm sorunlarını çözmeye yönelik projelerimle tam destek vermeye hazırım …

Size göre ülkenin acil olarak neye ihtiyacı var?

Yaşanan sıkıntıların çözümü oldukça basit;

Liyakat Liyakat LİYAKAT

Adalet ve hukuk kavramının yeniden tahsisi

İnsan hakları ve demokrasinin yeniden tahsisi

Adaletli bir vergi dağılımı

Devletten ve halktan çalınan 500 milyar dolar civarında gerek yurtiçinde gerekse yurtdışındaki paralarımız geri getirilmesi

Eğitime yatırım, eğitimin ve eğitimcilerin geliştirilmesi, eğitimin sil baştan yeniden düzenlenmesi

Tarım ve hayvancılık en önemli konu.  Mazot yem fiyatları ile girdilerin düşülmesi, çiftçiye uygun fiyatta gübre ve traktör temini, çiftçinin her yönden desteklenmesi.

Turizme yatırımların artarak devam etmesi, özellikle potansiyeli henüz yatırım almayan bölgelere her türlü yerli ve yabancı turist çekilmesi için yeni yatırımlar yapılması

Yerel yönetimlere yeteri kadar kaynak ayrılması, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi

Özellikle doğanın, denizin ve yeşilin korunması, ağaçlandırma yapılması, her türlü doğal afete karşı önleyici ve koruyucu tedbirler alınması

Kısaca insana, doğaya, hayvana gerekli yatırımlar yapılmalı ve hak ettiği değerler verilmeli.

Ahlak, vatandaşlık ve görgü gibi kavramlarının ilk öğretimden başlanarak öğretilmesi.

Gerçekten sosyal yardıma muhtaç olan aile ve kişilerin aldıkları yardımların artarak devam etmesi, emeklilerimize, dul ve yetimlere her türlü yardımın yapılması.

İşsizliğin önlenebilmesi ve ülkemizin kalkınması için kapanan tüm fabrikaların açılması,özellikle büyük şehirler dışındaki şehirlere de fabrikalar kurulması,devletin bunlara her türlü imkan ve kredilerin sağlanması.

Yükseköğrenimdeki öğrencilerin yurt, kredi , harç, sosyal ihtiyaçları, beslenme sorunları kesinlikle karşılanmalı ve sadece bilime ve araştırmaya yönlendirilmeli,desteklenmeli …

Hiçbir çocuk yatağa aç girmemeli, ihtiyacı olan aileye her türlü destek sağlanmalı.

İlk defa konut ve araç alacaklara uygun şartlarda kredi sağlanmalı, evlilik kredisi yine uygun şartlarda verilerek çiftlerin hayatlarını kurmasına yardım edilmeli.

Depremden ve selden zarar gören, yaralanan, evi hasarlı olan, yıkılan ailelere her türlü yardım yapılmalı. Yeni evler inşa edilerek ihtiyaç sahiplerine karşılıksız verilmeli.

AFAD ve Kızılay gibi yardım kuruluşları yeniden yapılandırılmalı, liyakatli yöneticiler atanmalı, inşaatların yapı ve denetimleri yeniden TMMO’na verilmeli.

Bu ana başlıklar altında yüzlerce alt başlıklarla sayılabilecek düzenlemelerle ülkemizi en kısa sürede ayağa yeniden kaldırabilir ve o eski ihtişamlı günlere götürebiliriz.

Milletvekili seçilmeniz durumunda ne gibi projelerinizi hayata geçireceksiniz?

Şunu kesinlikle ve rahatlıkla söyleyebilirim ki; artık eski nesil körü körüne, araştırmadan bilmeden sadece babadan oğula geçen, takım tutar gibi parti tutma ve ona göre oy verme olayı tarihe karışmıştır. Artık yeni nesil özellikle Z kuşağının en büyük isteği özgürlük, demokrasi, gezmek, tatil yapmak her türlü elektronik/haberleşme araçları özgürce kullanmak merkezli olduğu için tercihleri tamamen ailesinden farklı olabilmektedir. Yeni nesil siyasette de artık eski klişeler olan bana oy ver ben seni sonradan görürüm ya da al şu parayı yada yardımı, yeter ki bana oy ver anlayışı bitmiştir. Artık seçmen araştırıyor, projelere bakıyor. İnancını özgürce yaşayıp yaşayamayacağına, ilerde özellikle çocukları için iyi işler yapabileceğine ve bu işleri  yapabilecek donanım ile birikimde olup olmadığını gözlemliyor… Artık Hasan emmi, Ali dayı, Fatma bacı aday olmuş o da bizim kafadan  ona verelim dönemi kapanmıştır. Halk özellikle kendini ilerde yönetecek onun vekili olacak adayları arasında görmek, onlara dertlerini anlatmak ve bir şekilde adayın kendisine dokunmasını istiyor.

Bu seçimlerde ilk kez sandık başına gidecek olan gençlere ne gibi tavsiyeleriniz neler olabilir?

Her genç özellikle Z kuşağı sandık başına gittiğinde geleceğini, özgürlüklerini, istediği iş alanında hak ettiği ücretle çalışıp çalışamayacağını, Dünya’da ki diğer gençler gibi istedikleri gibi tatil yayıp yapamayacaklarını, istediği ve ihtiyacı olan her türlü elektronik alete ulaşabilmeyi, ücretsiz eşit ve kaliteli eğitim almayı hak ettiklerini, inancını özgürce ve baskı olmadan yaşayıp yaşayamayacağına, kısaca ülkenin ve kendisinin geleceğini düşünsün … Mevcut hükümet bunların hiçbirini sağlamadı, sağlayamayacak …  Ancak genel başkanımız Ali Babacan ve biz onlara söz veriyoruz!!! Allah utandırmasın.

Bu röportajın gerçekleşmesine zaman ayırdığınız için teşekkür ederim

Ben teşekkür eder, yayın hayatınızda başarılar dilerim.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor